"Yanaktan!" Yüzümdeki ifadeyi gördükten sonra anında ekledi kelimesini. Yüzünü biraz incelikten sonra yanında boş kalan yere oturdum. Hergün onu kaldırıp indirirken o kadar yakındık. Fakat bu sefer ki yakınlık daha farklı görmeme engel olamıyordu. Yavaşça yanağına bir öpücük bıraktım. Ama geri çekilemedim. Traş olmuş yumuşak cildi, tekrar istiyordu sanki dudaklarımı. Bu yakınlıkta yavaşça yüzümü aşağıya indirdim. Bu hareketi yaparken burnum yüzüne sürtülmüştü. Bekledim. Yine durmamı sağlayan parfümünün kokusuydu. Beş tane çok samimi olduğum erkek arkadaşım vardı. Hepsininde kokusu neredeyde onunkine benziyordu, ama hicbir zaman böyle bir durum yaşamamıştım. Belime saran ellerle anlık irkilirken başımı kaldırdım.
Yutkundum.
Şimdi burun burunaydık. Ne yapıyordum? Neden hâlâ bu haldeydim idrak edemiyordum. Sadece yanlış olduğunu biliyordum. Yanlış olduğunu...
"Eylül..." erkeksi sesi kulaklarımı doldurduğunda titrediğimi hissettim. Gözlerimi yavaşça kapatırken nefesini daha yakın hissediyordum artık. Geri çekilmeliydim.
Zil sesi kulaklarımı doldurduğunda panikle Özgür'ü itip ayağa kalktım. Sanki uzun bir yol koşmuş gibi nefes nefeseydim. Bakışlarım Özgür'e döndüğünde baygın bir ifadeyle kapı tarafına bakıyordu. Hemen yanından uzaklaşıp kapıya yaklaştım. Kendimi hazır hissetiğimde kapıyı açtım. Utku gülümseyerek bana bakıyordu.
"Naber güzellik?" Dedi yanağımdan makas alarak. Ardından cevabımı beklemeden içeri girdi. Direkt oturma odasına girdiğinde Özgür ile karşı karşıya kalmıştı. Şaşırmıştı. Bakışlarını yavaşça bana çevirdi. Kafasını hafif salladı.
"Misafirin varmış. Tanıştırmayacak mısın?" Boğazımı temizleyip yanlarına yaklaştım.
"Bu benim ilgilendiğim kişi. Ali Özgür." Özgür'e bakarak bu defa Utku'yu gösterdim.
"Bu da arkadaşım Utku." Utku hafif gülümseyerek kafası ile selam verdi.
"Tanıştığıma memnun oldum. Eylül'üm biz seninle bir yalnız konuşalım mı?" Gözlerimı kırptıktan sonra peşinden gittim. İmalı bakışlar atıyordu.
"Senin hastanın senin evinde ne iş var?"
"Ailesi ile tartışma yaşadım. Ama o benim onunla ilgilenmemi istiyor. O yüzden artık burada tedavi etmeye çalışacağım." Kaşları havaya kalktı.
"Demek senin ilgilenmeni istiyor. Tuhaf..." dedi yine ima ederek. Gözlerimi devirdim ama cevap vermedim. "Peki o adamın o vaziyeti neydi? Bir de evde yalnızsınız. Ben değil de annenle öyle görse." Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım.
"Çok haklısın. Ama kendi evinde değildi. Uygun kıyafette bulamadım yani." Yanaklarını şişirdi.
"Çoluk çocuk iyiydi. Şimdi gel de elin adamına güven." Omuzuna vurdum.
"Susta içeri girelim. Bekliyor." Diyerek mutfaktan çıktım. Peşimden gelerek beni takip ediyordu. Odaya girdiğimde bakışları direkt bana döndü. Daha sonra arkama baktı. Şimdi daha gergin duruyordu.
"Devam etmeyecek miyiz?" Gerginliği sesine de yansıyordu.
"Bugünlük bu kadar yeter. Fazla yorulma. Semih Beyi ararım birazdan. Gelir. " İnanamayarak bana baktı.
"Arkadaşını bekliyordun herhalde gitmem için." Bakışlarımı tereddütle Utku'ya çevirdim. Bana laf söylenilmesinden hiç hoşlanmazdı. Umarım bu durum kavgaya kadar gitmezdi. En azından savunulmasız bir insana bulaşmazdı. Yani. Sanırım...
"Yoruldun diye demiştim. Yarın daha erken gelirsin hem. Daha çok çalışırız."
"Peki." Diyerek kestirip attı.
☆
Semih Bey gelip Özgür'ü götürmüştü. Şimdi Utku'yla kahvemizi yudumluyorduk.
"Demek bu adam yüzünden çok sık görüşemiyoruz." Sıkıntıyla nefes verdim.
"O adamdan önce başka hastalarımda vardı. Ve o zamanlarda sık buluşamıyorduk." Omuz silkti.
"Yakışıklı adam ama?" Dedi sorar gözlerle. Kafamı olumlu anlamda salladım. Kumral saçları, ela rengi gözleri gerçekten fazla yakışıklı yapıyordu onu. Eh birazda kasları var gibiydi...
"Hastanla ilişki yaşama gibi bir ihtimalin var mı?" Gözlerim kocaman açılırken inanamayarak ona baktım bir kaç saat önceki yakınlığı unutarak.
"Olamaz." Dedim sert bir vurguyla. Güldü. Gıcık ediyordu beni. Kahvemden bir yudum daha alırken telefonumun zil sesi kulaklarımı doldurdu. Kahvemi masaya bırakıp ekrana baktım.
"Annem arıyor." Diyerek telefonu kulağıma götürdüm.
"Alo."
"Alo, Melek hanımın kızı mısınız?" Başka bir ses kulağımı doldurduğunda koltukta dikleştim. Huzursuzdum.
"Evet. Siz kimsiniz?"
"Öncelikle sakin olmanızı istiyorum. Anneniz bir kaza geçirdi ve şu an hastanede." Başımdan kaynarsular dökülmüştü. Telaşla ayağa kalktım. Utku'da benden sonra kalkmıştı.
"Ne kazası? Durumu nasıl?" Daha cevabı duymadan gözlerim dolmaya başlamıştı.
"Şu an ameliyatta. Bir bilgimiz yok."
"T-tamam. Hangi hastane?" Hastanenin ismini öğrendikten sonra odadan çıktım.
"Eylül! Ne olmuş? Ne kazası?" Yeni gelen gözyaşlarımı sildim. Ayakkabımı giymeye başladım.
"Annem kaza geçirmiş!Ameliyattaymış şimdi. " ağzından bir küfür kaçarken o da ayakkabılarını giydi.
☆
Hangi katta olduğunu öğrendikten sonra oraya çıktım. Şansıma ameliyathanenin önüne geldiğimde hemşireyle beraber doktor çıktı.
"Doktor bey! Annem! Annem nasıl?"
"Kızı mısınız?" Dedi yorgun bir ifadeyle. Kafamı hızlıca salladım. Utku'da kolumu destek verircesine tutuyordu.
"Anneniz ciddi bir ameliyat geçirdi. Elimizden gelen herşeyi yaptık. Fakat..." nefesim daralıyordu.
"Eee!" Dedim bağırarak.
"Malesef... Hastayı kaybettik." Gözlerimi kırpıştırdım. Annemi mi kaybetmiştim şimdi? Canımı, birtanemi. Kafamı salladım hızlıca.
"Olamaz böyle bir şey! Tekrar bakın! Tekrar ameliyat edin! Açar o gözlerini!" Doktor hâlâ karşımda durunca ittim.
"Ne bekliyorsun hadi!" Dedim ağlayarak. Utku'nun kolları bedenimi sarınca hıçkıra hıçkıra ona döndüm.
"Utku! Yalvarırım bir şey yap! Annem ölmemiştir. Yalvarırım!" Onunda gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Ben yere diz çökünce o da benimle beraber çöktü.
"Güzelim... Sakin ol." Diye mırıldandı. Öfkeyle ondan geri çekilip ayağa kalktım. Ameliyathanenin kapısını yumrukladım.
"Çıkarın annemi! Beni görünce uyanır! Çıkarın!" Bu sefer bedenimi birden fazla kollar tutmaya başlamıştı. Bir kaç saniye sonra kolumda ince bir sızı hissettiğimde vücudumda halsiz düşmüştü.
"Anne..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR
Romance"O da mutlu değil bu halinden. Sen onun yerinde olsan mutlu olabilecek miydin?" Annem derin bir iç çekti. "Tabii ki mutlu olmazdım. Metin... Ben diyorum ki; bir yardımcı tutalım. Böyle engellilerle ilgilenen kişiler var ya... İlgilenir, ilaçlarını...