" Nereye?"
Sesi boğuk bir tonda çıktığı için ben de ona bir anlıkta olsa şaşkınlıkla baktım bu ses tonu genelde çok kızgın olduğunda ya da bana çok yakınlaştığı zamanlarda çıkardı, şu anda kızgın olmadığı her halinden belliyken belki de az evvel Buket' le yakınlaşmışlardı. Olabilir miydi ki?
Buket onunla yakınlaştıktan sonra hala bir başkası için endişeleniyor olabilir miydi? Bu kızı en baştan beri sevmemiştim ve buna bir neden bulamamıştım ama şimdi ruhen onun yanlış insan olduğunu anlıyordum. Arkamdan sakin bir sesle konuşan Buket'te Soner gibi merak eder bir şekilde sordu
" Nereye Özlem ben de üçümüz için kahve yapıyordum"
Aklıma aşağıda bıraktığımız meyve suyu bardakları geldi nedense, sordukları soruya cevap vermeyip
" İçelim o halde" demekle yetindim. Soner karşıma oturmuş hafif çatılı kaşlarıyla bana bakarken kahvelerimizi servis etmeyi bitiren Buket te onun yanına oturdu.
" Yarın için bir planınız var mı?" dediğinde onu yarın görmeyi kesinlikle istemediğimi biliyordum ve bu yüzden hemen atılarak cevapladım
" Benim planlarım var siz keyfinize bakın"
Buket hoşnut bir biçimde gülümsediğinde bakışlarımla Soner'in bana bir şey sormamasını ima ettim. Anlamasını umuyordum ki sonunda öyle olduğunu anladım sormayışı rahatlamamı sağlamıştı. Buket'in gündelik konulardan bahsedişini dinleyerek içtim kahvemi ve onları yalnız bırakarak yukarıya odama çıktım. Çok değil en fazla on beş dakika sonra da kapı sesi duyduğumda onların birlikte çıktıklarını anladım, bu saatte onu eve tek yollayamazdı elbette... Yüreğime çöken sıkıntıyı atamayacağımı biliyordum telefonumu alarak çekine çekine Fatma teyzeyi aradım
" Fatma teyze bu gece sizde kalabilir miyim?"
Aldığım cevapla çabucak yarın giyeceğim kıyafetlerimi elime aldım ve hiç oyalanmadan yan tarafta ki eve geçtim. Soner'in bana soru sormasını istemiyordum, ona yalan söylemeyi hele bu konuda hiç istemiyordum...
Gözlerimi açtığımda ağrıyan başımı yastıktan zorlukla kaldırdım. Üzerimi giyinip saçlarımı sadece tarayıp salık bıraktım ve mutfağa yöneldim, orada olduklarını biliyordum çünkü bu çift her zaman erken kalkıyordu. Kapıya yanaştığımda yanaklarımı gülümsemeye zorlayarak bütün sevecenliğimle
" Günaydın" dedim ve ilk gördüğüm kişi de asık suratıyla Soner olmuştu. Elindeki çay bardağını nazikçe masaya bırakışında bile aslında çok öfkeli olduğu görünüyordu. Fatma teyze ve Osman amca gayet samimi bir şekilde gülümsemişler ve orada kaldığım için ne kadar sevindiklerinden bahsetmeye başlamışlardı.
Kendime çay aldım ve ben de onlara katıldım. Aslında hiç iştahım olmadığı gibi başımın ağrısı da her konuşmaya çalıştığımda şiddetleniyor gibiydi, elimi alnımın kenarına koydum belki bir faydası olur diye ama nafileydi... Ben Fatma teyzeye bir şeyler derken Soner yerinden kalktı ve dolaptan bir şey alarak önüme bıraktı, ağrı kesiciyi elime aldığımda sadece
" İç" dedi. Ahh ben bu adama dün gece duyduklarımı nasıl söyleyecektim ki, onu üzemezdim, yapamazdım. Osman amca ben ve Soner şirkete birlikte geçiyorduk telefonumdan mail atarak Aylin hanıma toplantı saatlerini gözden geçirip geçiremeyeceğini sordum, cevap çabuk geldiğinde sevindim " Elimden geleni yaparım Aytaç beyin bu öğleden sonra iptal edilemeyecek kadar önemli bir randevusu yokmuş zaten eğer uygunsanız bu akşamüzeri yemekli bir toplantıyla imzalar atılabilir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK SEN MİSİN?
Художественная прозаİki imkânsız aşk... Biri artık sahip olamayacağı Yar'a hasret... Diğeri yanında ama gönlü başkasında olan Yar'a hasret... Özlem, aşkını tüm iliklerine kadar yaşarken ansızın sevdiğinin acı haberini alır. Artık onun için hayat bitmiş kendisini her şe...