Kırgınlık Mı ?

230 182 30
                                    

Namazdan sonra nefes almış gibiydi Gamze. Küçük adımlarla yürümeye devam ettik. Sözün bittiği yerdeydim. Acıdan kurumuş dudaklarımı ıslatsada gözyaşlarım. İki cümleyi bir araya getiremiyordum. Engel olamıyordum bu acıya.
Her zaman oturduğumuz yere gelmiştik. Anlam verebiliyordum artık arada Gamzenin düştüğü dalgınlığa.

İnsanı sadece yaşadıklarıyla , görünen kısmıyla yargılamamak gerekiyormuş. İçinde yaşadığı , anlatamadığı, kendinden bile saklamaya kalktığı iç dünyasını bilmeden.

Yüreğinin eksikliğini ve yaralı tarafını göstermişti bana.
Ölümün can bulduğu bir beden duruyordu karşımda. Kokusuyla öldüren bir lavinya çiçeğinin hayat bulduğu yürekle tanışmıştım. Hayallerimin, düşlerimin ömrümden çalıp beklediği , gülüşünü yüreğime ektiği bu insan nede güzel bir yüreğe sahipmiş öyle.

Ecrinden mesaj gelmişti Gamzeye.

" Yusuf ve Kübrayla birlikte geliyoruz bekleyin bizi. "

Ömrünü beklemeye adamış iki insan olarak. Beklemenin hakkını verirdik her seferinde. Sıkılmadan , uslanmadan.

Üçü bir arada diye tarif ettiğim üçlü gelmişti. Ecrinin gözlerinde tebessüm vardı. Onu mutlu kılan birşeyler vardı. Bize laf dokundurmaması en güzel belirtisiydi bunun.
Fakat Kübra bu eksiği doldurmakta hiç te geç kalmadı. Merhaba demesiyle birlikte lafı attı ortaya.

" Hey birbirini tamamlayan gençlik sizi bir arada görmek hiçte şaşırtmadı bizi. "

Bir utanmak kalmıştı. Onuda Kübra sayesinde yaşamıştık. Ben konuşmadan Gamze cevabını verdi.

" Ne diyorsun deli kız. Buğra geçerken karşılaştık. "

Kübra deli dolu bir kızdı. İçinde tutmaz yapıştırırdı sözü. Tıpkı Gamzeye verdiği cevap gibi.

" Hı hı evet bu şehirde karşılaşmak bir size nasip kılınmış diye. "

Söylerken birde gülmesi beni gıcık ederdi. Mümkün olsa gülüşüne biber gazı sıkardım. Hayallerin zirvesine ulaşır onu gülüşünden asardım dar ağacına.

Gamze gülümseyip durdu. Kübra sorununu aştık birde Yusuf vardı. Elinde unuttuğum defter vardı. Bakıp bakıp sırıtıyordu. Her sayfasına düştüğüm bir not vardı. Birleştiğinde Gamze diye haykıran şiirler vardı.
Yazdığım her dörtlüğün ilk harfi alındığında Gamze diye çıkıyordu ortaya.
Ve hepsini özetlediğim bir küçük hikaye vardı. Gamzeyi anlatan. O aklıma geldiği an duraksadım. Yusuf görmüşmüydü , gördüyse herşeyi biliyor demekti. Ağzından laf almak için girdim söze.

" Yusuf melül melül ne bakıp gülüyorsun kardeşim. Defterimi alabilir miyim artık ."

Cevap vermeden önce gülerek defteri uzatması iyice beni telaşlandırıyordu. Neyse ki cevap verdi.

" Buğra hatırlıyor musun bana bir söz söylemiştin hatta ben onu not etmek istemiştim. Ve kime ait olduğunu sormuştum. Hatırlarsam söylerim diye cevap vermiştin.
Aynısı bu defter de var ve altında senin adın soyadın yazıyor kardeşim.

Tabi daha birçok şey var okuduğum. Birbirinden daha derin anlamlar içeren satırlar var. "

Yusuf'un anlatırken birde Gamzeye bakıp gülmesi beni iyice telaşa sokuyordu. Gamze bilmeden hiç kimsenin bilmemesi gerekiyordu. Yusuf'a cevap verdim tekrar.

" Sağol kardeşim her zaman yazabilen bir insan olmadığım için sakladım. Sizi kırmamak adına aslında.

Ee Yusuf hepsini okudun mu peki.

Ahiretliğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin