Herkes unutmuş başka konular açıyordu. Ara sıra Utku ve Gio ile gözgöze gelip bana imalı bakmaları dışında tabii.
"Off! Abi bir tane taş bir kızla tanıştım şimdi. Hemen ağıma düşürmeliyim." Diyerek telefonla birsey yapan Cem'e odaklandı herkes.
"Lan." Deyip, telefonu aldı elinden Utku. "İyice sapıklaştın. Ben bile kendimi güvende hissetmiyorum senin yanında. " hepimiz kahkaha atarken Cem'in kaşları çatılmıştı.
"Siz bilmiyorsanız ben ne yapayım?" Bakışlarını bana ve Özgür’e çevirdi.
"Özgür? Sen de mi bunlar gibiydin?"
"Hayır. Biraz senin gibiydim." Kaşlarım kalkarken Özgür'e bakış atmayı ihmal etmedim.
"Her gün başka kızlar mı?" Dedi, Damla şaşırarak. Özgür keyifle bana bakış attıktan sonra bizimkilere döndü.
"Kaza olmadan önce biraz çapkın biriydim." Dedi, gayet rahat bir şekilde. Yüzümü buruşturup ondan bakışlarımı çektim.
"Hepiniz aynısınız." Diye söylendim. Özgür'ün muhteşem kahkahasından sonra alaylı sesini duydum.
"Kıskandın mı yoksa?" Ben de yüzüme alaylı bir ifade ekleyip ona döndüm.
"Senin Hakan'dan beni kıskandığın gibi mi?" Kaşlarını kaldırıp dudaklarını yaladı.
"Cevabı evde veririm." Yutkunup gözlerimi kaçırdım. Gittikçe aramızda mesafe diye bir sey kalmıyordu. Bugün daha ileri gitmesinden korkuyordum.
"Eylül kalkalım artık. Bizimkiler eve uğrayacak." Kafamı sallayıp ayağa kalktım. Utku hemen Özgür'ün yanına gelip sandalyesinde oturmasına yardım etti.
"Görüşürüz millet."
☆
"Özgür, eve girmeden şu mağazaya girelim mi?" Kafasını salladıktan sonra arkasına geçip mağazaya soktum. Çeşit çeşit kıyafetler vardı. Gözlerim şortları bulduğunda gülümseyerek yanlarına gittim. Nakışlı, hafif yırtık bir şorttu. Elime alıp üzerinde tuttum.
"Şortu bırak istersen. Yakışmıyor sana." Gözlerimi kısarak ona döndüm.
"Yakışıyor. " Elimdeki şorta uzanıp tuttu.
"Fazla kısa." Gözlerimi devirip elinden aldım.
"Kısa ama güzel. Alacağım." Kaşlarını çattı.
"Nerede giyeceksin bunu?"
"Barlarda." Kaşları daha da çatıldı.
"Bırak onu." Diye tısladığında yutkundum.
"Şaka yaptım. Ne barı ya?" Dedim ve şortu sımsıkı tutup başka şeylere bakmaya başladım. Çiçekli bir elbiseye gözüm takıldığında elime alıp baktım. Uzundu ama çok salaş ve rahat duruyordu.
"Bak bunu alabilirsin." Gülerek ona döndüm.
"Uzun diye mi?" Benim gülüşüme bakarak o da güldü. Bu elbiseyi de bırakmayıp kasaya doğru yürüdüm. Ödedikten sonra mağazadan çıkıp eve doğru sürmeye başladım. Evin önündeki arabanın yanından geçerken kapıların açılmasıyla bakış attım.
"Oğlum..." Meral Hanım koşarak Özgür'e sarılıp saçına öpücük kondurdu. Ardından Metin Bey de gelip Özgür'ün saçını karıştırdı.
"Yakışıklı oğlum..." derin bir nefes alıp apartmanın kapısını açtım.
"Yukarda konuşun isterseniz." Kafalarını sallayıp apartmana girdiler. Birlikte asansöre binip benim kaldığın daireye gelince indik. Evin kapısını açıp içeri girmelerini bekledim. İçeri girdiklerinde oturma odasına eşlik ettim. Koltuğa oturduktan sonra bende oturup izlemeye başladım.
"Birşey içer miydiniz?" Kafalarını sallayıp istemediklerini belirttiler. Kollarımı göğsümün üzerinde dolayıp sessiz kaldım.
"Nasıl geçiyor günlerin? Rahat mısın oğlum? " Özgür dudaklarıni birbirine bastırıp onayladı.
"Çok rahatım. Eylül çok iyi ilgileniyor benimle." Annesi kaşlarını kaldırıp geri indirdi. Böyle bir cevap beklemiyor gibiydi. Metin Bey bana doğru döndü.
"Eylülcüğüm... Ali'nin tedavisi nasıl gidiyor? " Gülümsedim."Gayet güzel gidiyor. Bir kaç defa bir şeylere tutunarak ayağa kalktı." Meral Hanım heyecanla Özgür'e döndü.
"Gerçekten mi? Oğlum bir de bizim yanımızda kalk. Görmek istiyorum seni."
"Yorgunum. Şimdi istemiyorum."
"Hadi ama oğlum... Hiç mi hatırımız yok." Özgür tekrar Hayır demek için ağzını açacakken araya ben girdim.
"Hadi kalkalım. Bir kaç saniye durman yeterli Özgür." Gözlerime bir kaç saniye baktıktan sonra derin bir nefes alıp verdi.
Tamam demekti.
Kollarımı çözüp ayağa kalktım ve karşısında durdum.
"Demire kadar gel." Dedim ve yürümeye başladım. Peşimden sandalyesi ile gelirken demirin önünde onunla birlikte durdum. Kollarımı beline dolayıp kaldırdığımda sırıtarak bana baktığında gözlerimle ailesinin olduğu tarafı işaret ettim.
"Gıcıklık yapma." Diye fısıldadım.
"Bugün istediğimi yaparsan yapmam." Dedi aynı sekilde fısıltıyla. Yutkunup sadece kafamı salladım daha fazla uzamasın diye. Demire tuttunmasina yardımcı oldum. İlk günden Daha iyi duruyordu.
"Her gün böyle temaslar içinde misiniz?" Meral Hanımın sorusuyla ona baktım.
"Özgür şu an ayakta durabiliyor ve sizin şu an konusmak istediğiniz konu bizim temaslarımız mı?" Kaşlarını çattı.
"Oğlumu bana kışkırtma."
"Yirmi üç yaşındayım anne. Kışkırtamaz ve zaten şu an yaptığıda bu değil." diyip kendini sandalyesine bıraktı.
"Şimdi evimizden çıkıp gider misiniz?" diye devam ettiğinde Annesi öfkeyle çantasını alıp odadan çıktı. Metin Bey ayağa kalkıp bize tebessüm etti ve karısının peşinden gitti. Kapı kapanma sesi duyulduğunda Özgür'e baktım. Kafasını eğmiş duruyordu. Önünde çömelip yüzüne bakmaya çalıştım.
"Sinirlenme." Diye söylenirken bir elimi yüzüne koydum.
Kafasını yavaşça kaldırıp bana baktı. Yüzümü incelemeye başladığında gözlerimi kaçırıp elimi çektim."Ayağa kalkacağım tekrar..." diye mırıldandı. Çömeldiğim yerden kalkıp karşısında durdum.
"Bugün yeterince yoruld-" Lafımı tamamlamadan kollarını iki yanıma koyup demir ve kendi arasında sıkıştırıp ayağa kalktı. Yutkunup refleksle ellerimi göğüsüne götürüp uzak durmaya çalıştım. Ama yeterince iyi olmamıştı. Kafasını yaklaştırıp alnını alnıma dayadı. Demire tutunan bir elini belime yerleştirken gözlerini kapattı. Burnunu burnuma sürtüp, "Odaya gidelim." Diye, mırıldandığında yutkunarak ellerimle karşı koymaya çalıştım. Diyecek bir şey bulamazken ne yapacağımı bile bilmiyordum şu an.
"Özgür..."derken o gözlerini aralayarak yüzünü benden uzaklaştırdı.
"İleri gitmeyeceğiz." Dudaklarıma kaydı gözleri. "Sadece-"
Zil çaldığında lafını tamamlayamadı.
"Kapıyı açacağım. " dedim iterek. Dudaklarını yalayıp sinirle sandalyesine oturdu. Kapıya doğru giderken elimi yüzüme doğru sallayıp nefes aldım. Ölecektim az daha!
Kapıya yaklaşıp kendime geldikten sonra açtım. Şaşkınlıkla dudaklarım aralandığında karşımdaki kişiye baktım. Bir kaç dakika öyle durduktan sonra sadece, "Sen..." lafı döküldü dudaklarımdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR
Romance"O da mutlu değil bu halinden. Sen onun yerinde olsan mutlu olabilecek miydin?" Annem derin bir iç çekti. "Tabii ki mutlu olmazdım. Metin... Ben diyorum ki; bir yardımcı tutalım. Böyle engellilerle ilgilenen kişiler var ya... İlgilenir, ilaçlarını...