Eylül'den...
"Anneciğim çıkıyorum ben!" Ayakkabımı giyerken karşılık verdi.
"Tamam güzel kızım." Diyerek, bağırdı. Çantamı da koluma taktıktan sonra evin kapısını kapatıp merdivenlerden indim. Kendi dairemize ait olan posta kutusunu açıp içindeki yeni faturayı aldım. Dudağımı büzdüm. Elektrikti. Zamanı geçmeden ödemem gerekiyordu. Faturayı çantama koyduktan sonra apartmandan çıktım. Önce Murat'a gitmeliydim. Veda günüydü.
Çantamdan akbilimi çıkarırken bir yandanda otobüs durağına doğru yürüyordum. Şansıma zamanında gelen otobüse vakit kaybetmeden bindim ve akbilimi bastım.
☆
Zillerine bastıktan sonra geri çekilip açmalarını bekledim. Bir dakika içinde kapı açıldığında içerden Murat'ın sesi geliyordu. Annesine kısa bir bakışa attığımda ağladığını farkettim. Sormak yerine içeri geçtim.
"Öleceğim diye götürüyorsunuz biliyorum! Hani yaşayacaktım!" Ağlamaktan gözleri kızarmış ve şişmişti yanına doğru yürüyüp yatağına oturdum.
"Sakin olur musun Murat?"
"Hayır olmayacağım! Sen de kandırdın beni! Git evimden!" Dudaklarımı ıslatıp annesi ve babasına baktım.
"Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz?" Kafalarını olumlu anlamda salladıktan sonra odadan çıktılar. Elimi Saçlarını okşamak için kafasına götürdüğüm de kendini geri çekti.
"Şair olmak isteyen biri kaçmaz." Diye mırıldandım. Cevap vermedi. "Sana iyisin demedik öyle değil mi? Sadece iyileşeceksin dedik. Peki doğru düzgün tedavi olmadan nasıl iyileşebilirsin? İyileşmezsen nasıl şair olabilirsin?" Elimi yavaşça saçlarına götürdüğümde bu defa geri çekilmeyip bana baktı. Tebessüm ederek saçını okşarken bir yandan da gözyaşlarını sildim.
"Almanya'ya gitmen senin için daha iyi olacak. Düşünsene... İyileşeceksin. Derslerini aksatmadan okuluna devam edebileceksin ve bu yolun sonunda hayallerine kavuşacaksın... Ayrıca annen ve babana bu kadar tepki vermen yanlış onlar senin iyiliğini düşünüyor. " yine cevap vermedi. Ama bu defa haksız olduğu için verememişti. Yanağına öpücük kondurup geri çekildim.
"Çabuk git ve çabuk dön. Seni dört gözle bekleyeceğim." Gözleri tekrar dolarken sıkıca bana sarıldı.
"Seni çok özleyeceğim!" Dedi, hıçkırıklarının arasında. Gözlerimin dolmasını engelleyemeyip ben de ona sarıldım.
"Ben de seni çok özleyeceğim küçük adam. Ama çok çabuk geçecek. Sen sadece buna inan. Çünkü inandığın şey hep gerçekleşir." Saçına öpücük kondurup kollarından ayrıldım. Bir kaç dakika sonra anne ve babası içeri girip tebessümle Murat'a baktılar. Gülümsedim. Ailesi onu gerçekten çok seviyordu. Ayağa kalkıp yanlarına yaklaştım.
"Murat bu süreçte herşeye hazır." Murat'a bakış attığım da gülümsedi. Kafasını olumlu anlamda salladı. Annesini elini avucumun içine alıp sıktım. "Herşey çok güzel olacak, inanın." Gülümsedi.
"Çok teşekkür ederiz gerçekten. Sen olmasan bu kadar kolay olmayacaktı."
"O iyi olsun yeter. Ben gideyim. Siz de rahat rahat hazırlanın." Murat'a doğru dönüp el salladım.
"Unutma bak. Seni bekleyeceğim. " avucunun içini öpüp üfledi. Daha sonra gülümseyerek el salladı. Derin bir nefes alıp evden çıktım. Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Bizimkilerin yanına gitsem iyi olurdu. Çantamdan telefonumu çıkarıp Cem'in numarasinı bulduktan sonra tuşlayıp kulağıma götürdüm. Saniyeler sonra açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR
Romance"O da mutlu değil bu halinden. Sen onun yerinde olsan mutlu olabilecek miydin?" Annem derin bir iç çekti. "Tabii ki mutlu olmazdım. Metin... Ben diyorum ki; bir yardımcı tutalım. Böyle engellilerle ilgilenen kişiler var ya... İlgilenir, ilaçlarını...