Serra'nın dilinden
arabamın anahtarını elinden alıp zorlukla aşağı indim. kimseyi umursamadan dışarı çıktım. arabama bindim. arkamdan bile gelmemişti. bu kadar mıydım onun için? hıçkırıklarımı tutamadım. arabamı çalıştırdım. sürmeye başladım. o deniz kenarına gitmek istiyordum ama oraya hep onunla gittim. ve artık bitti. ona dair anılarımı tekrar yaşamak istemiyordum.
bir market gördüm. oraya girdim. arabamı park ettikten sonra indim. alışveriş kafamı dağıtabilirdi. bir market arabası aldım ve alışverişe başladım. hiçbir şey umrumda değildi. ve ben nefret ettiğim ürünlerden bile alıyordum. çikolata ve içki reyonunu sömürdüm diyebilirim. kasaya geldim ve ödememi yaptım. onca poşeti zor olsa da arabama getirdim. bagajı açıp yerleştirdim. tekrar arabama bindim.
yollar boştu ve çok sessizdi. "Drake- Hold on, We're Going Home" açtım. Bu şarkı beni bilmediğim bir şekilde rahatlatıyordu. yaklaşık 40 dakika sonra eve gelmiştim. garaja girdim. korumalardan yardım etmeleri için onlara doğru el salladım. William yanıma gelmişti.
ben:William bagajdaki poşetleri getirir misin??
William:tabii Bayan Brianna.
eve girdim. odama çıktım. üzerime rahat edebileceğim kıyafetler giydim. asansöre bindim. mutfağa indim. William poşetleri getiriyordu.
dolaptan yeşil bir elma aldım. minikçe ıssırdım. lokmamı yuttuktan sonra
ben:William, hizmetçilere söyle gelsinler akşam yemeğini hazırlasınlar.
William:peki Bayan Brianna.
poşetlerin yanına gittim. bir şişe bira ve bir paket çikolata aldım. sinema salonuna gittim. film seçmeye çalışıyordum. elime geçen "The Notebook" filmini izlemeye karar verdim.
yarım saat sonra etrafım peçetelerle dolmuştu. biramdan bir yudum daha aldım. Tanrım! ne kadar mutlular. ben sanırım hiçbir zaman hakedemeyeceğim böyle birşey. çikolatamdan büyük bir parça böldüm. ağzıma attım. birayla biraz erittikten sonra yedim. üzerimdeki örtüyü biraz daha çekiştirdim. kumandadan filmi kapattım. slow bir şarkı açtım ve gözlerimi kapattım...
*2 hafta sonra*
2 hafta geçti.... koskoca iki haftam onsuz geçti.... saliselerim yıllara dönüştü... mutsuzum... nasıl olabilirim ki??? benim için oksijenden bile daha değerli olan kokusunu içime çekemeden uyuyorum.... tabi ne kadar uyuyabiliyorsam... piyanomda ayrılık şarkıları çalıp ağlıyorum sürekli.... canım yanıyor.... onsuz güçsüzüm, hiçbirşeyim ben... o benim herşeyimdi...bitti....
*burdan sonrasında Justin Bieber- Bad Day açın. Serra piano çalarak söylüyor*
No I didn't think you would let me down that easy (oh no, girl)
Beni bu kadar kolay bırakacağını düşünmemiştim. (Oh, hayır kızım.)
And I didn't think it was over
Ve bittiğini düşünmemiştim.
Until you walked away
Ta ki sen uzağa gidene kadar
Like it was nothing,baby
Sanki hiçbir şeymiş gibi bebeğim
And that moment was so hard for me to breathe
Ve o an benim için nefes almak zordu
'Cause you took away the biggest part of me, yeah
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN (Justin Bieber Fan Fiction)
Fiksi PenggemarGenç adamın içindeki canavar kükrüyor, onu tüketmekle tehdit ediyordu; en sonunda, yılların çağrısı o gece cevabını buldu. Güzel, masum bir kız ona cevap verdi, karanlığına ışık oldu. Onun tutkusu cesareti ve masumiyeti genç adamın içinde uzun süred...