25.02.2018
**********
Hazırlıklarımız bitmişti. Bizimkileri beklerken Buketle sürekli birbirimize bakıyorduk. İkimiz de çok güzel olmuştuk. Sade ama güzel. Elbiselerimiz zaten fazlasıyla iddalı olduğu için saçlarımızı ve makyajımızı hafif yapmıştık. İkimizin de saçları maşalıydı. Bakalım bizimkiler bizi görünce ne diyeceklerdi?"Bir beyefendi sizi soruyor, efendim" dedi görevli kadın yanımıza gelip.
"Teşekkürler" dedik ve eşyalarımızı alıp kapıya yöneldik. Umarım Çağrı değildir. Lütfen, lütfen. Kapıya yaklaştığımızda gördüğüm kişiyle dualarımın ne kadar da etkisiz olduğunu görmüştüm. Ayrıca biri değil, üçü de burdaydı. Yani ben çift yanmıştım.
Çağrı, Allahtan bu tarafa bakmıyordu ama Gökhanın bakışlarından anladığım kadarıyla birazdan olay çıkacaktı. İyice yanlarına yaklaştığımızda topuk seslerini duymuş olacak ki Çağrının bakışları bize döndü. Her zamanki gibi çatık olan kaşları şaşkınlıkla havaya kalkmıştı.
Buketle son kez birbirimize bakıp yanlarına gittik. Ardanın da Çağrıdan bir farkı yoktu. Sanırım şok olmuşlardı.
"Hoş geldiniz" diye mırıldandım korkuyla ona bakıp. Bakışları hala vücudumu baştan aşağı süzerken kaşları git gide çatılıyordu. Korkudan onun nasıl giyindiğini bile inceleyememiştim. Çoğu zaman olduğu gibi takım elbise giymişti ama bu sefer spordan çok, daha klasik tarzdaydı.
"Bu ne hal?" diyen Ardanın sesiyle Çağrı da kendisine gelmişti. Bir süre Bukete baktıktan sonra tekrar bana dönüp üzerindeki ceketi çıkardı. Ne yapmaya çalıştığını anladığım sırada ceketi omuzlarıma yerleştirdi.
"Bu gecenin mahvolmasını istemeyeceğimiz için susuyorum" dedi sert sesiyle. Kızsaydı daha az korkardım herhalde. "Sonra konuşacağız."
"Ama..."
"Düzgünce giy şu ceketi" dedi sakince. Daha fazla uzatmamak için ceketi kollarımdan geçirdim ve önümü kapattım. Ardından elimi tutup yürümeye başladı. Diğerleri de arkamızdan gelirken Arda hala daha söyleniyordu. En azından geceye kadar azar işitmeyecektim, ona da şükür.
Alışveriş merkezinden çıktığımızda direk arabayı getirmişlerdi. Çağrı şoför koltuğuna geçince ben de ön yolcu koltuğuna oturdum. Diğerleri de arkaya yerleştikten sonra yola koyulmuştuk.
Arda hala daha Bukete söylenmeye devam ederken Gökhan bana çatık kaşlarıyla bakıyordu. Çağrıdan böyle bir tepki beklemiyor olacaktı ki kendi siniri de içinde kalmıştı. Çağrı ise bakışlarını hiç yoldan ayırmadan arabayı kullanmaya devam ediyordu. Belki bir şey söyler diye ona bakıyordum sürekli ama hiçbir şey söylemiyordu.
Tamam ben de bu gecenin mahvolmasını istemiyordum ama bu tepkisizliği de beni korkutuyordu. Fırtına öncesi sessizlik olmasından korkuyordum.
"Nerde olacak isteme?" diye sordum çekinerek sonunda. Kimsenin konuşacağı yoktu. Ortam sessiz olunca daha fazla geriliyordum. Çağrı sonunda kısa bir süre bakışlarını bana çevirip geri yola döndü.
"Teyzemlerde" deyince başımla onayladım. Araba sonunda durunca eve geldiğimizi anladım. Buketlerin evine daha önce birkaç kere geldiğim için biliyordum. Arkadakiler arabadan inince Çağrıyla birlikte kalmıştık.
"Çok mu kızgınsın bana?"
"Gerçekten şimdi mi konuşmak istiyorsun?" diye soruyla karşılık verdi.
"Eğer konuşmadığımız sürece böyle davranacaksan, evet. Şimdi konuşmak istiyorum."
"Defne" diye soludu sinirle.