03.01.2018
**********
"Ne uyku varmış sen de be kızım? Kalksana." Yaklaşık on dakikadır beni uyandırmaya çalışan Çağrıya her ne kadar söylensem de bir türlü vazgeçmemişti. Ne istiyorlardı bunlar benim uykumdan?"Ya ne istiyorsun benim uykumdan?" dedim homurdanarak ve pikeyi üzerimden atıp kalktım. Saçım başım dağılmış ve tek gözüm açık bir şekilde ona bakmaya başlayınca bu halime gülmeye başladı. "Ne?"
"Şu halini başkası görse, kesin bir daha seni görmek istemezdi" dedi sırıtarak. Tip tip ona baksam da gözlerimi devirip ellerimi dağınık saçlarımın arasından geçirip biraz da olsa düzelttim.
"Sen neden burdasın o zaman hala?" dedim ona bakıp. Madem o kadar kötü bir haldeydim, ne işi vardı yanımda?
"Çünkü, ben senin kocanım" dedi sessizce, sanki sır veriyormuş gibi bana yaklaşıp. Alayla konuşmasına sinir olup sertçe koluna vurdum. Uyuz. "Kalk hadi. Bir sürü insan bizi bekliyor aşağıda."
"Git sen, gelirim ben" dedim ve yataktan kalkıp banyoya girdim. Aynadaki yansımama bakınca gerçekten komik bir durumda olduğumu gördüm. Saçlarımı taradıktan sonra çekmeceden bir toka alıp topladım.
Bir haftadır büyükanne bizimle kalıyordu ve ben de doğal olarak Çağrının odasında kalıyordum. Belki gider umuduyla bekliyorduk ama şimdilik gitmeye niyeti yoktu. Tabiki de yanımızda olmasından şikayetçi değildim ama ona yalan söylemekten hoşlanmıyordum.
Çağrıylaysa aramız daha iyiydi. Yani büyükannesi sayesinde de olsa bana iyi davranıyordu. Ben de onun söylediklerine fazla takılmamayı öğrenmiştim. Canımı yaksa da belli etmiyordum. Üstelik yatakta da ben yatıyordum. İlk zamanlar uyuzluklar yapsa da sonunda bir şey demeden koltuğa alışmıştı.
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıkıp tekrar odaya döndüm. Hala daha yatakta oturan Çağrıyı görünce gözlerimi devirdim. Büyükanne kahvaltıya birlikte inmemizi istediği için sürekli birbirimizi bekliyorduk.
Dolaba yönelip elbiselerimden birini aldım ve tekrardan banyoya girdim. Üzerimdeki pijamaları çıkardıktan sonra çiçekli, dizlerimin üzerinde biten elbisemi üzerime geçirdim.
Buket yüzünden uzun zamandır pantolon giyemez olmuştum. Benim de pek canım istemiyordu zaten ama o baskı yapınca geriliyordum. Her ne kadar kıyafetlerle Çağrıyı kıskandırma operasyonuna devam etsek de şimdiye kadar karşılığını alamamıştık. Kıskanmıyor adam, zorla mı? Kıskanmazsa kıskanmasın, öküz.
Pijamalarımı da aldıktan sonra tekrar banyodan çıktım ve odaya girdim. Yatağı düzelttikten sonra saçlarımı da tarayıp kendi halinde bıraktım.
"Yetmedi mi süslenmen?" dedi bıkkınlıkla bana bakıp.
"Sana bekle diyen olmadı, inseydin" dedim ters ters ona bakıp. Aynadaki yansımama bakmayı bırakıp kapıya yöneldim. "İnebiliriz."
"Emriniz olur, hanımefendi" diye homurdansa da arkamdan gelmişti. Muzurca gülümseyerek merdivenlerden inmeye başladım. Şimdi arkama dönüp böyle, karının sözünü dinle demek isterdim ama kavga etmek istemiyordum. Mutfağa girdiğimizde büyükannenin yanına gidip elini öptüm.
"Günaydın, tontoşum" dedim yanaklarını sıkıp. Büyükanneyi burda kadığı sürece daha fazla sevmeye başlamıştım. Gerçekten tam tonton teyzelerdendi.
"Günaydin, güzel kizum" dedi o da benim yanağımı okşayıp. Tekrar gülümsedikten sonra yerime oturdum. "Günaydin, kara uşağum."
"Günaydın, anneanne" dedi Çağrı da elini öpüp. Sonradan yanıma gelip oturdu.