Bazen anlaşılamaz bir insan oluyordu. Onu taklit ederek kollarımı birleştirdim ve dik bakışlarımı üzerinde sabitledim. Uzun ve sessiz bir bakışmadan sonra nefes verdi. "Ne yaparsan yap." dedi ve yanımdan geçerek çiftlik evinden çıktı. Bakışlarımı Oliver' a çevirerek gözlerimi kısım, cümlelerimi toparlamalıydım.
"Biraz sonra çıkalım olur mu? Hadi sen odana geç oyuncaklarınla oyna."
Kafasını sallayarak merdivenden çıkmaya başladı. Ayak sesleri kesildikten sonra Erik'in kalktığı yere oturarak iki kardeşe baktım. Soru işaretleri vardı. Her yerdeydiler. Alnımın üzerini kaşıyarak yerimde kıpırdandım.
"Çocuğun annesine ne olduğunu biri bana anlatabilir mi?"
Mathilda birkaç saniye yerinde kıpırdanıp ablasına baktı. Brenda ağlarken gömleğinin cebinden not defteri ve kalemini çıkarıp birkaç şey yazdıktan sonra Mathilda'ya uzattı. Mathilda kağıdı okuduktan sonra kafasını salladı. Sanırım onaylayan bir yazıydı bu.
"Öldü."
Hadi canım sende! diye dalga geçti iç sesim. Onu duymazdan geldim. Annesinin öldüğünü tabi ki biliyordum.
"Erik'in bu işle ne ilgisi var?"
"Tam olarak o yaptı diyemeyiz ama etkisi büyük. Yani şey o... Yani of o intihar etmeye çalıştı, iki yıl oluyor. Erik onu vurdu ama tamamen kazaydı bu."
"Na-nasıl oldu bu? Hem neden intihara kalkışsın ki?" Yüzümün kül rengine döndüğüne eminim. Brenda elleriyle yüzünü kapatırken Mathilda omuzlarını düşürmüştü.
"Babası ölünce Claire yıkıldı, k-krize girmişti Erik si-silahı almaya çalıştı, Claire bırakmadı ve silah patladı. " İçimde ezilen bir şeylerin sesini işittim ama tam olarak ne olduğunu bilmiyordum. Bundan rahatsız olarak yüzümü buruşturdum.
"Ama bir kurşun ne yapabilir ki. Hastaneye yetiştiremediniz mi?"
"Alnının ortasından vurulan birisi için bunu söylemek zor. Hem Erik doktor zaten. Babası gibi kardeşini de aynı ameliyat masasında kaybetti. Kurtaramadı öldüler. Olanlardan ve kazadan sonra da ablam ne yürüyebildi ne de konuşabildi."
Onun bir doktor olduğunu bilmiyordum. Ama bir açıdan daha baktığımdaysa neredeyse hiç bir şey bilmediğimi anladım.
Bir doktorun insanları öldürmesi yerine kurtarması gerekmez miydi? Anlatılanların etkisiyle alnımı kaşırken yerimden kalkarak Brenda'ya sarıldım.
"Çok özür dilerim Brenda hatırlatmak istemezdim."
Elleriyle yüzündeki yaşları sildikten sonra sorun yok demek istermiş gibi kafasını salladı."Tamam o zaman, biraz yalnız bırakalım biz sizi." Yutkunduktan sonra seslendim. "Oliver! Aşağıya gel hadi!"
Dikkatli adımlarla merdivenden indikten sonra koşarak yanıma geldi. Çiftlik evinden çıktıktan sonra elimi tutup ilerlemeye başladı.
"Sana atları göstermek istiyorum."
"Olur."
Birlikte ahırlara giderek atları sevmeye başladık.
"Atları sever misin? Rose abla."
Siyah atı severken elimi tutarak atın kafasına bıraktı. Atın kafasını okşamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTAATKAR #Wattys2018
Fiksi RemajaDominant köle ilişkisi ASLA yoktur. Kitap isminden öyle anlaşılabilir. Hepimizin içinde birer şeytan uyukluyor. Kimisininki uyanık, kimisinin ki de uyumaya devam ediyor. Şeytan gözlerini açtığı anda avuçlarına düşüyoruz, o avuçtan çıkmak için ona i...