Sevgilicilik Oyunu

7K 280 86
                                    

Değerli okuyucularım, sizlere yeni bölüm getirdim!!!

Hepinize iyi okumalar diliyorum...

********************

Nisa'dan

Bu Burak denilen çocuk mal mıydı acaba?? Bekle dedikçe deve gibi önden önden gidiyordu. Hay yarabbim ya!

"Beklesene oğlum, motor mu taktın?!"

Bağırışım sayesinde birazcık yavaşlayan deve boylu çocuk, omzunun üzerinden bana baktı. Kaşının tekini havaya kaldırıp gözlerime soğukça baktığında surat asarak "Ben senin kölen değilim, ya yanından yürüyeceğim ya da önünden. Bana bu şekilde kafa tutmazsan sevinirim." dediğimde diyeceklerini beklemeden hızlanarak onun önüne geçtim.

"Bana bak!" diye bir bağırış duyduğumda elimle götümü işaret edip "O seni dinliyor, konuşabilirsin!" dedim. Söylediğim laftan sonra hızlanan adım sesleri ve tutulan bir kol farkettim.

Tabikide benim kolum, başka kimin olacak?

Hırsla arkamı dönüp sert bakışlarımı kolumu tutan ellerine indirip bırakması için işaret ettim. Lafımın uygulanmadığını farkettiğimde buz gibi bakışlarımı altın rengi gözlerine diktim.

Bu çocuk bana kafa tutacak kadar ne içmişti acaba? Neyse saflığına veriyorum deyip "Kolumu bıraksan iyi olur, yoksa senin başka yerlerini sana öyle bir tuttururum ki ömür boyu çocuk yapamazsın." dediğimde tehditkâr tonuma karşın dudaklarını yukarı alayla kıvırdı.

Dudaklarını yalayıp "Sen beni hafife mi alıyorsun erkek fatma?" dediğinde nedense içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Bana bu zamana kadar hiç kimse 'erkek fatma' demeye cesaret edemezken bu Burak hıyarının bana bu şekilde hitap etmesi sinirlerimi bozmuştu. Okulda birkaç sefer benimle bu şekilde dalga geçtiklerinde ise ağızlarının paylarını vermiştim. Ama şimdi, durum çok farklı gibi geliyordu bana... Onu nedense kendimden güçlü olarak görüyordum ve kendimi güçlü olarak zanneden ben, bugün erimeye başlıyordum.

Sinirle karşı çıkarak "Sen kime erkek fatma diyorsun lan?!" diye bağırdığımda herkes işini bırakıp bize odaklandı. Bu şirketi senin başına yıkarım haberin yok Burak! Ona bağırma cesareti gösterdiğim için kendimi tebrik ettim. Burak burnundan soluyarak kolumu iyice sıktı ve benim ona daha da sert davranmama neden oldu.

Hiç kimse bir işle uğraşmıyordu. Sanki sinema filmi çekiyorduk ve ellerine popcorn versen seve seve alıp buldukları ilk yere çömelerek bizi izleyeceklerdi. O zihniyette insanlardı yani... Ama ben onların yerinde olsam, 'aman ne bok yerseniz yiyin' deyip arkamı bile dönmeden gider işimle uğraşırdım. Siklememek bazen en iyisi oluyordu.

Burak hırçın bakışlarla etrafı süzüp bana baktı ve "Sen kendini ne zannediyorsun da bana bağırıyorsun ha?! Bana bu asi kız tavırların işlemez haberin olsun! Bir gün seni öyle bir uysallaştırırım ki bırak bağırmayı konuşmaya cesaretin kalmaz! Bir daha bana sesini yükseltmeyeceksin! Anladın mı?" dedi herkesin içinde bana bağırarak. Gözlerim bu tavırları karşısında dolduğunda ağlamamayı aklıma not ettim. Hiçbir boka ağlamayan ve az önce Simay'a ağlamaması için öğüt veren ben şimdi ağlayacak mıydım? Hah çok saçma, bırak ağlamayı gözümü yaşla bile doldurmayacaktım. Nokta.

Dik durmaya özen göstererek kolumu bir çırpıda elinden kurtardım. Morarttığı yetmiyormuş gibi bir de zeytinyağı gibi üste çıkıyordu. Hayvan herif!

Tatlı İntikam (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin