22. Bölüm

13.3K 551 136
                                    

Ben şaşkınlıkla kalırken, Emir sanki mümkünü varmış gibi daha da kasıldı.  Ağzında yuvarladığı edepsiz küfrü duymamızla hareketlenmesi bir olmuştu. Mete'nin yakalarına yapıştı ve kapıya doğru püskürttü.

"Sen siktir olup gidiyorsun." Dediğinde telefonunu çıkartmıştı. Telefonundan bir şeyler yaparken, Mete'de gitmişti. Telefonu kulağına dayadığında, anında açıldı. "Aras, Burak' ı bul. Kızları da eve bırakın sonra da mekana gelin."

Diyerek telefonu kapattığında beni kolumdan çekerek, "Seni eve bırakacağım Rüya. " Derken çoktan merdivenleri inmeye başlamıştı. Kantinin katında Nil ve Selin endişe ile bana bakarken Emir duraksamadan ilerledi ve en sonunda arabaya bindik. Emir hızla arabayı sürerken karnıma giren ani sancıyla yüzümü buruşturdum.

Emir'in dikkati bana yönelirken yüz ifademi değiştirdim. "Ne oldu?" Çatık kaşlarla sorduğu soruya karşı gözlerimi açabildiğim kadar açtım ve dudaklarımı büzerek neden bahsediyorsun? Der gibi baktım. Emir'in bakışları dudaklarıma kayarken başımı cama çevirdim.

Dudaklarımı büzerek düşündüğümde çoktan evime gelmiştik. Kapı kulbuna asıldığımda Emir kolumdan tutarak kendine çekti. "Kendine dikkat et. Saçma bir şey yapma." Derken dövmeye taş attığının farkındaydım.

Başımı salladıktan sonra arabadan indim ve eve girdim. Odama çıkarken, Nil'e çantamı alması ve Selin'i de alıp buraya gelmeleri için mesaj atmıştım.
Üstümü değiştirdikten sonra, yatağa uzandım ve kızlar gelene kadar uyurum diyerek gözlerimi kapattım.

Beni dürten hayvani güce küfürlerimi saydırırken "Kalk kızım artık ya!" Caner'in sıkılmış sesiyle beraber bilincim yavaş yavaş yerine geldi. "Ne oluyor yaa?" Cırlamamın üzerine gözlerimi ovuşturarak hafifçe doğruldum. Caner, yatağımın ucuna otururken düşünceli görünüyordu.

"Ne oldu?" Uykulu ve meraklı çıkan sesimle kenara kaydım ve sırtımı duvara yasladım. Caner' de yanıma ilişirken hâlâ ona bakmaya devam ediyordum. "Bir şey oldu Rüya." Kaşlarımı çatarak ona baktığımda ne oldu der gibisinden başımı salladım.
"Bunun ne olduğunu bilmiyorum." Derken başını duvara vurmuştu.

Ne olduğunu anlamaya çalışırken, gözlerini kapattı ve fısıldadı. "Sanırım..sanırım ben pişmanım." 

Gözlerimi açarak ona baktığımda açıkladı. "Miray'a karşı pişmanlık duyuyorum. O aslında Sefa'yı aldatmamış, ona haksızlık etmişim. Derken pişmanlığı sesinden anlaşılıyordu. "Hay bin kunduz, sen çok yaşa." Dediğimde Caner gözlerini devirdi.

"Özür dilemek istemiyorum, zaten artık onu hiç görmüyorum." Dediğinde cık cıkladım. "Çoook ayıp Caner, özür dilemek erdemliktir. Ben Miray'ı sana bulurum." Dediğimde tepki vermemesine rağmen bunu yapacağını biliyordum.

Bahçede oturmuş Miray'ı beklerken, Caner'de kıpır kıpır yerinde duramıyordu. Sonunda, Miray bahçe kapısında göründüğünde tek olmadığını anlamıştım. Pamir, kapıda beklerken Miray içeri girdi. Gülümseyerek bana doğru gelirken, köşede oturmuş Caner'i görmesiyle kaşları çatılsa da "Selam." Dedi, bende gülümserken "Selam" Demiştim, "Ne oldu?" Dediğinde Caner yüzünden ters davrandığını anlamıştım.

Bir iki kez öksürerek boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım. "Saygı değer insanlar, bugün kısa bir özür merasimi için toplandık.  Davetlilerimizin, barışması ve mübarek günlere yaklaşırken birer mümin gibi davranmalarını rica ediyoruz."

Düşman KolejlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin