"Attığım kareografilere de baktın değil mi?"
"..."
"Tamam. Yarın toplu halde çalışınca her şey daha çok oturacak." İçeri Özgür girdiğinde direkt gözlerimiz buluştu.
"Selam söyle." Diye fısıldadığında "Özgür'ün selamı var Sezer." Diye devam ettim. Onunda selamını alıp veda sözleri söyledikten sonra telefonu kapattım.
"Onunda sana selamı var." Kafasını ağır ağır sallayıp sanki hiç yer yokmuş gibi dibime oturdu. Gözlerimi devirip bedenimi ondan uzaklaşırken hiç vazgeçmeyip tekrar yanıma kaydı.
"Bu böyle devam edecek mi?" Genişçe sırıttığında derin bir nefes alıp sırtımı yasladım.
"Bugün ne yapacağız?"
"Seni bilmem ama ben dansa çalışacağım." Tek kaşını kaldırırken elini cebine atıp telefonunu çıkardı.
"Ben de birkaç arkadaşımla buluşayım o zaman." Kaşlarımı çatarken göz ucuyla telefonuna baktım.
"Senin arkadaşın mı varmış?" Dudağını büktü.
"Var işte birkaç kız arkadaşım." Yutkunurken bakışlarımı ondan çekip önüme döndüm.
"İyi. Dışarı çıkmışken bir daha da bu eve gelme. Kendi evine git artık." Bir elini omuzuma atıp kendine çektiğinde gözlerim büyüdü.
"Bu konuyu kapattığımızı sanıyordum." Dudaklarımı birbirine bastırırken kolunun altında çıkmaya çalıştım. Fakat kol kasları buna izin vermiyordu. Yakın oldukça ona karşı aldığım gardı sürekli indiriyordum.
Yüzünü yanağıma sürttüğünde irkilip ona döndüm. Burunlarımız birbirine çarparken Özgür gayet keyifliydi. Boşta kalan diğer elini saç tutamlarımda gezdirmeye başladı.
"İstersen gitmeyeyim. Film izleriz." Gözlerimi heyecandan kırpıştırırken bedenimi nihayet geri çekebilmiştim.
"Bana böyle yaklaşma." Derin bir iç çekip ayağa kalktığında tekrar gözlerimiz buluştu. Sanırım artık sabrını taşırmıştım.
"Üç günlük dünya. Uzatmaya değecek bir şey de değil." Dudağımı ısırıp alaylı şekilde baktım.
"Sana göre öyle." Histerik bir kahkaha atarken kafasını salladı.
"Tamam Eylül. Artık açıklama falan yapmayacağım. Nasıl anlıyorsan öyle davran." Dedikten sonra odanın çıkışına doğru yürüdü. Denemek için ağzımı açtım.
"Madem gidiyorsun eşyalarını da al." Adım atmayı bırakıp bana döndü.
"Sana açıklama yapmayacağım dedim. Ayrılmaktan falan bahsetmedim." Iki elini cebine yerleştirdi. "Seni bırakmam. Benimsin." Dedikten sonra odadan çıktı. Yutkunurken koltuğa yaslanıp derin bir nefes aldım. Evin kapı sesi de duyulduğunda gözlerim dolmaya başlamıştı.
Böyle güzel seven bir adam olabilir miydi? Her kelimesi ile elinde olan kalbimi biraz daha sıkıyordu.
Bir yandan yaptığım ne kadar mantıklı gelsede, diğer yanım bunu bastırmaya çalışıp Özgür'e itiyordu beni. Ayağa kalkıp dik bir hale büründükten sonra mutfağa girdim.
Üç günlük dünyaydı. Değmezdi.
☆
Evin kapı kapanma sesi duyulduğunda ıslak olan elimi bez ile kurutup arkam dönük şekilde onu bekledim. Çok geçmeden adım sesleri mutfağa yaklaşmıştı.
"Eylül?" Derin bir nefes aldıktan sonra ona doğru döndüm.
"Efendim?" Kaşlarını şaşkın bir şekilde kaldırmış, etrafı süzüyordu. Gözleri tekrar beni bulduğunda eski haline döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR
Romance"O da mutlu değil bu halinden. Sen onun yerinde olsan mutlu olabilecek miydin?" Annem derin bir iç çekti. "Tabii ki mutlu olmazdım. Metin... Ben diyorum ki; bir yardımcı tutalım. Böyle engellilerle ilgilenen kişiler var ya... İlgilenir, ilaçlarını...