Bölüm 43

23.4K 1.7K 204
                                    


SONER

İçine düştüğüm durumun saçmalığının farkında olsamda bu durumdan kurtulmak için çabalamanın düşüncesi bile beni yoruyordu artık, son birkaç gündür kendime düşünerek daha fazla eziyet etmeye başladığımıda biliyordum. Bu gerçek aşk mıydı yoksa ben mi saplantıyı aşk sanıyordum. Belki sadece alışkanlık ya da başka birine kafamı bile çevirmeyişimdendi tüm bunlar, kendim ettim kendim çekiyorum diyeceğim de onu da diyemiyorum yengemin ne kadar üzüldüğünü maalesef görüyordum. Gecenin bu saatinde hala yengemi arayıp sesini duymayı istiyorsam en azından varlığını bileyim diye içimi rahatlatayım diye aradığımı biliyorsam bir o kadar da Buket'in bu kadını üzeceğini biliyordum. Kahretsin, kahretsin... 

O adamın etrafında olmak için türlü bahaneler mi üretiyor yoksa kader mi onları sürekli bir araya getiriyor bilmiyordum ama eğer kaderse çekilirdim... Çekilirdim... Tekin adı geçtiğinde onun gözlerinin parladığını artık görüyordum maalesef ki görüyordum. Yengem anlamayacağımı sandığı bir ısrarla beni Ocaklara yollamaya çalıyordu iki gündür, gitmek iyi gelecekti. Uzun süre araba kullanmaktan bacaklarım uyuşur gibi olduğunda bir restoranın bahçesinde durdum, yemek yemeği canım çekmemişti arabamın arkasına yaslanarak bir sigara içtim. Yola devam ettiğimde yolun sağ tarafında park edilmiş bir araba gördüm, şöför bayandı ve bir grup tarafından rahatsız edildiği aşikardı. Hızımı azaltıp dikkatle baktığımda arabanın lastiğinin patladığını anladım, durmam şart olmuştu. 

Kızın korktuğu belliydi ama belli etmemek için verdiği çaba korkusunu daha çok ele veriyordu, durdum ve içkili gençleri uzaklaştırmak için sertçe konuştum. Lastiği değiştirmek uzun sürmemişti, yüzüne bile doğru düzgün bakmadığım kız elinde küçük bir şişe suyla yanıma geldiğinde ilk defa baktım yüzüne ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Kirlenen ellerimi yıkamam için su döktüğünde beni şaşırtmayı başarmıştı doğrusu, bu hareket oldukça ilgimi çekmişti. Minnet duygusunu göstermeye çalışıyordu anlaşılan, dikkatli olmasını söyleyerek yoluma devam ettim ama içime dolan huzursuzluk yüzünden hızımı azaltıp onun beni geçmesine izin verdim. Arkada kalıp takibe aldım onu, ne kadar birlikte giderdik bilmiyordum ama içimden böyle yapmak gelmişti. Huzursuzluğumun nedenini çok geçmeden anladım. Kız acıkmış olmalı ki bir lokantanın girişine arabasını park etmişti ve ikazımı tam olarak anlamayan adamlar bu sefer işi ileriye götürerek kıza dokunmaya kalkıyorlardı. İçimde zapt edemediğim sinirimi boşaltacak bir durum olduğundan sevinerek indim arabadan, hepsi koftu bu adamların bir yumrukta komik bir şekilde savruluyorlardı. Ah bunlar içkili olmayacaklardı da şöyle ağız tadıyla bir dövecektim ne iyi olurdu. 

Hepsini bir tarafa savurduğumda daha yorulmamıştım bile, kızın korkmuş yüzüne bakıp daha fazla durmadan ilerlemesini söylerken başımın arkasına aldığım sert darbeyle sarsıldım. Kızın kocaman açılmış gözlerine baktıktan sonra ensemden akan kanları hissettim ve yoğun bir uyku hissine yenik düştüm. Bilincim açıldığında benimle konuştuğunu anladım. Benim için endişeleniyordu ve arabayla bir yere gidiyorduk, nereye gidiyorduk umurumda da değildi. Konuşurken ki endişesi varolan bütün uykumu kaçırmıştı, bir kız üstelik beni hiç tanımayan bir kız benim için endişeleniyordu. Hoşuma gitti söyledikleri, camı açtığı için bile vicdan yapan birinin arabasında gidiyordum. Gözlerimi açmadım ve ailemden başka birinin benim için endişelenmesi fikrini içimde değerlendirmeye başladım. Saatlerce birlikte yol gittik, bir ara gözlerimi açtığımda Ocaklar'a girdiğini gördüğümde şaşırsam mı gülsem mi bilemedim ama sonunu görmeye değerdi ve bekledim bakalım bu işin sonu nereye varacaktı. Beni taşımaya çalışmasını ne kadar takdir etsem de yere düştüğümüzde başımdaki yara gerçekten de sızlamıştı. Evin içine adım atarken yengemin ısrarlarının sonucunu anlamış oldum. Beni buraya elbette bir nedenden yolladığını anlamıştım ama bu kızla aynı anda burada olmamı neden istemişti ki... 

AŞK SEN MİSİN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin