Merhaba canım okuyucularım son birkaç bölümün yorumlarına cevap veremediğim için gerçekten çok özür dilerim. Uzun bir rahatsızlık döneminden geçiyorum ama bir yandan da sizin gönlünüzü almak istiyorum o yüzden yarın bir bölüm daha yayınlayacağım inş. hepinizi çok çok öpüyorum...
" Ben artık Ahmet'i unuttum demek bu değil mi?"
Melanie " Zaman her acının ilacı canım" dediğinde bir an dengemi sağlayamadım ve düşecek gibi oldum, o an kollarımdan birinin tutmasıyla dikkatimi geri topladım ve dik durup dengemi sağladığımda Soner hemen dibimdeydi, bakışları da gözlerimin en derinlerine bakar gibiydi...
Konuştuklarımı duymuş muydu? Ahmet'i unutuyorum dediğimi duymuş muydu?
Hala akmakta olan gözyaşlarımı elimin tersiyle silmek için elimi yüzüme doğru götürürken elimi havada yakaladı ve avucunun içiyle sildi yanaklarımı, bunu yaparken derin bakan gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu. Aklım durmuştu korkudan duymuş muydu? Duyduysa ne düşünüyordu?
Merak kıvrandıcı bir duyguyla göğsüme yerleşmiş yüreğimi daraltıyordu. En sonunda fısıltıya yakın bir sesle konuştu, kulaklarımın uğultusundan duyamadım ama dudaklarını okuyabilmiştim " Sevindim" demişti.
Neye sevinmişti, bu ne demekti? Aklımdan geçen soruları dilime dökemeden bakmaya devam ederken arkada belli belirsiz bir siluet gördüm, Buket hemen kenara çekilse de oradan bizi izlediğini görmüştüm. Üzerinde ki ceketi omuzlarıma yerleştririp ay ışığında parıldayan bakışlarla yüzüme bakarken iki avucunu yanaklarıma yerleştrip
" Biraz daha durmak ister misin yoksa seni lavaboya götüreyim mi? Yüzünü yıkamak iyi gelir"
" Sen git ben biraz daha durup öyle gelirim"
Bakışları bir an gölgelenir gibi olsa da hemen gülümseyip içeriye geri döndü, elimde ki telefon aklıma gelince Melanie'nin hala kapatmamış olduğunu görüp kulağıma dayadım
" Melanie orada mısın?"
" Buradayım tatlım, yanında mı yoksa gitti mi? Ufff kısık sesle niye konuşuyorsunuz ki anlamadım doğru düzgün"
" Gitti, yanıma gelip ceketini verdi, bir de Buket bizi içeriden izledi"
" Bunlara takılma şimdi sen, şu an daha öncelikli konularımız var. Sen ne zaman geleceksin yani çabuk gel anlamında değil istediğin kadar kal" dediğinde beni yine güldürmeyi başarmıştı...
İçeriye geri dönerken yüzümü yıkamış, saçlarımı düzeltmiş ve yüzümü düzgün bir hale getirebilmiştim. Sinan benim için sandalyemi çekmiş ve oturmamı sağlamıştı. Soner nişanlısına kısık sesle bir şey anlatırken Sinan biraz yanaşıp hüzünlü bakışlarla yüzümü inceledi
" İyi misin? Gözlerini öyle dolmuş görmek kendimi kötü hissettirdi."
" Teşekkür ederim şimdi iyiyim" dedim küçük bir gülümseme sunarak
" Seni daha yakından tanımama izin ver ne olur, İstanbul'a birlikte dönelim sana söz veriyorum hiç sıkıcı bir yolculuk olmayacak"
" Senin yanında sıkılmayacağımı biliyorum zaten hele bir toplantı sonuçlansın o zaman ne gün döneceğime karar veririm"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK SEN MİSİN?
Ficção Geralİki imkânsız aşk... Biri artık sahip olamayacağı Yar'a hasret... Diğeri yanında ama gönlü başkasında olan Yar'a hasret... Özlem, aşkını tüm iliklerine kadar yaşarken ansızın sevdiğinin acı haberini alır. Artık onun için hayat bitmiş kendisini her şe...