If you don't eat your sandwich, I push it down in your mouth.

967 82 32
                                    

...

Bu iğrenç depo gibi yerde üçüncü günümü geçiriyordum ve sinirden çıldırmak üzereydim. O psikopatın getirdiği hiçbir şeyi yememiştim ve sanırım açlıktan öleceğim. En azından onun uğruna değil, kendim uğruma ölürdüm. Ölümümün onun yararına olmasını istemiyordum, o zaten psikopattı birde güçlenirse önünde hiçbir engel kalmazdı.

Yerimde kös kös oturduğum bir vakit kapı açıldı ve Tate içeri gelip yemediğim yemeğe baktı göz ucuyla.

"Açlıktan öleceksin" dediğinde "En azından ölümüm senin elinden olmayacak" deyip gülmüştüm. Masadaki tepsiyi alıp hızlıca yan taraftaki duvara fırlattığında ise korkmadığımı belli edercesine ona bakmayı sürdürmüştüm.

"Ağzına açar kaşığı gırtlağından içeri sokana kadar ittiririm ve o yemeği sana yediririm anladın mı beni? Ve bundan zerre pişmanlık duymam. Beni sınama Malia, sakın beni sınama. Şimdi sana bir şeyler getireceğim ve yiyeceksin. Yoksa dediklerimi uygularım."

Tekrar odadan çıktığında onu takmayarak yerimden kalktım ve yemeği fırlattığı duvardaki yemek kalıntılarını temizlemeye başladım. Zaten oda havasızdı, bu koku ile iyiden iyiye çekilmez bir hale gelir.

Elimdeki çöp gibi kokan bezi tepsinin üstüne yerleştirip ikisini tekrar sehpanın üstüne koymuştum. Bu yerde bir yatak bile yoktu, sünger gibi bir şeyin üstüne yatıyordum ve çok rahatsız edici bir şey olduğunun garantisini verebilirim size.

Tekrar köşeme geçmiştim, burası bir derece daha sıcaktı diğer yerlere oranla. Tam orta nokta olduğundan sanırım. O yüzden sürekli buraya oturuyordum.

Tate birkaç dakika içinde elinde iki sandviç ile dönmüştü.

"Ye" diyerek sandviçi önüme bıraktı ve benden uzaklaşıp tam karşımda duran yatak benzeri sünger şeyin üstüne oturup kendi sandviçini yemeğe başladı.

Karnım delicesine açtı ama ben bundan daha fazla açlık çekmiş bir insandım bu nedenle dayanabileceğimi biliyordum.

"İstemiyorum, boşa zahmet vermişsin" dediğimde Tate ateş saçan gözleriyle bana bakmaya başlamıştı.

"Malia, seni öldüremeyecek olmam sana zarar veremeyeceğim anlamına gelmiyor. Sana hiç aklına gelmeyecek derecede kötü işkenceler uygulayabilirim."

"Beni fiziksel olarak yaralayabileceğini hiç sanmıyorum. Beni öldürmediğin sürece, ölüm korkum var benim. Diğer dünyanın bize ne sunacağını bilmiyorum ve ölümden korkuyorum. Ve sen beni öldüreceğini söylüyorsun"

"Madem ölmekten korkuyorsun neden yemeğini yemiyorsun"

"Seninleyken sonunda ölmeyecek miyim? En azından senin amacının gerçekleşmediğine emin olup öbür dünyayı boylarım. Belki o zaman orada beni iyi şeyler karşılar."

Tate bir hışımla yerinden kalkıp üstüme gelmeye başladığında gözlerimi kapamıştım. Beni saçımdan kavrayıp ayağa kaldırdığında bir an bile olsa gözlerimi açmamıştım.

"Bana bak" diye bağırdığında gözlerimi daha da sıkmıştım.

"Sana öyle şeyler yaparım ki Malia, bana seni öldürmem için yalvarırsın"

"Fiziksel acının umrumda olmadığını söylemiştim. Ruhsal anlamda canımı yakabileceğin bir şey de yok. Ne bir ailem, ne sevdiğim biri ne de bir arkadaşım... Bu hayatta zaten yapayalnız kalmış biriyim ve bir psikopat beni kendi çıkarları için öldürecek. Bana uyguladığın hiçbir şeyi kafaya takacağımı sanmıyorum."

Beni bıraktığı zaman gözlerimi açmıştım. Önümde durmuş, sinirle burnundan soluyarak bana bakıyordu resmen.

Yerdeki sandviçi alıp eliyle yüzümü sıktı ve bana yaklaştı.

"Ya bunu yersin ya da bu şeyi midene inene dek ağzından içeri iterim"

Yüzümü sıkmayı bıraktığında inat etmeye devam etmek istemiştim ama onu tanıyordum. Onu insanları öldürürken görmüştüm ve dediğini yapardı. Bu sandviçin mideme gitmesini isterse bunu yapardı, nasıl yaptığının bir önemi yoktu onun için.

Elindeki sandviçi alıp olduğum yere çöktüm ve yemeğe başladım

"Beni dinlemeyi öğreniyorsun"

"Bu odada kalmak istemiyorum. Eğer öleceksem bari son zamanlarımı bu iğrenç yerde geçirmemeliyim"

"Senin için otelde kral dairesi ayırtmamı ister misin? Ya da balayı suiti" diyerek dalga geçmişti benimle.

"Ben ciddiyim, burada kalmak istemiyorum"

"Sen bundan daha fazlasını hak etmiyorsun"

"Benim ölümüm senin güçlenmeni sağlayacak öyle değil mi? Bence bundan daha fazlasını hak ediyorum."

Onun gözlerinin içine bakarken bir yandan da sandviçimi yiyordum. Güzelmiş bunun tadı.

"Burada kalacaksın, konu kapanmıştır."

"Bir geceliğine şu iğrenç sünger yatakta yatmayı dene, yada bir gününü bu iğrenç yerde geçirmeyi. Eminim bir saatten fazla dayanamazsın."

"Sen dayanıyorsun ama"

"Dayanabildiğimi kim söyledi, belki de deliriyorumdur. Gerçi ben zaten deliyim"

Tate bir süre düşünür gibi durmuştu, neyi düşünüyordu alt tarafı bana evinden düzgün bir oda verecekti. Bunu yapmak bu kadar mı zor anlamıyorum ki?

"Konu tartışmaya açık değil, yemeğini yedikten sonra uyu, seni daha fazla çekemem."

"Siktirip gitmek kolay tabi, kalamadın değil mi burada fazla. Birde uyumayı dene, farelerin içinde yaşıyorum resmen"

"Burada fare olmaz"

"Fare derken seni kastetmiştim zaten"

Tate'in bakışlarına aldırmadan sandviçimi yemeğe devam ettiğimde "İşime yarayacak olmasan çoktan ölmüştün" diyerek odadan çıkmıştı. Biliyorum ölmüştüm, ama merak etme bu işin sonunda da ölmeyeceğim. Bende Malia'ysam bu işin içinden sıyrılmanın bir yolunu bulurum.

---Bölüm Sonu---

Run From Me (Tate-Malia)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin