Merhaba. 3. Bölümle karşınızdayım. Umarım beğeniyorsunuzdur. İyi okumalar...
16.09.2017
**********
"Günaydın" diye şakıdım Buketin yanına oturup."Günaydın, canım" dedi o da gülümseyerek. "Güzel bir kahvaltı yapalım mı bugün?"
"Olur. Evimde kahvaltı yapmayı özledim ya."
"Aynen" dedi ve yerinden kalkıp beni de kaldırdı. Bugün Cumartesi olduğu için işe öğleden sonra gidecektik. Uzun zamandır evimizde yapamadığımız güzel bir kahvaltıyı hak etmiştik yani. Birlikte mutfağa girip hemen işe koyulduk.
Ben çay suyunu koyduktan sonra kilerden patates çıkarıp soymaya başladım. Güzel bir kızartma yiyebilirdik. Buket de dolaptaki sucukları ve sosisleri çıkarıp kesmeye başladı. Tabiki de domuz etinden değildi. Buketin babası müslüman değildi ama annesi sayesinde müslümanlıkla ilgili şeyleri biliyordu ve elinden geldiğince öyle davranmaya çalışıyordu. Yiyecek bir şeyler hazırlarken de dikkat ediyordu. Bu tür konuları pek konuşmadığımız için dini hakkında bir fikrim yoktu. Açıkçası beni ilgilendirmiyordu zaten. Her halükarda benim arkadaşımdı.
Kahvaltı soframızı hazırladıktan sonra birlikte yarattığımız güzelliği inceledik. Ardından bir beşlik çakıp yerlerimize oturduk. Bardaklarımıza çayı doldurduktan sonra masadaki her şeyden tabağıma koyup yemeye başladım.
"Adam gibi kahvaltı yapmayalı çok uzun zaman oldu gerçekten" dedim gülümseyerek.
"Bu hafta çok yorulduk, böyle bir kahvaltıyı hak etmiştik" dedi Buket de gülümseyerek. Başımı hızlıca sallayıp onayladım.
"Kesinlikle."
"Defne" diye mırıldandı birden ses tonu değişerek.
"Hah ben de, ne zaman moralimiz bozulacak diyordum" dedim çatalımı tabağın kenarına bırakıp. "Söyle hadi."
"Ya kızma ama bana."
"Söyle bakalım" dedim daha da şüphelenerek. Kızacağım bir şey olmasaydı böyle sormazdı eminimki.
"Şimdi, Alarick bir haftadır seninle uğraşmıyordu ya" deyince başımı salladım. Gerçekten de bir haftadır benimle uğraşmıyordu, taki düne kadar. "Ama dün gene seni rahatsız etti."
"Evet."
"Ben şey yaptım" dedi tereddütle.
"Söyle, Buket" dedim güven veren bir sesle ama içimden bir ses istemediğim bir şeyi yapmış olduğunu fısıldıyordu.
"Ben babama söyledim" dedi pat diye.
"Ne?" diye bağırdım birden istemsizce. "Buket bunu nasıl yaparsın?"
"Defne, ben senin üzülmene dayanamıyorum" dedi dolan gözleriyle bana bakıp. Yapma ama, buna dayanamadığımı biliyorsun. "O pislik adama ödeyeceğine istediğin zaman babama ödersin. Böylece ona muhtaç olmamış olursun."
"Buket" diye fısıldadım ellerimi saçlarımın arasından geçirip. Ben ondan böyle bir şey istememiştim ki. Üstelik o pislik herif bu hafta borcumu beş bin euro daha arttırmıştı. Yani on beş bin euro borcum vardı ve onu Buketin babası mı ödeyecekti? "Ben bunu kabul edemem. Babana vazgeçtiğini söyle, lütfen."
"Şey, artık çok geç sanırım" dedi korkuyla gözlerime bakıp. "Babam çoktan ödemiştir."
"Ah Buket!"
"Defne, kendini kötü hissetme, lütfen" dedi elimi tutup. "O adama ödeyeceğine babama ödersin olur biter."
"Haklısın ama ben babanı zor durumda bırakmak istemiyorum" diye mırıldandım. "Ya o adam sana ve ailene zarar verirse."