Hayatları sararmış bir yaprağın yarısını geçmişti. Buğra dışında herkes geçmişinde yaşadığı acılarını, mutluluklarının temeline gömmüş hiç yaşanmamış gibi farzetmiş ve hüzünden uzak tutmuştu mutluluğunu..
Algın, lavinya olmaktan çıkmış Muhammedin gelinciği olmuştu. Gelinliğini mutluluktan dikmiş,Muhammetle sonsuzluğa doğru adım atmıştı. Onlarda artık mutluluğunun gölgesinde düşler kurup çay yudumlayan evli bir çift olmuşlardı..
Ömerin gözlerinden mutluluk şırıl şırıl akıyordu. Huzurun uğradığı vakitte Tuanayı sabah namazına kaldırmak için uyandığında sayıkladığını görmüştü. Rüya gördüğünü sanmış inanmamıştı gözlerine. Tuanayı kaldırmadan Zeynebi ve Akını çağırmış görmelerini, annelerinin sesiyle bayram etmelerini istemişti. Çocuklarıyla birlikte Tuananın yanına geldiklerinde ise birbirlerinin gözlerine bakarak hıçkıra hıçkıra ağlamışlardı..
Tuana, Ömere sesleniyordu sayıklayarak..
" Gönlümün efendisi..
Ömerimmmmm hadi uyan bak vakit geldi. Ezan okuyor Ömerim kalk huzura birlikte erişelim..."Zeynep ağlayarak annesine sarılmış ve yüreğinden nağmeler okumuştu..
" Annem, güzel kokulu annem. Cennet kokulu annem, konuş annem ne olur susmadan konuş. Adımı bulaştır dudaklarına annem. Iki dudağın arasında ezilmek istiyorum kurban olduğum.."
Ömerin yaşadığı en büyük mutluluklardı ailesi fakat mutluluktan nasibini yeni almış gibi ağlıyordu..
Akın, Zeynebin sözlerine hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Belkide aynı duyguları beslediğinden dolayı ağlıyordu..
Annesine sarılmış elini yüzüyle birleştirmiş ve yüreğini dökmüştü Zeynep gibi..
" Ah çiçek kokulu annem. Sesine ömrümü kurban ettiğim annem susma konuş..
Yüreğimin hejası dokun sesinle dokun Akınının yüreğine. Hayallerime, düşlerime çıldırırcasına bağır annem. Sesine ölesiye hasretiz çiçek kokulum..
Akın et yüreğime sesinle Akın et annem.."
Insanlar mutluluğa koşar adımlarla giderken Ömer en büyük mutluluğuna sekerek gidiyordu. Dokunmaya korkuyordu, dudakları gibi elleride titriyordu. Tuanaya dokunmak, uyandırmak istemiyordu. Mutluluğunu kaybetmekten korkuyordu. Kana kana, boğulurcasına tatmak istiyordu mutluluğundan. Fakat mutluluğunuda huzurdan etmek istemiyordu. Tuana huzuru misafir etmeden başlarsa güne canı yanacaktı ve Ömer bunun farkındaydı. Titreyerekte olsa Tuanaya dokunmuş ve uyandırmıştı...
" Tuanammmm...
Hadi uyan güzel yüreklim uyan..
Bak mutluluk sarmış iki yanını sağında Zeynep olmuş solunda Akın olmuş ömrüm hadi uyan. Bak huzurun, bereketin vakti geçecek gülüm hadi uyan.."Tuana gözlerini açmış ve konuşmadan gözyaşlarına boğulmuştu. Ömere rüyasında seslendiğini sanmış ve yine rüya olmasına üzülmüştü. Çünkü tek hayali eşine ve çocuklarına sesiyle sarılmaktı. Onları kendi sesinin gölgesine hapsetmekti...
Fakat Akın ve Zeynep bu sefer rüya değildi annem dermiş gibi annelerinin gözlerine bakmış ve gerçektende rüya olmadığının hissini yaşatmışlardı annelerine..
" Annem hadi devam etsene güzel sesinle yavrularını okşamaya.."
Zeynebin kurduğu cümleye şaşkınlıkla bakmış dudaklarına dokunmuştu. Gözyaşlarıyla ıslanan parmaklarıyla..
Akın başıyla işaret etmiş. Gözleriyle..
" Evet annem evet hadi devam et konuşmaya.. " der misali huzurla bakmıştı annesinin ıslak gözlerine..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahiretliğim
RomanceSizce ? Aşk mı daha değerli yoksa dostluk mu ? Siz hangisini ebediyen yaşamak isterdiniz... Buğra, bu konuda şanslı doğmuş nadir insanlardandı. Aşkında dostluğunda en güzelinden yaşanması nasip kılınmış bir yüreğe sahipti... Gamze, duyguların en güz...