17.BÖLÜM | MESAFE

18.7K 1.1K 145
                                    

Dudaklarını aralayıp dudaklarıma hapsederken yavaşça hareket ettirmeye başladı. Ama zil sesi evde yankılandığında durmuştu. Bu andan kurtulmak istesem de şu an gözlerimi açmak zorundaydım. Ama onunla gözgöze gelmek istemiyordum.

Zil tekrar çaldığında bu defa Özgür'ün telefon sesi de evde yükselmeye başlamıştı. Gözlerimi yavaşça açarken aynı zamanda o da açıyordu. Gözlerimin içine bakarken üst dudağımı emip çekilmeme izin verdiğinde sersem gibi üzerinden yavaşça kalktım. Bayılacak gibiydim. Yavaş yavaş kapıya gidip delikten baktım. Sanki beni görecekmiş gibi hızla delikten uzaklaştım. Annesiydi. Zil tekrar çaldığında daha fazla panikleyip sonunda elim kapı kulpuna indi ve açtım. Meral hanım kaşları çatık halde bana bakıyordu. Arkasında Metin Beyi de yeni görebilmiştim. Kapıdan kenara çekilip geçmelerine izin verdim.

"Özgür nerede?" Diye soran kadına işaret parmağımla odayı gösterdim. Meral hanım, ardından Metin Bey odaya girdiğin derin bir nefes alıp bende peşlerinden gittim. Odaya girer girmez Özgür'le gözgöze geldiğimde gözlerimi kaçırdım.

"Sen bize nasıl emrivaki yaparsın?" Diyerek Meral hanımın lafa başlamasıyla gözlerimi ona çevirdim.

"Ben dün bekliyordum seni." Özgür'ü sesini duyduğumda bakmamak için direndim.

"Terbiyesiz. Ben senin annenim. Nasıl böyle konuşabiliyorsun sen?" Metin Bey, Meral Hanımın kolundan tutup kendine doğru çekti.

"Biraz sakinleş." Ardından Özgür'ün tarafına baktı.

"Bir mesajla söylemen ayıp oldu Ali. Önce bunu evde konuşmalıydık."

"Size hesap verme yaşımı geçmeme rağmen yine de mesaj attım sana baba. Ben artık Eylül ile beraber yaşayacağım." Annesinin ağzında bir 'hah' çıktı.

"Şu haline bak. Bu halde yalnız mı kalacaksınız?" Dudaklarımı birbirine bastırdım. Altında pijaması yoktu.

"O benim yardımcım. Doktora gitsemde bu halde olacaktım. Abartmayı bırak artık."

"Abartmak mı? Bu kız seni yürütemeyecek bile! Boşuna zaman kaybı!"

"Değil! Ben bacaklarımı hissediyorum anne!" Oda da birden sessizlik olduğunda bakışlarımı korkarak Özgür'e çevirdim. Demek ilk bana söylemişti.

"Oğlum... Doğru mu söylüyorsun?"

"Evet baba." Dedi bu sefer sesini sakin tutarak. Annesi gözleri dolu bir şekilde bana baktı onay bekler gibi. Kafamı olumlu anlamda salladım. Geldiklerinden beri ilk defa sesim çıkıyordu.

"Bacaklarını hissediyor. Ama zayıf şu an. Sadece temasları..." Yutkundum. Derin bir nefes alıp devam ettim. "Temaslari hissedebiliyor. Yürümesi için biraz daha zamanımız var." Meral hanımın gözünden bir damla yaş düşerken koşarak Özgür'e sarıldı.

"Sonunda! Sonunda yürüyeceksin!" Metin Beyinden yüzü gülüyordu. Şuan anlamıştım Meral hanımın tavırlarını. Iyice umudunu kaybetmişti ve bu yüzden duyguları körelmişti. Ama şimdi yeniden umut doğmuştu onlar için.

Meral Hanım Özgür'den geri çekip yere oturdu önünde.

"Hadi eve gidelim o zaman. Eylül'de her gün gelir sana yardımcı olur her zamanki gibi. Sana yemin ediyorum bir daha üzecek birşey demem. Yeter ki eve gel." Özgür'ün sakinleşen ifadesi tekrar sertleşti.

"Olmaz. Ben artık burada kalacağım."

"Bizim yanımızda daha iyi olursun. Daha çabuk iyileşirsin." Özgür'ün samimiyetten uzak olan kahkahası duyulduğunda Metin Bey bıraz gerilmişti.

ÖZGÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin