Altı kat merdiveni çıkmak zor gelmezdi tabi sıcak bir havayla boğuşmak zorunda kalmasaydım... Elektrikler de kesilecek zamanı bulmuştu, sadece birkaç dakika daha erken bitirmiş olsaydım dosyayı şu an ayağımın altında kalan beyaz mermerden basamakları çıkmak zorunda kalmayacaktım. Elimin tersiyle nemlenen yüzüme hava vermeye çalışarak acele etmeden kalan son basamakları da tırmanıp sonunda genel müdürümün odasının kapısına varabildim. Derin bir nefes alıp saçlarımı düzelttikten sonra kapıyı çalacağım sırada arkamda çalışan asansörün sesi şaka gibi gelmişti. Jeneratör geç te olsa çalışmaya başlamıştı. Gülümseyerek elimi kapıya uzattığımda çalmama gerek kalmadan kapıyı açan Engin bey ile yüz yüze geldik.
" Özlem ben de sana bakmaya geliyordum. Bir an asansörde kaldın diye korktum ama Aslı sen binmeden elektriklerin kesildiğini söyleyince rahatladım"
İçten bir gülümsemeyle bakmaya devam ettim bu babacan adama
" Sağ olun Engin bey ben altı katı çıktıktan sonra jeneratör devreye girdi"
Kahkaha atarken içeriye geçmem için kenara çekilerek yol verdi. Yerine geçip oturduğunda eliyle karşısında kalan sandalyeye oturmamı işaret etti. Dosyayı uzatarak almasını bekledim ama elini uzatmak istemiyormuş gibi elimi havada bıraktı bir süre, yüzüne baktığımda ciddi bir ifade ile bana baktığını gördüm
" Engin bey bir sorun yok değil mi?"
Sorumla birlikte elini uzatıp dosyayı aldı ama içine bakma gereği duymadan öylece yan tarafa koydu. Tombul ellerini masanın üzerinde birleştirerek sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
" Özlem seni bir çalışan gibi görmediğimi kızım gibi sevdiğimi biliyorsun onun için bu kararı sana danışmadan senin adına ben verdim. Artık erteleyemezsin çünkü senin için bir ev ayarlanmasını bile sağladım hem de nezih bir semtte üstelik güzel, bahçe içinde iki katlı müstakil bir evin olacak. Baban geçen seferden izin vermişti zaten sıkıntı olacağını sanmıyorum o yüzden"
Sesimi çıkarmadan yüzüne bakmaya devam ediyordum. Gür kaşları hafifçe çatıldı
" Özlem bak bu sefer her şey ayarlandı. Gittiğinde İstanbul'a alışman için sana üç hafta da izin verilecek bu arada da şirket yeni binaya taşınmış olacak ve sen de kendi odana kavuşmuş olacaksın. Burada sana layık olduğun değeri veremedik ama...."
" Engin bey nasıl böyle söylersiniz, ben sizi de işimi de burada ki şartları da seviyorum. Ben sizi bırakamam ki, yapamam oralarda, hem Ah..."
" Hayır, Özlem bak yine aynı şeyleri konuşmayalım. Ahmet benim öz be öz yeğenimdi ama takdiri ilahi tecelli edince insanların elinden bir şey gelmez, üç yıl oldu onu kaybedeli. Lütfen kızım, beni orada mahcup etme. Seninle ilgili dosyayı çoktan yolladım, kabul edilmesi bile harika, düşünsene kimse senin gibi yükselemedi daha bu şirkette.."
İtiraz etmek için ağzımı açmak üzereydim ki eliyle susmamı işaret etti
" Şimdi aşağıya iniyorsun ve eşyalarını topluyorsun, arkadaşlarınla da vedalaş"
Bezgince nefesimi vererek ayağa kalktığımda masanın etrafını dolaşarak yanıma gelip bir elini omuzumun üzerine koyup babacan bir tavırla konuşmaya başladı
" Özlem nasipten öte yol yoktur, Ahmet ile bir ömrün olmayacakmış kendini buralara kapatmana gönlüm razı gelmiyor. Büyük bir şehir seni bekliyor ben de sana güveniyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK SEN MİSİN?
Ficção Geralİki imkânsız aşk... Biri artık sahip olamayacağı Yar'a hasret... Diğeri yanında ama gönlü başkasında olan Yar'a hasret... Özlem, aşkını tüm iliklerine kadar yaşarken ansızın sevdiğinin acı haberini alır. Artık onun için hayat bitmiş kendisini her şe...