Merhaba! Ben geldim. Hepiniz iyisinizdir umarım. Kitap yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Umarım beğeniyorsunuzdur. Hepinize iyi okumalar...
23.09.2017
**********
Daha fazla bana dokunmasına dayanamayarak ayaklarımı kurtarmaya çalıştım. Çırpınarak elinin ağzımdan düşmesini sağladım."Bırak beni, aşağılık herif!" diye bağırdım son gücümle. Tekrardan elini ağzıma kapatıp konuşmamı engellerken kapının zorlandığını görmüştüm.
Birkaç saniye sonra kapı kırılıp birisi Alarick'in pis bedenini üzerimden çekti. Adam Alarick'i yumruklarken Buket yanıma gelip bana sarıldı. Ben de kollarımı ona dolarken adam Alarick'i bırakıp ayağa kalktı. Bu o adamdı. Mavi göz. Bir doksan boyundaki mavi göz. Bir doksan boyundaki yakışıklı mavi göz.
"İyi misin?" dedi yanıma gelip. Konuşmakta güçlük çekince başımı salladım. "Gidelim, Buket Hanım."
"Tamam" dedi Buket ve ondan önce odadan çıkarmıştı beni. Buketi nerden tanıyordu bu adam? Neden Buket hanım diyordu ona? Merdivenlerden inerken kafede kimsenin kalmadığını gördüm. Garsonlar bile burda değildi.
Biz indikten sonra yanımızdaki adam gibi birkaç takım elbiseli adam merdivenlerden çıktılar. Sanırım Alarick'le ilgileneceklerdi. Buket beni bir sandalyeye oturtup bir bardak su getirdi. Titreyen ellerimle suyumu içerken Buketin babası bizi görünce gülümseyerek yanımıza geldi.
"Daha iyi misin, kızım?" dedi bana sıcacık gülümsemesiyle bakıp.
"Teşekkür ederim, iyiyim" dedim çekingen bir tavırla.
"Bundan sonra korkmana gerek yok. O adam bir daha yanına yaklaşamayacak" dedi kendinden emin bir tavırla.
"Teşekkür ederim."
"Stefan" diye seslendi birden arkamıza bakıp. Beni kurtaran adam birkaç adım atarak önümüze geçti. Bu adam Türk değil miydi? "Stefan, benim güvendiğim adamlarımdandır. Bundan sonra sana göz kulak olacak."
"Gerçekten bu kadarına gerek yok" dedim mahcup bir sesle. Adam sıcacık gülümsemesiyle omzumu sıvazladı.
"Bir daha bu kafeye gelmek zorunda değilsin" dedi. "Bukete zarar gelmesini sen de istemezsin tahminimce."
"Tabiki istemem" dedim hemen.
"Adamın etrafı bayağı kalabalık. Bukete de zarar vermesinden korkuyorum. Bu yüzden o da bir süre bizimle birlikte kalacak" dedi. "Tabi istersen sen de bizimle kalabilirsin."
"Teşekkür ederim ama ben size daha fazla yük olmak istemiyorum."
"Sen nasıl rahat edersen" dedi tekrardan gülümseyip. "O zaman birlikte evinize gidin ve eşyalarınızı toplayın. Bundan sonra Stefanla birlikte kalacaksın."
"Baba ben Defneden ayrı kalmak istemiyorum" diye sızlandı Buket. "Ben de onlarla kalayım."
"Buket, lütfen" dedim babası konuşmadan. "Seni daha fazla tehlikeye sokamam."
"Ben tehlikede falan değilim."
"Lütfen, bir süre sadece. Sonra gene birlikte yaşayacağız" dedim gülümseyerek. Bu söylediğime ben de inanmıyordum. İstemeyerek de olsa başını sallayıp çantalarımızı eline aldı.
"Gidelim o zaman."
"Sen de onlarla git" dedi Stefana bakıp. "Yanına birisini daha al, Buketi bizim eve getirsin."
"Peki, efendim" dedi Stefan saygıyla. Buketin elindeki çantamı alıp birlikte kafeden çıktık. Stefan siyah bir mercedesin kapısını açınca şaşkınlıkla ona baktım. Ev zaten şuracıkta, arabayla mı gidecektik yani? Yine de bir şey demeden arabaya bindim. Buket de yanıma oturduktan sonra Stefan adamlardan biriyle bir şeyler konuşup arabaya bindi.