justinin dediğini duyunca irkildim. o mutfağa gitti. ben hızlıca (yine bi umut)kapıyı açmak için uğraşmaya başladım. justin elindeki plastik meyve kasesini yere attı. yanıma geldi. beni kapıya yapıştırdı ve öpmeye başladı. ellerimi göğsüne koydum. onu ittirmek istedim. ellerimi çekti. öpüşüne karşılık vermemi istedi. ben karşılık vermeyince daha bastırarak öpmeye başladı. yine karşılık vermedim. öpmeyi bıraktı ve
Justin:Serra
dedi. deli gibi sinirlenmişti. bana vurmak için elini kaldırdı ama vurmadı. elini yumruk şeklinde indirdi.sinirden titriyordu. mutfağa gitti. hışımla kapıyı kapattı. bağırma sesleri geliyodu ve cam kırıyodu. korkuyordum. kendimi koltuğa attım. Aman tanrım! ilk öpücüğümü bir katilden almıştım ve şimdi içeride bardak tabak ne varsa kırıyordu. mutfağın kapısı açıldı. yanıma geldi. oturdu.
justin : dikiş atabilir misin?
ilk önce ne olduğunu anlamadım ama eline baktığımda kan damlaları yere damlıyordu.
ben: sağlık eğitimi almıştım ama...
justin:tamam atabilirsin.
dedi ve banyodan ilk yardım çantasını getirdi.
ben:ama...
justin:yapabilirsin! sana güveniyorum
ben:justin ben özür dilerim. benim yüzünden elini kestin.
justin:tamam sana sinirlendim ama elimi ben kestim sen değil. hadi dik.
ben:tamam.
ilk önce steril beze alkollü su döktüm. yarasını temizledim. batikon döktüm. dikmeye başladım. dişlerini sıkıyodu. diktikten sonra elini sardım.
ben: bitti.
justin:teşekkür ederim
dedi koltuğa uzandı. ben mutfağa gittim. yerlerde cam parçaları vardı ve kan damlaları. justinin nefesini ensemde hissettim
ben:eline cam mı girdi?
justin:hayır. elimde cam bir bardağı patlattım... ben acıktım.
ben:yemek yapabilmemiz için burayı temizlememiz gerek.
temizlemeye başladık.yaklaşık yarım saat sonra bitmişti. buzdolabını açtım.
ben:hiçbir şey yok.
justin:ben genellikle dışarıda yerim ben:makarnan var mı?
justin:şu dolaba bak
içmden "çok naziksin"diyerek işaret ettiği dolaba baktım. bir paket spagetti vardı. justin ocağa su koydu. su kaynayınca biraz tuz atarak spagettiyi içine boşalttı. spagetti piştikten sonra aşçılık kursunda öğrendiğim bir makarna sosunu hazırladım ve yemeğimiz hazırdı. masayı kurdum. yemeye başladık. hiç konuşmuyordu.
ben:neden beni öptün
justin:...
ben:yoksa benden hoşlanıyo musun
justin:hahaha saçmalama. basit bir öpücüktü.
Justinin agzindan
ben öyle deyince Serra istemsiz olarak suratını astı. yoksa bu salak benden hoşlanıyo muydu? aslında onu bende neden öptüğümü bilmiyorum. Isabella'ya çok benziyodu. saçmalama Justin! sadece Isabella vardı ve o da öldü. başka kimse yok olmayacakta!
Serra'nın dilinden
gerizekalı! mal!aptal!salak!öküz justin! basit bi öpücükmüşmüş şu an elimde olsa polisi arayıp ihbar edebilirim. o kadar sinirliyim. bide suratımı astım. sanki çok istiyomuş gibi! neyse...
justin:eline sağlık. güzel olmuş.
ben:sadece güzel mi?
justin:tmm daha iyiydi.
sırıttım.
justin:neden sırıtıyosun?
ben:senden bunları duymak hoşuma gidiyo. bi katilden.
justin:ne halin varsa gör
dedi ve içeri gitti. koltuğa yayıldı. ayaklarını sehpaya uzatarak televizyon izlemeye başladı. bense yediğimiz yeri kaldırdım. bulaşıkları yıkadım.(filmlerde çiftler beraber bulaşık yıkar sonra oğlan kızın burnuna köpük kondurur. kız da ona. sonra öpüşürler. ileri de gidebilirler. ben ne saçmalıyorum!! biz çift bile değiliz. ben onun tutsağıyım!)
içeri gittim. yanına oturdum. bana "hangi cesaretle yanıma oturabiliyosun?" bakışı attı. anlamamak için aptal olmak gerekir.
ben:ne?
justin:...(hala o bakışıyla duruyordu)
ben:ne yapmamı bekliyosun!!!??!
justin:(bu seferde "siktir git Serra" gibi bir bakış sergiledi.)
umursamazlıktan geldim ve televizyonu izlemeye başladım. How I Met Your Mother vardı. yaklaşık on dakika sonra iyice diziye yoğunlaştık. kahkahalarla izliyorduk. bir ara sadece ben o kadar çok güldüm ki az kalsın koltuktan düşüyodum. çok aptalcaydı.
justin:neye bu kadar çok güldün? banada söyle belki bende gülerim.
çok pis bozmuştu. karşılık vermem imkansızdı bu yüzden konuyu değiştirdim.
ben: bu dizinin adı ne? (lanet olsun! bile bile sormuştum bunu!)
justin: sen yaşadığına emin misin?
ben:neden hep beni bozuyosun? belki iki haftalık bir ömrüm kaldı ve ben bunu iyi değerlendirmek istiyorum!!
cevap vermedi. koşarak yukarı çıktı. acaba yanlış bişeyler mi söylemiştim?
justinin agzindan
Aman tanrım! söyledikleri Isabella'nın cümleleriydi. bu kız kimdi?? neden bana hep Isabella'yı hatırlatıyordu?
soğuk suyun etkisiyle kendime geldim. aşağı indim. meraklı gözlerle beni süzdü.
ben:beni bekleme. evden çıkmaya da kalkışma.
kapıyı çarptım. arabaya bindim. kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. bu yüzden kulübe gidiyordum.
Serra'nın dilinden
napmıştım ben? neden yine bu kadar sinirlenmişti? tanrım! ben bu iki gündür neler yaşadım! artık daha fazla tutamadım kendimi. hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.gözlerim kan çanağına dönmüştü. başım felaket ağrıyordu. iyi değildim. haplarımı içmem lazımdı . bavullarım yukarıdaydı. haplar bavullarımın içindeydi. merdiven korkuluklarına tutunarak yukarıya çıkmaya çalıştım. bir anlığına dengemi kaybettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN (Justin Bieber Fan Fiction)
FanfictionGenç adamın içindeki canavar kükrüyor, onu tüketmekle tehdit ediyordu; en sonunda, yılların çağrısı o gece cevabını buldu. Güzel, masum bir kız ona cevap verdi, karanlığına ışık oldu. Onun tutkusu cesareti ve masumiyeti genç adamın içinde uzun süred...