" Ayrılık Zamansız Gelir "

255 205 20
                                    

Titreyen sesi acı kokuyordu Gamzenin.
Acı ve hüzün karışmıştı nefesine. Konuşan Gamze değilde sanki başını dizine koymuş Lavinyaydı. Dinlemeye devam ettim acıyı misafir edinen sesine.

" 'Lavinya : 

Ey deniz selam olsun dalgalarına. Ne olur kıyma şu kıza. Biraz huzur yolla dalgalarınla. Az annem koksun az babam koksun. Kimsesiz yüreğime çektiğim nefes olsun. Düşlediğim özlem olsun. Hayal ettiğim , bitmek bilmeyen umutlarım olsun. Yüreğimin büründüğü renk olsun. Mavi olsun ruhuma.

Ey yalnızlık kulak ver sesime. Kimsesiz gönlüme. Geceye selam söyle. Lavinya bekliyorde. Ölüm kokan sessizliğinde, huzurdan bir parça istiyor de.
Söyle ey yalnızlık söyle yıldızlara. Annemin gözleri gibi parlamaya, yüreğimin düştüğü karanlığa aydınlık olmaya devam etsinler öylece.

Gamzem İstanbulun büyük olduğuna aldanma öyle. Dili olmayan koca bir katil gözümde. Koca yüreklimi aldı söktü yüreğimden. Delikanlı prensimi kopardı benden. Yüreğime güveni aşılayan, korkularımı ayaklarımın altına sermeyi öğreten babamı aldı benden.

Herşeyden bir parça oldun yüreğime. Bazen arkadaş , dost bazense annem oluyorsun annem kokuyorsun bana.

Yüreğinin efendisini bulduğunda rica eder misin benim adıma. Bir damla kadar yer bıraksın kalbinde bana. Beni hiç unutma olur mu ?

Her güldüğünde ve mutlu olduğunda. Adımı ansana benide ortak etsene mutluluğuna. Ölüme inat beni hep yaşatsana yüreğinde. Mutluluğunla besle yüreğindeki ölüm çiçeğini.

Hani olur ya yüreğinin efendisi seni bulduğunda. Söyle ona ölüm bir nefes kadar yakın diye. Üzmesin sakın seni yoksa beni bulur karşısında. Ondan önce ben buldum seni , ben sahip çıktım ona ait olan yüreğine. Değerini bilsin yüreğine huzur diye düşsün. '

İşte Buğra her yanıma geldiğinde tekrarını yaşadığım bu konuşmaydı.
Her konuştuğunda ayrılık sezerdim. Korkardım belli etmeden. O denizi huzur diye anlatırdı o an ama ben hep korkardım dalgaları ayrılık getirecek diye. Veda ettirecek diye.
Onun benden başka kimsesi yoktu. Beni ondan ederler diye korkuyordum.

Son tekrarı doğum günümde olmuştu. Kasımın 14' üydü. Benden çok o mutlu o neşeliydi. Dışardan baktığında iki sevgilinin ilk buluşması kadar heyecanlı ve mutlu bir ortam vardı.
Ama benim gözümle baktığında ise iki sevgilinin yaşadığı son anlar gibiydi. Ayrılık çanları çalmadan önceki saatler gibi. Ölümden önceki veda fragmanı gibiydi. Yüreğimde anlam veremediğim huzursuzluk vardı. Bambaşka bir Lavinya vardı o gün. Her zamanki yerimize gittik. Başını koydu dizime alay edercesine haykırıyordu.

( " Ey deniz ey yalnızlık kulak verin sesime. Bugün umrumda değilsiniz ikinizde. Hayallerin canı cehenneme. Bugün Gamzemin günü o konuşacak siz dinleyeceksiniz. " )

Oturduğumuz sürece hep söz istedi benden. Onu unutmayacağıma dair. Ölüme inat yüreğimde yaşatacağıma. Ölüm çiçeğimin hiç solmayacağına dair.

Gün batımını izliyorduk. Önce mendil satan çocuğu çağırdı yanımıza. Ondan da önce söz istedi.

( " Hepsini alacağım ama sende benim istediğim birşeyi yapacaksın sözmü. Çok basit iki dudağın arasında çıkacak bir söz sadece. " )

Çocuk söz verdikten sonra hepsini alacak kadar parayı uzattı. Çocuk mendilleri uzatmadan önce istediği sözü açıkladı.

( " Bütün mendiller sende kalsin. Yüreğindeki acılara gözyaşlarını feda eden insanlara sat. " )

Çocuğun konuşmasına bile izin vermedi. Dönüşde, yol üstünde sanatçı portresi satan küçük bir mağaza vardı. Oraya girerek onu beklememi istedi. Geldiğinde bir portre vardı elinde. Bana uzatıp evde bakmamı rica etti. İçimdeki korkuya birde merak ekledi. Kapıya geldiğimizde öyle bir sarıldıki sanki yıllar sonra kavuşmuş gibi. Bütün gün kahkahalar atan yüzünde gülücükler eksik olmayan Lavinya ağlayarak beni çok sevdiğini dile getiriyordu. Üstüne gittiğim de ise ;

Ahiretliğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin