" Ailemi kendi isteğimle kendimden uzak tutmak istedim bir süreliğine. Aslında anlatmak istemediğim şeylerde var fakat artık yüreğime haksızlık etmek istemiyorum. Yüreğim istiyorki herşeyi senle paylaşmak. En başından beri bu hep böyleydi ama bazen gururu bazen utancı bazense başka bahaneler ve sebeplerden dolayı kendimi hep kıstım. En çok zoruma gidende o işte. Sevgimden, sevdiğimden kıstım..
Fakat artık susmaya niyetim yok ama benim yüzümden acının bir tonunun daha hayatına sürüldüğünü görmek beni kahreder. Bana söz vermeni istiyorum Buğra. Ben nasıl alıştıysam yada nasıl bakıyorsam olaylara seninde o şekilde karşılamanı istiyorum. Bunu özellikle senden rica ediyorum yüreğimin efendisi.."
" Peki söz Gamze istediğin gibi olsun. "
" Bahaneleri, sebepleri artık dile getirmek istemiyorum. Zaten yoruldum bu tür şeylere sığınmaktan. Çünkü tek suçlusu benim biliyorum..
Evliliğim görücü usulü olsun istemiştim. Öylede olmaya yakındı aslında.."
" Yakındı derken, sen evlenmedinmi zaten Gamze.. "
" Yok evlenmedim ve bunun için hergün şükrediyorum. "
" Ben senin evlendiğini biliyorum. Hatta Algında öyle biliyor, öyle konuşmuştuk. Ay dedemizde öyle demişti. "
" Öyle olması gerekiyordu Buğra. Öyle olmalıydı. "
" Öyle olması gereken neydi Gamze.."
Buğranın belkide bu hayatta duymak istediği tek şeydi. Gamzenin evlenmediğini duymak. Fakat şaşkınlıktan mıdır yoksa yaşananları bilmediğinden midir bilinmez ama tepkiliydi.
" Söz verdin bana unutma. "
" Anlatır mısın artık Gamze. "
" Buğra ben kanserim.."
" Nasıl yani, ne demek kanserim, ne diyorsun sen Gamzeeee.."
" Duydun işte kanserim ben.."
Buğra söz vermişti belki ama o an gururunu, onurunu, yeminini düşünecek halde değildi. Hatta ayaklar altına almıştı..
" Buğra söz vermiştin bana. Yüzünü dönermisin lütfen bana..
Ağlamak yakışmıyor sana, üstelik gözlerinden dökülen gözyaşları canımı incitiyor. Sen bana kıyamazdın, beni üzgün görmeye dayanamazdın oysaki.."
Buğra gözlerini silmişti ama yüreği yangın yeriydi. İçindeki acıyı dindirecek başka birşeyler yoktu bu hayatta..
Ölmeyen umutları ve duaları haricinde sarılacağı kimsesi yoktu..
" Anlıyorum seni belkide üzülmek hakkın ama ben bunu fazlasıyla zaten yaşattım sana. Daha fazlasını yaşama diye zaten uzak kaldım senden, kaçtım yanaşamadım sana yüreğim el vermedi yüreğimin efendisi. Seni üzgün görmek istemiyorum artık."
Buğra arafta kalmıştı yeniden. Gamzeye sarılmış, yüreğine düşen ölüm sessizliğiyle birlikte öylece Gamzeyi dinliyordu sadece..
" Büyük söz yada nişanmı derler herneyse işte o olduktan bir süre sonra ufak bir rahatsızlığım olmuştu. Tabi sonuçta ailem ve o adamda artık ailem sayılırdı. Onlarda gelmişti hastahaneye, bunu öğrenmenin şokundan daha büyük bir şok yaşamıştım. Kanser olduğumu öğrendiklerinde ailesiyle birlikte birşeyler demeden gittiler..
Bizimkiler zaten yıkılmıştı. Kim nereye gitti, ne düşünüyor ne yapıyor diye düşünecek durumda değillerdi. Bende kendimi avuttum işte her zamanki gibi sebeplere bahanelere sığındım. Üzüldüklerini düşündüm, belkide birşeyler yapmak için ayrıldıklarını düşündüm..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahiretliğim
RomanceSizce ? Aşk mı daha değerli yoksa dostluk mu ? Siz hangisini ebediyen yaşamak isterdiniz... Buğra, bu konuda şanslı doğmuş nadir insanlardandı. Aşkında dostluğunda en güzelinden yaşanması nasip kılınmış bir yüreğe sahipti... Gamze, duyguların en güz...