Tunahanın yüzünü anlamlandıramadığım bir gülümseme oluştu. Sanki birşeyler planlıyormuş gibiydi. Erdinç beyin oraya dopru yürüdüğünü görünce bende oraya doğru ilerlemeye başladım. Oturduğumuz zaman gergindim.
" Ne yemek istersiniz ? " Erdinç beye baktım. Aslında aç değildim. Ama nezaketen yemek zorundaydım. O birşeyler sipariş etti ve benim söylememe gerek kalmadan bana da aynısından getirmesini rica etti.
" Sude, kendi yemeğini bile seçemiyor musun ? " dediği zamam Tunahana kaşlarımı çatmıştım.
" Bunun seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum abi. " dediğim zaman kaşlarını çatan o oldu. Göze göz.
" Siz tanışıyor musunuz ? " Erdinç beye döndüm.
" Evet. Bir süre onlarda kalmıştım. " Gülümsedi.
" Düne kadar bizde kalıyordu yani. Şimdi nerde kalıyorsun ? " deyince tekrar Tunahana döndüm. Meraklı gibiydi. Ama aynı zamanda alaycıydıda.
" Bir arkadaşımda. " diye kısa bir cevap verdim.
" Bizde de kalabilirsin. " dediğinde Erdinç beye dönüp gülümsedim. Yüzünde muzip bir ifade vardı.
"Şu an için gerek yok. " dedim ve gelen garsona minnettar bakışlarımı gönderdim. Tunahan Ecenin ağzına yemek verdiğinde zaten gömülmüş olduğum tabağıma daha da gömüldüm. Lanet olsun. Ben neden rahat kalamıyordum sanki ?
" İş konuşmak için geldiğimizi sanıyordum. " Erdinç bey ! Valla bak seni Allah gönderdi bana.
" Siz neden sevgilinize yemek yedirmiyorsunuz ? Yani bize karışmak yerine. " Çatalımı tabağın kenarına bıraktım. Erdinç beyse bir kahkaha attı.
" Sude benim sevgilim değil. Bizim şirkette çalışan. " dedi ve bana dönüp göz kırptı.
" Ama bu sevgilim olmasını istemediğim anlamına gelmez tabi. " dedi ve bu sırada ayağıma vurduğunu hissettim. Bir nevi dalga geçtiğini söylüyordu sanırım. Tunahan ayağa kalktı ve lavabo olduğunu düşündüğüm yere ilerledi. Bende yemeğime geri döndüm. Yaklaşık 15 dakika sonra Tunahan geri geldiğinde gülmemek için kendimi zor tuttum. 15 dakika ! Ama Tunahan bir anda daha da sinirli olmuştu. Telefonunu eline aldı ve birşeyler yazdı. Sanırım umursanmamıştı. Çünkü dahada sinirli bir hale büründü. Erdinç bey daha fazla katlanamadı ve iş hakkında konuşmaya başladık.
----------------------------------
" Bundan sonra toplantılara seni de getireceğim. Daha eğlenceli oluyor. " dedi ve arabanın kapısını kapattı. Ya ne demezsin ! Birde bana sor.
" Ama şimdi seni şiirkete bırakıp sevgilimin yanına gitmeliyim. " dediği zaman gözlerimi devirmemek için kendimi tutmuştum. Beni şirketin kapısına bıraktı ve sonrada gaza basıp gitti. Şirkete ilerlerken çantamdan telefonumu çıkardım. 2 mesaj yazısını görünce herşey netlik kazandı.
" Neden yanıma gelmedin ? " Hemen diğer mesaja girdim.
" Demek öyle. Peki o zaman. Şirkette en ağır işleri senin yapmanı sağlayacağım baş belası. " Nefesim kesildi. Neden ki ? Ben ne yapmıştım ? Bir anda herşey netlik kazandı. Ayağıma vuran Erdinç bey değil oydu ve onun yanına gitmem için böyle yapmıştı. Ama ben onun yanına gitmemiştim. Daha sonraysa bana mesaj atmıştı. Ama ben görmediğim için ona da cevap vermemiştim. Telefonun mesaj kısmına gelip mesaj yazmaya başladım.
" Beni kovan sendin. Ne istiyorsun ? " Şirkete girerken sinirlerim yine eski yerine gelmişti. Hem beni kovuyordu, hemde sonradan konuşmak istiyordu. Dengesiz. Çift kişilikli öküz. Telefonuma mesaj geldiğini belirten sesi duyduğumda hala ona saydırıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ AŞK
RomanceYeni bir şehir. Yeni bir iş. Yeni bir aşk. Bunlar eski bir eşle kıyaslanabilir mi ?