Yazardan;
Jungkook taksiden indikten sonra etrafına bakınmaya başladı. Yolun bir tarafı uçurumdu ve oradan dumanlar yükseldiğini gördü. Koşarak dumanlara doğru ilerlerken patlama sesiyle olduğu yerde kaldı. Her yere parçalar dağılmıştı ve her taraf siyah dumanlarla kaplanmıştı. Bir süre öylece durduktan sonra tekrar koşmaya başladı. Uçurumdan aşağı baktığında siyah bir arabanın burnunun üstünde yere saplandığını gördü. İçinde hala bir umut vardı. Sürekli ''Belki de o araba değil'' diyordu ama alevlerin arasında plakayı görünce bütün umutları tükendi. Artık ayakta durmaya bile hali yoktu. Olduğu yere çöktü ve gözyaşlarını daha fazla tutamadı. Ağladıkça kendinden geçiyordu. Bir süre sonra bağırmaya başladı.
'' Min Hee, bırakma beni. Daha senden özür bile dilemedim. Daha sana seni sevdiğimi söylemedim. Lütfen bırakma beni! Min Hee! ''
Bir türlü sakinleşemiyordu. Alevlerin sesi kulaklarını doldurdukça o sesleri duymamak için daha güçlü bağırıyordu. Bir süre sonra sesi kısıldı ama hala bağırmaya devam ediyordu. Alevlerin arasından gelen Min Hee'nin '' Jungkook kurtar beni! '' seslerini duymamak içi daha çok bağırıyordu. Hiç kimse onu sakinleştiremiyordu. Ta ki bir kız çocuğunun gelip minik elleriyle Jungkook'un yüzünü avuçlarının içine almasıyla Jungkook susmuş sadece ağlıyor ve çocuğa bakıyordu. Kız bir süre öylece durup Jungkook'a baktıktan sonra konuşmaya başladı.
- Ağlama!
(Jungkook)- A-ama be-ben sevdi-sevdiğim insanı, kaybettim.
- Bu yanan arabada mıydı?
Jungkook konuşmayıp başıyla onayladı küçük kız çocuğunu. Çocuk tekrar konuşmaya başladı.
- Kaybetmedin!
(Jungkook)- N-nasıl?
- O arabada hiç kimse yok!
- Nereden biliyorsun?
- Ben hep burada kendi başıma otururum. Bugün de oturuyordum. Bir süre sonra araba ışıklarını gördüm ve saklandım. İçinden 3 tane adam çıktı yanlarında da bir abla vardı. Hepsi arabadan inince arabayı uçurumdan aşağı ittiler. Sonra başka bir araba geldi ve ona binip uzaklaştılar. Onlar gittikten sonra da siz geldiniz.
- Yani araba boş. Hiç kimse yok.
- Evet, arabada hiç kimse yok. Gelen arabanın da plakasına bakmıştım isterseniz söyleyebilirim.
Jungkook şaşkınlıkla küçük kızı dinledikten sonra sarıldı. Sımsıkı sarıldı çünkü biliyordu ne kadar da teşekkür etse az gelirdi. Belki bir şekilde ne kadar minnettar olduğunu gösterebilirdi küçük kıza. Bir süre öyle durduktan sonra küçük kız konuşmaya başladı.
- Şimdi beni bırakmalısın ve gidip sevdiğin insanı o adamlardan kurtarmalısın.
Jungkook sürekli teşekkür ediyordu ve küçük kızın saçlarını okşuyordu. Küçük kızdan ayrıldıktan sonra küçük kızın verdiği plakayı Namjoon arkadaşına verdi ve yeni bir adres aldı. Taksinin gelmesiyle hapsi binip yeni adrese gitmeye başladılar. Taksi ormanlık yollardan geçip küçük bir kulübenin önünde durdu. Jungkook etrafına bakındı. Her yerde ağaç vardı ve bir tane de kulübe. Kulübenin önünde küçük kızın plakasını vermiş olduğu araba vardı. Jungkook artık burada olduklarına emindi. Herkes etrafına bakınırken Namjoon konuşmaya başladı.
(Namjoon)- Herkes bir yerlere saklansın ve ses çıkartmasın ben gidip kulübede kim var ona bakacağım.
(Jimin)- Hayır hyung sen dur ben gideceğim. Unuttun mu? Ben onları tanıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Yaşayamam
FanfictionGerçekleşmesini istediğim ama hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini bildiğim hayellerimi anlatan bir çalışma... Lütfen kitabımı okuyun. Bana, vote ve yorumlarınızla destek olun ^^ Kapak tasarımı için @AURORA-hera teşekkür ederim =) 10.02.2016 10.02.2017