Bu sefer ne zil çalacaktı, ne de telefon. Dudaklarımı ondan çekecek bir engel olmayacaktı. Ani öpüşüme alıştığında dudağımın üzerinde gülümsedi. Yavaşça geri çekileceğim sırada izin vermeyip elimi enseme götürdü ve tekrar dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Hareket ettirmiyorduk. Dudaklarımızın üzerinde sadece nefes alıyorduk. Yaklaşık bir dakika kadar sonra dudaklarımı ondan kurtardığımda belimi düzelttim. Hayal kırıklığı yerini keyife bırakmıştı. Dudağını kıvırarak bana baktı. Dudaklarımı ıslattım.
"Bu konu hakkında konuşmayalım olur mu?" Genişçe gülümsedi. Kafasını olumlu anlamda salladı.
"Nasıl istersen..." elime tekrar tepsiyi aldım. Arkamı döndüğümde ondan gizleyerek gülümsedim. Bundan sonra bir adı olur muydu bilmiyordum? Ama şu an onu öptüğüm için pişman değildim. Bahanelere sığınıp, kaçmaktan daha huzur vericiydi. Mutfağa girip tepsiyi tezgaha bıraktım. Telefonum cebimde titrediğinde çıkarıp ekrana baktım. Bir numaran mesaj gelmişti.
0511 111 00 11 - Yarım saat sonra şoförüm Ali'nin eşyalarını eve bırakacak. Metin Eymen.
Dudaklarımı büzüp tezgahtaki bulaşıkları makineye dizdim. Ellerimi kuruladıktan sonra telefonu elime alıp saate baktım. On dakikaya gelirdi adam.
"Gelsene odaya." Bakışlarımı mutfağa giren Özgür'e çevirdim. Elimdeki telefona bakıyordu. "Kiminle mesajlaşıyorsun?" omuz silktim.
"Kimseyle. Saate baktım. Birazdan eşyaların gelecek." Kaşlarını kaldırıp başını salladı. Sandalyesini çalıştırıp mutfaktan çıktığında bende peşinden gittim. Adam geldiğinde hemen uyuyacaktım. Uyku gözümden akıyordu. Koltuğa oturup Özgür'le bakıştıktan sonra kafamı arkaya attım. Gözlerimi kapattım.
"Gelene kadar birazcık uyumak istiyorum." Diye mırıldandım. Cevap vermedi. Zil çaldığında oflayarak gözlerimi açtım.
"Beş dakika sonra gelsen ölürsün." Özgür'e baktığımda beni süzerek gülümsüyordu. Yanından uzaklaşıp kapıyı açtım. Elinde bavul kapıda bekliyordu adam.
"Ali Bey'in eşyaları." Diyerek iki bavulu içeriye soktuktan sonra tekrar dışarıya çıktı.
"Teşekkür ederim." Gülümseyerek karşılık verdikten sonra gelen asansöre binip gitti. Kapıyı kapatıp bavulları ayakkabı dolabının yanına koyduktan sonra odaya girdim. Özgür yoktu. Dudaklarımı büzerek odadan çıkıp kendi odama girdim. Sandalyesinde hafif uzanıp yatağının üzerini açıyordu.
"Uyuyacak mısın?" bana dönüp kafasını salladıktan sonra yanına doğru geldim. Kollarımı etrafına sarıp sandalyeden kaldırdım ve yatağa yatırdım.
"Iyi gecel-" gidecekken bileğimi tutarak kendine çekti tekrar. Neyse ki bu defa düşmemiştim üzerine.
"Benimle uyu." Gözlerimi kaçırırken biraz daha kendi yanına çekti.
"Annenin odasında uyumayacaksın bugün yine biliyorum. Koltukta sabahlamanı istemiyorum." Dedikten sonra iyice yanına çekerek oturtturdu. Cevap verme gereksimi bile duymadan yanına uzandım. Elleri vücuduma dolandığında kıpırdanınca tekrar geri çekti.
"Anladım. Temas yok."
"Yok." Dedim onaylayarak. İkimizde yan yana sırt üstü yatıyorduk. Biraz zaman geçtikten sonra uykuya teslim olmuştum.
☆
Havanın sıcak olmasından dolayı terlemiştim. Açık olan saçlarımı toplayıp ferahlattıktan sonra tekrar serbest bıraktım. Özgür’ün bir bavulunu boşaltıp dolaba dizdikten sonra diğer bavula geçtim. İçini açtığımda keman çantasını görünce Kaşlarım havaya kalkmıştı. Kutuyu çıkarıp kenara koyduktan sonra diğer kıyafetleride çıkardım ve yerleştirdim. İçinden sadece bir kot şort ve tişört çıkartıp dolabı kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR
Romance"O da mutlu değil bu halinden. Sen onun yerinde olsan mutlu olabilecek miydin?" Annem derin bir iç çekti. "Tabii ki mutlu olmazdım. Metin... Ben diyorum ki; bir yardımcı tutalım. Böyle engellilerle ilgilenen kişiler var ya... İlgilenir, ilaçlarını...