Tatlı Bir Rüya !

116 77 6
                                    

Gamzeden gelen mesajın olumlu olduğunu görünce çok mutlu olmuş sevinçten heyecana kapılmıştım. Herşey o kadar hızlı ve güzel gelişmişti ki kötü olmak gibi bir ihtimal yoktu.
Okuduğum kitabı değilde sanki yazmış olduğum kitabı anlatıyordum. Herşeye çok hakimdim.
Karşımdaki insanları unutmuş sadece Gamzenin gözlerine odaklanmıştım. Koca İstanbulu gözbebeklerine sığdırmış, sokaklarını turluyordum bildiğin.

Bakışlarından yüreğime doğru uzun bir yol çizmiştim. Uzun ince bir yoldaydım İstanbul sokaklarında.

Okuduğum kitapta İstanbulun siyah beyaz dönemini anlatan bir bölüm vardı. Gamzenin gözlerine bakıp anlattıkça renklendiriyordum gözlerimde. Dinleyenler farkına bile varamamıştı siyah beyaz satırların. Anlattıkça gülümseyen bir Buğra vardı. Ve gülüşünü izledikçe keyifle dinleyen bir topluluk vardı.

Sokak başlarında oturmuş geçmişten konuşan neneleri anlatırken. Gamzeyi de aralarına almış , Gamzenin bastonu , elindeki çay bardağı , yanaklarındaki gamzelere doğru yol alan çizgiler olmuştum. Yüreğindeki ses olmuştum yine. Yüreğine tutulmuş ölümü onunla birlikte bekleyen koca bir bunak olmuştum.

Sokak aralarında sadece anı olarak yaşayan, geçmişten kalan günlerin sohbetini konuşan dedeleri anlatıyordum. Aralarına oturmuş elindeki çayı yudumlarken elleri ve yüreği titreyen bir dede olmuştum. Gamze olan aşkını hatırladıkça mutluluktan hüzünlenen ve hüzünden dolayı , yaşından dolayı kalbi sıkışan koca bir bunaktım ben o satırlarda.

Denizini, sahilini anlatsana İstanbulun diye sesler işitirken şimşek olmuş , yağmur olmuş düşmüştüm Marmara denizine. Gamzenin yüreğiyle açılmıştım o denize ait satırlara. Baktıkça huzur saçan , mutluluk dizeleri yazdıran denizi anlatıyordum aşkla. Ta ki Lavinyanın haykırışlarını hissettiğim ana dek. Dalgalarını almıştım ele. Yaşam kokan hayallerin çığlıklar içinde boğulduğunu anlatmıştım o denizde. Yaşama ait sadece dalgalardan kaçan bir parça notun, sahillerinin yüreğine sığındığını anlatmıştım.

Hüzün sahne almışken anlatacaklarımı sonlandırmak istemiştim artık.
Anlattıklarım bitmiş koca bir alkışı hak etmiştim. Bütün sınıf alkış tutunca mutluluktan sarhoş olmuşa dönmüştüm.

Hocam tarafından özellikle tebrik edilmiş tam not almıştım. Gamzenin hemen arkasındaki sıraya oturmuş fikrini sormuştum. Ve tam o anda aniden irkilmiş gördüğüm herşeyin rüya olduğunu görmüştüm. Beni uyandıran Yusuftu...

" Buğra, hadi kalksana olum öğlen oldu. Şu kitaba son bir kez daha bak. Bugün anlatacaksın unutmadın değil mi ? "

" Offf ya tamam kardeşim sağol bakarım eyvallah... "

Bütün gördüklerimin rüya olduğunu öğrenince çok kötü olmuştum. Telefona bakmayı bile unutmuştum bundan dolayı. Yüzümü yıkadıktan sonra aklıma gelmiş hemen bakmıştım. Attığım mesaja cevap gelmemiş olması beni iyice çökertmişti. Rüyamda yaşadığım mutluluk derecesi kadar hüzün yaşamıştım o an. Sinirlenmiş kitabı elime almadan okula gitmiştim. Sınıfa girmiş o anı beklerken son dakikalara kadar umutla bakmıştım kapıya. Her açıldığında gelenlerden biri Gamzedir diye.
Dersin başlamasına bir kaç dakika kalmıştı artık. Başımı sıraya koymuş o anı bekliyordum artık. Bir an önce anlatıp oturmak istiyordum yerime.

Hocam gelmiş kısa bir konuşmadan sonra..

" Buğra seninle başlayalım " demişti.

Anlatmak için tahtaya çıktığımda kapı çalınmış içeri Kübra, Gamze ve Ecrin girmişti. Hocam sadece göz işareti yaparak oturmalarını istemişti.

" Evet Buğra başlayabilirsin. "

Gamzeyi gördüğüm anda yaşadığım duygunun tarifini yapmak çok zordu. Gözlerime gülümsemiş olması beni yeniden cesaretlendirmiş , bu savaştan zaferle çıkmama en büyük sebep olmuştu. Gördüğüm güzel rüyaya doyamamış gerçekleri katmıştım üstüne. Rüyadan daha güzel bir şekilde dile getirmiş, anlatmıştım kitabı. Rüyamdakinden tek farkı sonuna küçük birşey daha eklenmişti. Tatlı, küçük bir acı eklenmişti bütün güzel herşeye. Notumdan beş puan kırılmıştı.

Ahiretliğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin