14.BÖLÜM | GRUP

19.1K 1.1K 108
                                    

"... üç, dört, beş." Alkıştan sonra tekrar başa dönmeye hazırlandım. Fakat Sezer belimden tutup beni engellediğinde dans edemedim.

"Dur artık." Nefes nefese ona baktım.

"Böyle rahat edebiliyorum sadece." Gözlerini devirdi.

"Yorgunluktan hasta olacaksın. İyı edebilir ama sonu kötü bu işin. " dedi gözlerini kısarak. Dudaklarımı ıslatıp koltuğa oturdum. Bozulan topuzumu açıp tekrar yenisini yaptım. Gerçekten  çok dans etmiştim. Ayaklarımı uzatıp ayakkabılarımı çıkardıktan sonra koltukta bağdaş kurdum.

"Seninkinj arada buraya gelsin. Bir şeyler yaparız." Bakışlarımı Sezer'e çevirip kafamı salladım.

"Benimki kimmiş?" Sırıttı.

"Ali." Kaşlarım anında çatılırken gerilmiştim.

"O benim hastam Sezer." Omuz silkti.

"Sevgilin de olabilir." Zaten terli olan vücudumu şimdi daha çok ter basmıştı.

"Sezer..." dedim homurdanarak. Ellerini kaldırıp havaya kalktı.

"Uzatmıyorum. Ben kendime tost yapacağım. Sana da hazırlıyorum?" Elimi yumruk yapıp başparmağımı ona gösterdim.

"Beyaz peynirli ve salçalı." Yüzünü buruşturdu. Elini ağzına götürüp midesi bulanıyormuş gibi yaptı. Gözlerimi kısıp koltuktaki yastığı ona fırlattım. Kahkaha atıp odadan koşarak çıktı. Gözlerimi devirdim. Telefonum titremesi ile elime alıp ekrana baktım.

Gratuit!- 'Dün ki adreste misin hâlâ?'

Dudaklarımı büzüp cevapladım.

'Evet.'  Diye kısaca cevap verdikten sonra ayağa kalktım. Tostum olana kadar iki dakika duş almalıydım. Yürüyecekken telefonun tekrar titremesi ile Kaşlarımı kaldırıp tekrar elime aldım.

Gratuit!- 'Güzel o zaman. Geliyorum.'

Dudaklarım kıvrılırken telefonu koltuğa koydum.

Havluyu saçlarıma doladıktan sonra odadan çıktım. Burnuma dolan kokuyla gülümsedim. Odaya girdiğimde tabaktaki tostlara doğru hızlı adım attım. Hemen kendi dostumu elime alıp bir ısırık aldım.

"Meyve suyundan iç. Boğazında kalacak şimdi. "

"Susar mısın?" Zilin sesi kulaklarımızı doldurduğunda sırıtarak ayağa kalktı.

"Ben gelene kadar yavaş ye. Boğulma!" Gözlerimi devirip ağzımdaki lokmayı yutmaya çalıştım. Sezer birazcık haklıydı sanırım. Boğulacaktım. Meyve suyundan bir yudum aldıktan sonra tostumdan tekrar bir ısırık alacaktım ki karşımda tekerlekli sandalyesi ile Özgür belirdi. Beni süzerken bende tostumu sehpaya bıraktım.

"Korkma Ali. Bizim ki acıkınca bazen böyle olabiliyor." Dedi Sezer elini Özgür'ün omuzuna koyarak. Dudakları kıvrılan Özgür sandalyesini bana doğru yaklaştırdı. Sehpaya bakındı.

"Bende birşeyler aldım." Sezer'e baktı. "Onlarıda yiyelim. "

"O zaman ben sana kendi Tostumdan yapayım Ali." Özgür kaşlarını kaldırıp önümdeki tostlara baktı. Daha sonra bana.

"Bunların hepsini bitiremezsin." Dedi bana bakarak.  Gözlerimi devirdim.

"Bitireceğimden değil. Damak tadım sizinkine uymadığı için öyle dedi."

"Kızma Eylül'üm bir şey demedim. Ben hemen gelirim." Diyerek büyük ihtimalle mutfağa yürüdü Sezer. Özgür elini elimdeki tosta uzatıp çektiğinde anlamayarak ona baktım. Ağzına götürüp bir ısırık aldı. Çiğnerken yüz ifadesi değişiyordu. Önümdeki bardağımdan bir kaç yudum meyve suyu aldıktan sonra dudaklarını yaladı.

"Sezer'in dediği kadar da kötü değil." Dedi Tostumdan tekrar bir ısırık almaya hazırlanırken. Gülümseyerek önümdeki diğer tostu aldım elime.

"O ne anlar tosttan?" Dedim bir ısırık aldıktan sonra. Ağzımdakini çiğnemeye devam ettim.

"Dün yine tartıştık." Gülen suratım yavaş yavaş eski haline dönerken ona baktım.

"Belki de onların suyuna gitmelisin."diye mırıldandım istemeyerek. Kaşları havaya kalkmıştı.

"Bunu sen mi söylüyorsun? En baştan beri tavırlarını sevmeyen sen?" Dedi son kelimesinde işaret  parmağını bana uzatarak. Elimdeki tostu bırakıp koltukta geriye yaslandım.

"Ne kadar tartışırsan tartış bir annen ve baban var." İç çektim. "Kıymetini, onları kaybettikten sonra anlama." Ağzından bir hıh çıktı.

"Asıl onlar benim kıymetimi, beni kaybettikten sonra anlamasınlar." Elini sinirlenerek sandalyesine vurdu. "Her gün tartışıyoruz. Eğer yürüyebilseydim asla böyle olmayacaktı. Onlara hesap vermeyecektim bir kere! Sinirlenince evden çıkıp bir otele veya arkadaşıma gidecektim. Ama yapamıyorum. Semih abi beni götür diyorum. Babamın emriyle beni götürmüyor." Ellerini dizine vurdu. "Bende yürüyemediğim için öyle ortada kalıyorum." Doğru söze ne denirdi ki? Çok haklıydı. Çok fazla hem de...

"Gençler! Sesiniz mutfağa geliyor ne oldu?" Diyerek elindeki tabakla odaya girdi Sezer. İkimizden de ses çıkmayınca gülümseyerek koltuğa oturdu.

"Bana söylerseniz çözebiliriz." Ali başını salladı.

"Asla çözülemez." Dedi çaresizce. Şu an herşeyin çözülmesini ve onun yüzünün gülmesini o kadar çok isterdim ki. Ama sadece yürüyerek çözülebilirdi.

"Ben geldim." Diyerek evi sesiyle dolduran Gio odaya girdi. Özgür'ü görünce gülümseyerek yanına gitti. Erkek selamlaşması yapmak için elini uzattı. Özgür tereddüt etmeden karşılık verdiğinde keyifle gülümsedim. Adam oluyordu en azından.

"Hoşgeldin kardeşim."

"Hoşbuldum."

"Valla Gio zamanlaman süper. Biz de bir problem çözmeye çalışıyorduk." Dedi kafasını kaşıyarak Sezer. Gio hem Özgür'e hem bana baktıktan sonra diğer yanıma oturdu. Saçımdaki havluyu kafamdan çekip  saçlarımı dağıttı.

"Ne problemiymiş?" Elimi yumruk yapıp omuzuna geçirdim. Yüzü buruşmuştu.

"Alıp veremediğin ne senin şu Saçımla?" Gülümsedi.

"Sinirimi bozuyor. " Gözlerimi devirip Özgür'e baktım. Kaşları kalkık bir şekilde bizi izliyordu. Gözlerimi ondan kaçırıp önüme baktım.

"Ee... Problem neymiş?" Bana söylemek düşmezdi. O yüzden kollarımı göğüsümde kavuşturup sustum. Özgür'ün boğazını temizlemesiyle ona baktım. Yok artık! Özgür açıklama yapacaktı.

"Ailevi mesele. Tartışma." Gio sırıttı.

"Sen de bendensin demek. Ee? Niye takıyorsun bu kadar?" Özgür yüzünü buruşturdu.

"Her bir tartışmamızda ben sizin gibi kapıyı çarpıp evden çıkamıyorum." Tek bir cümle kurmuştu. Ama netti. Gio kaşlarını kaldırdı.

"Bu mu derdin?" Gözlerimi kısarak ona baktım. Şimdi Özgür sinirlenecekti. "Gel ben de kal o zaman. Ev arkadaşım ol." Kısılan gözlerim gitgide açılmıştı.

"Ciddi misin sen?" Diyebilmiştim. Omuz silkti.

"Senin arkadaşın benimde arkadaşımdır. Biz zaten böyle bu sayede birleşmedik mi?" Özgür'e baktı. "Ne dersin kardeşim? "

"Düşüncen için sağol. Ama çok zahmetliyimdir." Gio gözlerini devirdi.

"Şimdi si- yani! Yani şey."

"Ağzından çıkacak kelimelere dikkat et."dedim Kaşlarımı çatarak. Güldü.

"Tamam küfür yok. Ayrıca bana da zahmet falan vermezsin. Merak etme." Güzel fikirdi ama adım gibi eminim Özgür bunu kabul etmezdi. Çünkü rahat edemezdi. Bir şey isteyemezdi. Dudaklarımı ısırıp tırnaklarımla oynadım. Ama benim yanımda rahattı. O bir gece de anlamıştım. Tartışıyorduk falan ama tekrar eski halimize dönüyorduk.

Gülümsedim.

"Aslında..." Özgür'e baktım. "Benim ev arkadaşım olabilirsin."

ÖZGÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin