Deprem oluyordu, bina çöküyor enkazın altında kalıyordum.
Yutkundum.
Gözümden acı içinde bir damla daha yaş düştü. Oturduğum yerde sallanmayı bırakıp elimle yüzümü kapattım. İnanmıyordum, inanamıyordum. Hâlâ nefesim tıkanıyordu. Kabus görüyordum sanki. Tekrar akan yaşı sildim. Nasıl izin vermiştim gömmelerine. İçimdeki umudu nasıl söndürmüştüm? Bir hırsla ayağa kalkıp kapıyı açacakken benden önce davranılıp başka biri açtı. Gio'ydu.
"Nereye?" Diye mırıldandı.
"Annemin yanına!" Tam çıkacakken tekrar karşıma geçince göğüsüne yapıştım.
"Eylül? Saçmalama. Uyu hadi." İnanamayarak ona baktım.
"İki haftadır hep aynı kelime. Uyu! Uyu! Uyu! Ama geçmiyor! " İkı elini koluma yerleştirirken Damla da arkasında ağlıyordu. İki elimi yumruk yapıp göğüsüne vurdum.
"Bırak!" Diye bağırdım. Kolumdaki elleri canımı acıtacak şekilde sıkıyordu artık.
"Bırakmayacağım." Dedi o da bana bağırarak. Arkalarında Cem ve Sezer'de geldiğinde şimdi çıkamayacağımı anlamıştım. Kollarımı sonunda Gio'dan kurtardığımda yatağa koştum.
"Gidin! " Diye bağırıp yüzümü avuçlarımın içine gömdüm.
On dakika geçse de hâlâ gitmediklerini nefes alışverişlerinden anlıyordum. Şimdi daha sakindim. Elimi yüzünden çekip onlara döndüm. Naz, Sinan ve Utku'da yanlarına gelmişti. Hepsi yere çökmüş oturuyorlardı. Ayaklarımı yataktan sarkıttığımda hepsinin bakışı bana döndü. Cem ayaklanırken elimle durmasi için işaret verdim.
"Gitmeyeceğim." Yorgun adımlarla onların yanına yaklaşıp ben de yere çöktüm. Cem tekrar yerine oturduğunda elini bana uzattı ve sıktı.
"Biz varız." Demese de biliyordum ki... Daha sonra hepsi yavaş yavaş ellerini üst üstte koydu.
"Seni Asla yalnız bırakmayacağız." Dedi tebessümle Sezer. Dudaklarımı ıslattım.
"Biliyorum." Diyebildim kısık sesle. Daha fazla ağlamak istemiyordum. Ben ağladıkça annemin huzursuz olduğunu düşünüyordum. Birkaç dakika kimseden ses çıkmazken oda da kendi telefonumun sesi yankılandı. İç çektim. En son ki telefon açışım herşeyi bitirmişti. Utku'nun kendi pantolon cebinden telefonumu çıkarıp bana uzatmasıyla elinden aldım.
'Gratuit!'
"İkı haftadır aradı. Ama açmadım."
Dudaklarımı ıslatıp aramayı reddettim. Gözucuyla telefonun ekrana baktığımda bildirim vardı. Mesajlara baktığımda hepsi Özgür'dendi. Annemin vefatından bir gün sonra yazmıştı. Aradan iki hafta geçmesine rağmen gözüm bir şeyi görmediği için onu da unutmuştum.
Gratuit!- 'Evde değil misin?' (09:08)
Gratuit!- 'Ağaç oldum.' (09:17)
Gratuit!- 'Eylül bir problem mi var?' (09:32)
Derin bir nefes alıp telefonu kilitleyecekken bir mesaj gelmişti.
Gratuit!- 'Telefon aramamı reddetmekte ne demek?' (14:40)
Tekrar telefon çaldığında ekrandan bakışlarımı çekip bizimkilere baktım. Beni izliyorlardı.
"O adam mı?" Dedi Utku sessizliği bozup. Kafamı olumlu anlamda salladım. Daha sonra ayaklanırken Damla ve Naz'a el uzattı.
"Hadi kalkalım da Eylül konuşsun Ali ile."
"O kim ki?" Diye karşılık verdi Cem. Utku kızları kaldırdıktan sonra Cem'in omuzuna kolunu attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR
Romance"O da mutlu değil bu halinden. Sen onun yerinde olsan mutlu olabilecek miydin?" Annem derin bir iç çekti. "Tabii ki mutlu olmazdım. Metin... Ben diyorum ki; bir yardımcı tutalım. Böyle engellilerle ilgilenen kişiler var ya... İlgilenir, ilaçlarını...