Acılara Rağmen Gülmek

5.7K 266 47
                                    

Simay'dan

İnsan iki arada bir derede kaldığında nasıl hisseder?

İki duvarın seni sıkıştırması gibi, birinin yastıkla seni boğması gibi veya sağından tır, solundan kamyon gelip sana çarpması gibi...

Bunların hepsi hissedilir şeylerdi ve ben bu üçünden daha fazlasını şu an hissediyordum. Elimde mürekkebi aktı akacak bir kalem, karşımda bana beklentiyle bakan Uraz, dudağını kemiren annem, kaşlarını öfkeyle çatmış ve beni her an bir kaşık suda boğabilecek olan babam olacak adam...

Ne yapmam gerekiyordu?? Bu kağıda son noktayı koymam mı?

Yoksa kağıdı buruşturup Uraz'ın yüzüne atmam mı?

Ah hayır, suçsuz biri varsa bu kesinlikle Uraz'dı ve ben ona söz vermişken böyle bir kötülük yapmayacaktım.

"Niye böyle yapıyorsun?"

Soruyu soran kişi annemdi ve ben ona nasıl cevap vereceğimi bilememiştim. Gerçekler ağzımdan dökülüverse ne yapacaktı?

"Öyle gerekiyor." diye mırıldandığımda annem tek kaşını kaldırıp beni süzdü. "Yediğin terlikler kafana çok geldi herhalde? Neymiş öyle gereken? Söyle de bilelim, buraya adını sanını bilmediğimiz birini getirip şirketi devretmekte ne demek?"

Annemin dedikleri karşısında Uraz'a göz ucuyla baktım. Kaşları çatıktı ve yüzü her zamankinden daha sertti. Bizim evimize hele de kızkardeşinin katilinin karşısına çıkma cesaretini iyi bulmuştu doğrusu. Ben onun yaşadıklarını yaşasam babam çoktan ölmüştü herhalde... Ama Uraz işini planlı yapıyordu ve babama yavaş yavaş acı veriyordu. Böylelikle babam yaptığı hatayı anlayacak ama iş işten çoktan geçmiş olacaktı.

Babama bakıp tek kaşımı kaldırdım ve "Ee baba?? Son sözün nedir?" dedim annemin sorusunu es geçerek. Annemin bozulduğunu tahmin edebiliyordum ama asıl durum babamdı. Yüzü kırmızı ve mor rengin her tonunu denerken bana öyle bir bakmıştı ki elinde olsa beni okyanusun en dibinde ateşe verirdi. Yani en azından ben öyle sanıyordum...

"Son sözüm elindeki kalemi bırakman ve bu serseriyi buradan çıkarman. Sen yapamıyorsan ben yapmasını iyi bilirim."

Tıslayarak konuştuğunda alaylı bir gülümseme takındım ve kaşlarımı alay edercesine kaldırdım. Son zamanlarda da hal ve hareketlerim ona karşı böyle değil miydi zaten??

"Dediklerini uygularım ama tek bir şartla."

Uraz'a da yandan bakmayı ihmal etmiyordum. Çatık kaşları bana dönmüştü ve gözlerinde merak duygusunu sezer gibi olmuştum.

"Söyle." dedi babam artık sabrının son damlalarını kullandığını belirten ses tonuyla.

Geriye doğru yaslanıp imzalayacağım kağıtları kucağıma koydum. Herkesin bakışları elimdeki kalemdeydi. Eh be kalem! Sen nelere kadirsin?

Gözlerimi kısarak babama baktım ve en soğuk ses tonumla konuştum.

"Herşeyi şimdi itiraf et."

Babam kaşlarını çatarak anneme baktı ve sonra da bana. Geldiğimizden beri Uraz'a hiç bakmamıştı. Nasıl bakacak ki zaten? Kızkardeşine tecavüz edip öldürdü ve hala onun yüzüne nasıl bakacak?

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Ses tonu herşeyi anlatıyordu aslında ama anlayana...

Uraz bana kısa bir bakış atıp anneme döndü. "Yukarıya çıkarsan sağlığın açısından iyi olur."

Tatlı İntikam (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin