Neredeyse bir hafta olmuştu, bir haftadır olanlardan neredeyse hiç konuşmamıştık. Hatta bir ara cidden acaba Tate ile yattım mı diye düşünmeden edememiştim. Rüya filan olabilirdi çünkü.
Kısaca kafayı yemek üzereyim ama bu olaydan kesinlikle konuşmayacaktım.
Zaten Matt de bayağıdır yanımıza uğramıyordu. Ona da durumu anlatamadığım için daha da delirmek üzereydim.
Sabah kahvaltısını hazırlamak için aşağıya indiğimde Tate'in benden önce indiğini görüp biraz şaşırmıştım.
"Yardım lazım mı?" Dedim yanına doğru ilerleyerek. Başta beni süzdü, hemen sonra gelmem için bir işarette bulundu.
"Tabakları filan çıkart bir de kahve yapmadım onu yap." Bu soğuk konuşmaları sinirimi bozuyordu.
Yanına ilerleyip dolaplardan tabakaları çıkardım ve masaya yerleştirdim. Ardından kahve makinesine de malzemeleri koyup çalıştırdım.
"Bu arada günaydın." Dedim imayla. O ise hala önündeki domatesleri kesiyordu.
"Şunları masaya koy." Bana uzattığı tabağı alıp masaya yerleştirdim.
"Ortam o kadar sessiz ve soğuk ki çığlık atacağım." Bunu yüksek sesle söylemiştim ama Tate göz devirmekle yetinmişti.
Sonunda kahveleri de bardaklara koyup masaya geçtim. Tate de çok geçmeden yanımdaki yerini almıştı.
Uzun süre bir şey demeden kahvaltımızı yaptık. Cidden bu sessizlik beni öldürüyordu. Bazen keşke yatmasaydık diyorum çünkü bu gerginliğin nedeni açıktı.
Kahvaltı bitiminde sofrayı toplamasına yardım etmek istesem de bunu kabul etmemişti. Ama cidden sabrımı sınıyor.
"Tate amacın ne anlamıyorum cidden. Bak tamam sinir bozucu bir insan olduğunu hepimiz biliyoruz ama bu tavırların çok anlamsız."
Tate elindeki tabağı tezgaha bıraktı ve bana döndü. Kesin ağır bir şeyler söyler diye düşündüğüm anda ağzını bile açmadan önüne geri dönmüştü.
"Bu mu yani? Evin içinde tıp oyunu oynar gibi mi dolaşacağız?"
"Ne istiyorsun?" Dedi tabağı sinirle lavabonun içine bırakarak. "Ne bekliyorsun Malia ben de bunu anlamıyorum. Birkaç kere konuştuk filan sohbet ettik diye hep böyle mi olur sanmıştın."
"Evet çünkü o hallerimizden ikimiz de rahatsız değildik. Şimdi o günden sonra davranışların değişti ve sen neyi kastettiğimi gayet iyi biliyorsun. Hani şu şeyler olur ya, kızla yatıp sonra sabahında ona ümitlenmesin diye pislikçe davranan tipler. Şu an aynı onlara benziyorsun."
"Bir düşününce ümitlendiysen zaten salaksın demektir ve onun yalnızca seks olduğunu ikimiz de biliyoruz. Bu yüzden senin ümitlenip salak salak hayallere kapılacağını sanmam. Kısaca davranışlarımın değiştiği filan yok aksine ikimiz de biliyoruz asıl davranışlarımın bunlar olduğunu."
"Bence ikimizin de çok iyi bildiği bir şey varsa o da o gece yaşanan şeylerin yalnızca seksten ibaret olmadığı." Vee evet, söyledim. Çeneni tutamıyorsun iki dakika Malia.
Tate tabi dediğim şey üstüne alayla gülmüştü. Tamam gülüşü çok güzeldi ama konumuz bu değil.
"Peki yaşananlar neymiş merak ediyorum." Dedi bana doğru bir adım yaklaşarak. Tamam korkmaya başladım ama sakin olmam gerek.
"Dediğim gibi ikimiz de biliyoruz."
"Sen yine de beni aydınlat. İkimizin de bildiği o şey neymiş bilmek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Run From Me (Tate-Malia)
FanfictionBir efsane... Bir rivayet... Bir lanet... Ve bunun için var olmuş iki kişi... Biri acımasız, gözü dönmüş ve hiçbir şeyden mutlu olmayan... Diğeri ise mutlu olmayı en çok isteyen... Birinin mutluluğu diğerinin mutsuzluğu demek... Peki ya onlar için m...