" Mutluluğu masallardan bilirdim.
Sadece masallarda yaşanır diye bilirdim.
Sonra bir gün sen çıktın karşıma ve şüpheye düştüm.
Ben mi masallardayım yoksa mutlulukmu gerçekte var diye.
Karşımdaki mutluluğun kendisi işte ne bu şüphe böyle.
Kendi kendime konuşmaya başlamışım farkında değilim bile.
Çünkü çok rastladığım,yaşadığım birşey değildi bu mutluluk illeti.
Kendimden emin olmak istedim ve döndüm baktım tekrar gözlerine.
Uzun sürmedi kapandım kendi içime.
Şımartmak istemedim nefsimi delice.
Ama çoktan vurulmuştum bile o gözlere.
Masallardaki kahramanlar gibi atılmak istedim gözlerinin baktığı yere.
Ve teklif etmek istedim.
Benimle varmısın az yürümeye diye.
Ama yapamadım işte söyliyemedim.
Ve sonra pişman olmuştum.
Şimdi ise gördüğün gibi halen cezasını çekiyorum.
Sensiz kalmış,sesinden,bakışlarndan,
Gülümsemelerinden mahrum kalmış bir şekilde yaşıyorum işte... "Gamze şiirini okuduktan sonra, ay misali tutulup kaldım öylece. Şiiri okurken ben gözlerinde kaybolmuş. Bakışlarını şiir gibi işliyordum yüreğime.
Bana yazılmış gibi bir his doğdu içime.
Kim sahiplenmek istemezdiki bu güzel sözleri. Dayanamadım espiriye karışık sözünü kestim." Çok şanslı bir çocukmuş. Bu sözlerin sahibi. Yüreğinin efendisi... "
Gülümseyerek cevap verdi.
" Şanslı olan o muydu , yoksa ben mi bilemiyorum ama bildiğim tek şey o ki.
Düşlerimde kaybolmamın , hayallerimde yaşamamın sebebi o.
İnsan görmeden hisleriyle nasıl bu kadar sevebilir Buğra.
Yüreğimin yarısı onda gibi. Yüreğinin yarısı bana emanet edilmiş gibi.Hayallerimde , düşlerimde görüpte kavuşamadığım sevgiliye bu sözlerim.
Gölgem kadar yakın hissediyorum. Ama ellerinden tutup , gözlerine dokunamıyorum Buğra. "Ağzından çıkan her söz yüreğimi benden alıyordu. Gözlerine gülümserken içimden ateş püskürüyordum.
Gölgesi kadar yakın olan, yüreğinin efendisi olacak kadar şanslı olan benmiydim.
İçinden çıkılmaz bir denklem gibiydim.
Bensem yazık değilmi , onsuz geçirdiğim saniyelere bile.
Gözlerine bakarak haykıramadığım duygularımı. Bir şekilde yansıtmalıydım ona. Yüreğimdeki ateşi azda olsa dindirmeliydim. Seslendim ona ," Gamze , yüreğinin efendisi diye bahsettiğin bu şanslı adamın. Bu sözlerine cevap verdiğini hiç hayal ettinmi peki. "
" Etmedim Buğra , etmedim çünkü hayalini kurduğumda yüreğim hiç söz hakkı tanımadıki ona. Hiç susmadıki ona karşı. Ona olan duygularımı anlatmakla bitiremedim ki.
Yüreğim sussa , gözlerim başlar konuşmaya. Gözlerim gözlerine bakarken sesini duyamamki. Orda bambaşka bir hayat var Buğra.
Bir gün elinden tutmak nasip olursa.
Belki o zaman cevap almak için vaktim olur. "Allah sevmeyi ne güzel kılmış öyle.
Cevabını şimdi vermek için direniyordu yüreğim. Elinden tutmayacak, gölgesi gibi konuşmak olsada sonucunda. Cevabını vermeliydim şimdi burda."Gamze, çok duygulandım ve çok sevdim şiirini. İzin verirsen cevap verebilir miyim. Vekillik edebilir miyim yüreğinin efendisine. "
Hayır cevabını almak , sonsuza dek susturabilirdi beni. Gölge gibi kalabilirdim ardında. Beklediğim cevabı verdi.
" Tabi ki mutlu olurum. Hem sen okurken belki hayali gelir. Dokunur gözlerime. Selam verir ona ait olan yüreğime. "
İçimden seslendim yüreğine.
Selam ve dua ile.
Gölge gibi vekili misali konuşacak olsamda bekletmek istemiyordum.
Gülüşünü yüreğime ektiğim insanı.
Ve bana bu şansı verdiği için teşekkür ederek başladım söze.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahiretliğim
RomansaSizce ? Aşk mı daha değerli yoksa dostluk mu ? Siz hangisini ebediyen yaşamak isterdiniz... Buğra, bu konuda şanslı doğmuş nadir insanlardandı. Aşkında dostluğunda en güzelinden yaşanması nasip kılınmış bir yüreğe sahipti... Gamze, duyguların en güz...