"Sen..." Tebessümle bana baktı.
"Kızım." Dudaklarımı birbirine bastırıp yavaş yavaş kendime gelmeye başladım.
"Ne işin var burada?"
"Seni görmeye geldim."
"Ben seni görmek istemiyorum." Diyerek kapıyı suratına kapatmaya çalıştım. Ama hemen elleri bunu engelledi. "İkı dakika konuşalım. Dinle."
"İstemiyorum, görmüyor musun?" Dudaklarını ıslatıp, "Sadece iki dakika." Dedi. Derin bir nefes alıp verdikten sonra pes edip kapıyı araladım. Daha sonra arkama bakmadan odaya girdim. Özgür bana bakıp, "Kim?" Diye sorduğunda cevap vermedim. 'O adam' desem anlamayacaktı. Diğer türlü de o kelime ağızımdan çıkamazdı.
Arkamda olduğunu Özgür'ün arkama kayan bakışları ile anladım.
"Misafirin varmış. Rahatsız ettim." Dedi tekrar konuşarak. Ona doğru dönüp alayla güldüm.
"Misafir olsa da, olmasa da yine rahatsız olacaktım." Yutkunup koltuklardan birinin yanına gitti ve oturdu.
"Otur kızım." Gözlerimi devirerek karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Bakışlarımı konuşmaya başlamadan önce Özgür'e çevirdim.
"Bizi yalnız bırakır mısın?" Kaşlarını kaldırıp hâlâ gitmediğinde tekrarladım. "Bizi yalnız bırak." Dudaklarını ıslattıktan sonra sandalyesinin düğmesine basıp odadan çıktı. Soğuk bakışlarımı tekrar o adama çevirip ne söyleyeceğini bekledim.
"Nasılsın?" Kendi kendime güldüm. Alaylı bir bakış attım.
"Muhteşemim." Dedim ses tonumu yüksekterek. Derin bir nefes aldı.
"Seni çok üzdüm." Gözlerimi devirdim.
"Beni üzmen umurumda bile değil. Sen, sana sırılsıklam aşık olan kadını üzdün." Dedim gözümün önüne annem gelirken.
"Evet anneni aldattım ama pişmanım. Artık öteki karımda yok." Histerik bir kahkaha attım.
"Benim annem de yok!" Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ama ağlamayacaktım. Bu adamın karşısında güçsüz görünmeyecektim.
"Evet, malesef aramızda değil." Dedi, hala sakinliğini koruyarak. Bakışlarını benden çekip ellerine getirdi. Parmaklarıyla oynayıp konuşmaya devam etti. "Herşeye rağmen güzel tatil geçirdik." Dudaklarım aralanırken anlamaya çalıştım. Ama algılayamıyordum.
"Ne tatili?" Gülümsedi.
"Annen vefat etmeden birkaç gün önce beni affetmişti. Beraber tatile gitmiştik. Tabii sana gerceği söylemedi." Yutkundum. Herkesten darbe yiyebilirdim, ama annem... Engellemeye çalıştığım gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Yavaşça ayağa kalktım. İşaret parmağımı kapıya doğru uzatıp titreyen sesimle, "Defol." Diyebildim. Biraz önceki gülümsemesi silinirken o da ayağa kalktı.
"Seni yalnız bırakmayacağım." Öfkem tavan yapmıştı.
"Bunca zaman zaten hep yalnız bıraktın! Şimdi de bırak! Defol bu evden!" Diye bağırdım boğazım yırtılırcasına. Daha fazla uzatmadan odadan çıkıp gitti. Kapı kapandığında ellerimle yüzümü kapatıp koşarak odama geçtim. Kapıyı kilitleyip yatağa yattım.
Hayal kırıklığına uğramıştım. Aşkın Gözü bu kadar mı kördü? Allah kahretsin, nasıl affederdi!?
Odamın kapısı tıkladığında umursamadım.
"Eylül iyi misin?"
"Sana ne?" Dedim öfkeli sesimi bastırmayarak.
"Aç kapıyı. " Onunda ses tonu yüksek çıkmıştı. Ellerimi saçlarıma götürüp bağırdıktan sonra ayağa kalktım. Kapının kilidi çevirdikten sonra kulpu indirdim ve kapıyı açtım. Beni baştan ayağa süzdükten sonra yüzüme baktı.
"Ne oldu?"
"İyı değilim. Olan bu! Şimdi Öğrendiğine göre yalnız bırak beni!" Diyerek kapıyı tekrar kapatmaya çalıştım. Fakat sandalyesinin düğmesine bastığında biraz daha yaklaşıp kapının kapanmasını engellemişti.
"Ne demek yalnız bırak? Delirtme beni Eylül!" Dudaklarımı ıslatıp sakin olmaya çalıştım.
"İstemiyorum seni. Anladın mı?" Diye sakin bir şekilde konuştum bu defa. Karşımda sinirle güldükten sonra boşluğumdan yararlanıp sandalyesini düğmesine tekrar bastı ve odanın içine girdi.
"Ben sana her derdimi anlatıyorum. Sen benden neden saklıyorsun?" Dedi o da benim gibi sakin olarak. Ellerimi iki yana açıp gerçekten bir hayli uzak şekilde güldüm.
"Saklamak için susmuyorum ki... Aklıma her geldiğinde öfkemi kontrol edemiyorum." Gülümsedi.
"Benim yaptığımı yap o zaman." Hâlâ yüzüne baktığımda devam etti. "Kendini bana bırak. Tıpkı biraz önce kendimi sana bıraktığım gibi..." Yutkunup gözlerimi kaçırdım. Ellerini uzatıp ellerimi tuttuğunda bir saniye bile düşünmeden çektim. Boğazımı temizledim.
"Öyle bir hata yapmayacağım. Sen de yapma." Suratı değişik bir hâl aldığında umursamadım. Annem gibi aşka esir olmayacaktım. Yutkundum. Aşk... Kendime bile yeni itiraf ettiğim şeye çoktan esir olmaya hazırlanmıştım. Ama geç değildi.
Kısa bir bölüm oldu üzgünüm. Bu aralar derslerden dolayı yazamıyorum. İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR
Romance"O da mutlu değil bu halinden. Sen onun yerinde olsan mutlu olabilecek miydin?" Annem derin bir iç çekti. "Tabii ki mutlu olmazdım. Metin... Ben diyorum ki; bir yardımcı tutalım. Böyle engellilerle ilgilenen kişiler var ya... İlgilenir, ilaçlarını...