" Arkadaşlar beni de delirtiyorsunuz ağzımdan saçma sapan laflar çıkıyor sonra, elbette öyle bir şey yok hem altını çizerek söylüyorum çünkü siz unutmuşa benziyorsunuz Soner nişanlı bir adam"
İrfan dudaklarına yapışmış gibi duran saçma sırıtışına bir türlü son vermeyince
" Beni böyle köşeye sıkıştırmaya çalışmanız çok ayıp yaa, Soner yıllardır aşık olduğu kadınla nişanlı"
Melanie sanki beni duymuyormuş gibi eline aldığı salatalığı yerken kocasına dönerek
" Ara Soner'i çocuk helak olacak o baş ağrısıyla"
Bütün sinirim uçup gitmişti bu lafla
" Ne başı mı ağrıyor?"
İrfan çatalında ki zeytini karısının dudaklarına doğru uzatırken söylendi
" Evet ama nişanlısı onunla ilgilenir sen boşuna endişelenme"
Suratımı asarak elime aldığım çayı yudumlağımda ağzım yandığından elimden hemen bıraktım, Melanie bana su uzatırken İrfan da çalan telefonuna cevap verdi
" Merhaba kardeşim, evet yanımızda hatta senin başının ağrıdığını öğrenince üzüntüsünden ne yaptığını anlamayıp çayı bir seferde içmeye kalkınca ağzını yaktı"
Ben " Pes yani" diye söylenirken İrfan sanki ben yokmuşum gibi devam etti
" Oğlum sen nişanlı bir adamsın orada lojistik bölümü yok mu sen işlerini onunla hallet ben burada Özlem'le sorunsuz çalışırım, ne telefonu ona mı vereyim, niye biz böyle iyiydik"
Kahkaha atarak telefonu bana uzattığında almak bir yana geriye doğru kaçtım resmen ama ayağa kalkarak elime tutuşturdu
" Efendim"
" Ne yaptığını sanıyorsun sen, habersiz gitmek de ne demek?"
" İçimden öyle yapmak geldi"
" Ben her içimden geçeni yapsaydım şu anda orada değil..."
Sözlerinin devamını deli gibi merak etsem de susarak bekledim
" Hafta içi orada olacağım ve sen bana ciddi bir açıklama yapacaksın Özlem"
" Ne konuda"
Hırıltılı bir nefes aldı ve artık cidden bağırmaya başlamıştı
" Sen gidince deliye döndüm be kadın, nasıl gidersin beni öyle bırakıp?"
" Sen beni Ocaklar'da bırakıp gittin ama"
Bunu neden dediğimi bilmiyordum ama oldukça gereksiz bir söz olmuştu ve artık geri de alamazdım, Soner'in sessizliğinden faydalanıp telefonu geri uzattım ve yerimden kalkıp Melanie'yi öperek iş yerine gittiğimi söyledim. İş yerine gitsem fazla yapılacak bir şey yoktu Seher hanımı arayarak deponun olduğu yerin konumunu atmasını istedim ve orada çalışanlarla tanışmak için doğrudan oraya gittim. Yol üzerinde ki bir pastaneden birçok simit, açma ve kuru pasta alarak depoya vardığımda kendimi tanıratak içeriye geçtim. Kendimi tanıttığımda bütün işçiler gelerek selam vermeye başladılar kısaca toklaşarak ben de seslice konuştum
" Ustam bir şeyler getirdim inşaallah çayınız vardır"
Hep bir ağızdan teşekkürlerini ederlerken çaylarda hızlıca gelmişti, sohbet eşliğinde yeni anlaşmamızdan ve gidecek malların nasıl hazırlanması gerektiğinden fazla uzun tutmadan anlatarak ayaklandım, beni kapıya kadar geçiren usta elimi tuttuğunda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK SEN MİSİN?
Fiction généraleİki imkânsız aşk... Biri artık sahip olamayacağı Yar'a hasret... Diğeri yanında ama gönlü başkasında olan Yar'a hasret... Özlem, aşkını tüm iliklerine kadar yaşarken ansızın sevdiğinin acı haberini alır. Artık onun için hayat bitmiş kendisini her şe...