26.Bölüm

11.2K 428 56
                                    

Düzenlenmiştir. İyi okumalar.

Uykumdan, büyük bir kırılma sesi ile uyandım. Hadi ama yine mi? Hava aydınlandığından, rahatça kalktım ve hızla aşağıya indim. Emir, kim bilir yine ne kırmıştı? Aşağıya inerken Emir'in küfürlerini de duyabiliyordum. Yerdeki kan damlaları ile bakışlarım hızla Emir'i buldu.

Büyük bir ihtimalle, cam kırıklarını toplamaya çalışırken olmuştu. "İyi misin?" Derken, rulo peçeteden kopardım ve Emir'in parmağına sarmıştım. Dişlerini sıkarken, ifadesizce yere bakıyordu. "Emir" Dediğimde bakışları beni buldu. "Aciz çocuklar gibiyim." Sakince konuşmasıyla beraber sinirle bir nefes verdi. "Saçmalama Emir." Hiçbir şey demeden salona gitti. Yerdeki cam kırıklarını hızlıca topladım ve Emir için kahve yaptım.

Emir elinde telefon ile bir şeyler yapıyordu. Kahveyi masaya bırakırken, çekinerek "Ne yapıyorsun?" diye sordum. Beni kendisine çekerken, elindeki telefonu da masaya bırakmıştı. Yüzümü ellerinin arasına alırken, konuştu. "Annenler, bir süre burada olmasa, senin için sorun olur mu?" Kaşlarımı çattım. Açıklamaya başladı. " Halit Keser'in şirketini kaybetmesini sağlayabilirim.

Ama annenlerle ortak olduğu için onlar da uzun bir süre yurt dışında kalırlar. Böylece de seni yanıma alabilirim. Ayrıca şirketiniz de büyük bir miktar para kaybetmeyecek merak etme." Kaşlarımın iyice çatılıp, düşünceli hallerimle olan bir konuşmanın ardından, sessizce "Ne kadar bir süre?" Diye sordum. Gözlerim içine bakarak o da benim gibi sessizce konuştu. "Altı yedi ay kadar." Yutkunarak konuştum. "Şirketlerini kaybederlerse ne olacak ki?"

Gözlerinde kararlı bir ifade belirdi. Kesinlikle konuştu. "Önce şirketleri, sonra ailesi ve en sonda kendisi." İntikam diye bağıran ifadesi ile korkuyla gözlerimi kaçırdım. Dudaklarıma yaklaşırken "Bende korkmana gerek yok bebeğim. Sana zarar vermem." Dudaklarını dudaklarıma bastırırken, ona karşılık verdim. Geri çekilirken "Hım?" Diye Sorduğunda zorlukla da olsa başımı onaylar anlamda salladım. Yüzündeki korkutucu bir gülümseme yer edinirken, çok fazla zarar görmemeyi diledim.

*

Miray'dan : 

"Sakin ol Pamir." Pamir, masadaki tabağı da yere atarken onu sakinleşmeye çalışıyordum. Sinirle duvara ardı ardına tekmeyi geçirdi. "Ne demek sakin olayım?! Başka birisiyle öpüştüğünü söylüyorsun!" "Beni dinlesen sana her şeyi açıklayacağım!" Benim de bağırmamla beraber yaşlı gözlerle gözlerimin içine baktı. Yere çökerken, yanıma yanaştı.

Gözyaşları akmaya başladığında, "Umarım bana iyi şeyler anlatırsın sevgilim." Gözyaşlarımı silerek konuşmaya başladım. "Sarhoştu ve beni kız arkadaşıyla karıştı. Bara gittiğimiz gece, karanlık olduğundan dolayı yüzümü göremedi. " Gözlerinde, büyük bir rahatlama görürken beni kendisine çekti. Sıkıca sarılırken bana koşulsuzca inanması canımı yakmıştı. "Kim olduğunu sormayacağım."

Başımı sallarken düşüncelerim arasında boğuldum. Beni öpen kişi Caner'di ve beni Burcu sandığını iddia etmişti. Ama en büyük yalanı ise bizi karıştırdığını iddia etmesiydi. Burcu sarışındı bense siyah saçlı yani bizi karıştırmasına imkan yoktu.

Üç gün önce:

"Pamir ben, iki dakika lavaboya gideceğim." Pamir kaşlarını çatarak bana döndü. "Kalk ben seni götüreyim zaten bunca piç varken seni yalnız bırakamam." "Saçmalama Pamir lavaboya gideceğim alt tarafı ya." İsyanla konuşmamla beraber kalktığı yerine geri oturdu. "Bir daha seni bara falan getirmeyeceğim Miray. Çok ciddiyim. Zaten ne işimiz var burada."

Düşman KolejlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin