24.BÖLÜM | BUZ

16.6K 953 62
                                    

Altıma yeni aldığım şortu giyip üstüne göbeği az açık olan bir bluz giydim. Gece doğru düzgün uyuyamamıştım. Bu yüzden bugün daha fazla makyaj yapmıştım. Dalga yaptığım saçlarımı karıştırdıktan sonra aynadaki görüntüme baktım. İyı görünüyordum. En azından dünden eser kalmamıştı. Derin bir nefes alıp telefonumu arka cebine sıkıştırıp odadan çıktım. Oturma odasına gittiğimde çoktan masanın başına geçmiş, bekliyordu. Birşey demeden masaya doğru yürüdüm. İzlediğini. hissediyordum ama bakamadım. Sandalyemi çekip oturdum. Tabağıma bir kaç kahvaltılıktan koydum.

"Bugün bir yere mi gideceğiz?" Ağzıma salatalık attım ve bakışlarımı ona çevirip omuz silktim.

"Biz değil, ben gideceğim. Seni de Gio'nun evine bırakırım istersen." Derin bir nefes alıp dişlerini sıktı.

"Nereye gideceksin?" Dudaklarımı ıslattım.

"Hastaneye gideceğim. Bir doktor var onu görmek istiyorum." Kaşlarını çattı.

"Seninle ilgili bir problem yok değil mi?" Kafamı sallayıp çayımdan bir yudum aldım. "Yine de bende seninle geleceğim." Bakışlarımı tekrar ona çevirdim.

"Sürekli seninle takılacak halim yok Özgür. Sende benimle takılmak zorunda değilsin."

"Eylül dünden beri ne bu halin? Niye birden uzaklaşmaya çalışıyorsun?" Yutkundum.

"Öyle birşey yapmıyorum. Olması gereken bir mesafe bizimkisi." Dudakları kıvrıldı.

"Olması gereken bir mesafe demek... Öpüşürken mesafeleri düşünmüyorsun ama. "

"Sen gelip beni öpüyorsun. Yoksa gelipte senin dudaklarına yapışmıyorum." Gözlerini tavana diktikten sonra tekrar bana çevirdi.

"Seni etkiliyorum." Dedi meydan okuyarak. "Tekrar seni öpmeye kalkışsam karşı koyamazsın bana." Derin bir nefes alıp ayağa kalktım.

"Anlaşılan doydun." Diyerek masadaki tabaklardan birkaç tanesini elime aldım ve mutfağa götürdüm.

"Maşallah iyi görünüyorsun, çabuk toparlanmışsın. " dedi, Servet Bey.

"Alışıyor insan. " Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı."

"Özgür nasıl peki? " Oturduğum koltukta biraz daha dikleştim.

"Hissediyor." Ah! Mutluluğu gözlerinden okunuyordu.

"Ciddi misin?" Kafamı salladım.

"O zaman vakit kaybetmeden fizik tedaviye başlamalı. Daha hızlı ayağa kalkabilir. Onu buraya getir Eylül."

"Bende bunun için gelmiştim. Sizinle Tedavin günlerini falan belirleriz diye."

"Beklemeyelim. Yarın başlayın. " dedi gülümseyerek. Bende onu eşlik ederek ayağa kalktım.

"O zaman sabah erken saatlerde burada oluruz."

"Tamam kızım. " Odasından çıkıp yürümeye başladım. Telefonumçaldığında şortumun cebinden çıkartıp ekrana baktım. Hakan'dı. Gözlerimi devirerek aramayı cevapladım ve kulağıma götürdüm.

"Alo?"

"Alo, Eylül?"Dedikten sonra öksürdü.

"Efendim."

"Müsait misin?" Kaşlarımı kaldırdım.

"Bir sey mi oldu?"

"Ayağa kalkacak halim yok. Sanırım hastalandım. Yanıma gelip yardım eder misin?"

ÖZGÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin