Tunahan'ın televizyonda olmasına şaşırmamıştım. Hayır, onu daha önce de görmüştüm zaten televizyonda. Ama onun basın toplantısı yapmasına şaşırmıştım. Televizyondaki başlık '' Tunahan Eski'nin yeni aşkı Sude Soysal. " iken şaşırmamam mümkün değildi. Tunahan konuşmaya başladı ve kalbim hızlandı.
"Merhaba. Buraya sizleri çağırdım. Çünkü bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Ben birini geri kazanmak istiyorum. Ama o onu sevdiğime inanmıyor. Elbetteki bana inanmamak için haklı sebepleri var. Ama benim aklımda şu an Çağla'dan eser yok. Bunu buradan duyurursam belki daha inandırıcı olur. " Elini yüzüne getirdi ve ovaladı. Bu sırada oradaki muhabirlerden biri ona bir soru sordu.
" Tunahan bey, Çağla hanımın başka birisiyle sizi aldattığı doğru mu? '' Dudağımı ısırıp vereceği cevabı bekledim. Ama o soruya cevap vermeyi reddetti.
" Bu soruyu cevaplamayacağım. Başka sorusu olan? '' Neden cevaplamıyordu. Soruyu cevaplamaması benim aklımda çok değişik kurgulara sebep oluyordu. Belki de bana Çağla'ya bir ders vermek için geri dönmüştü.
" Bu kadınla nerde tanıştınız ve adı ne? '' Gözlerini kamerlardan birine çevirdi.
" Adı Sude Deren Soysal ve kardeşimin arkadaşı. Onunla bu sayede tanıştık. " Arkadan gelip omzuma dolanan kolla gözlerimi ekrandan ona çevirdim. Yağmur?
" Abim seni gerçekten seviyor. " Yanaklarımı sıkıntılı biçimde şişirdim. Ona inanmak istesemde inanamıyordum.
" En son bu dediğine inandığımda sonuç pek iyi olmamıştı. " Ekrana tekrar bakmadım. Baksam ona daha fazla aşık olacaktım biliyordum. Bana yaptığı şeyden sonra hâlâ ona nasıl aşık kalabiliyordum onu da bilemiyordum. Odama girmek için niyetlendim ama Kerem koşarak bana geldi.
" Beni parka götürür müsün? '' Şu an ona hayır demek istesemde onun o o bakışlarını gördükten sonra diyemezdim. Benim öğrettiğim bakışı bana karşı kullanıyordu.
" Ben üstümü değişeyim sende annene söyle. Senin kıyafetlerini değiştirsin. " Daha cümlem bitmeden o koşmaya başlamıştı. Odaya girip valizime yürüdüm. Arabadan valizimi çıkarmamıştım. O kargaşada kim çıkarmıştı onunda farkına varamamıştım. Üstüme bir tişört onun altına da dar paça bir pantalon çıkardım. Dışarıdaki havaya baktım ve birde ince bir hırka çıkardım. Burada hasta olmak istediğim son şey bile değildi. Kapıyı biri çalınca o tarafa döndüm.
" Girebilirsin. " Kapı açıldı ve Besim kafasını uzattı.
" İyi misin ? " Güven verici olduğunu umduğum bir gülümseme gönderdim.
" Evet. Seninkiyle dışarı çıkıyoruz. '' İçeri girip kapıyı kapadı.
" Benimki? Hangisi? '' Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Karısı da aynı bunun gibiydi. Içlerinde fesat.
" Oğlun var. Farkındasın dimi? '' Gözlerine alaycı bir bakış yerleşti.
" Hayır. Ben yenisini yapma aşamasındayım. " Yatağın üstündeki yastığı ona fırlattım.
" Geri zekalı. Sonra söyleyince ben suçlu oluyorum." Dudaklarına arsız bir gülümseme yerleştirdi.
" Sırf mutlu ol diye kendimden açık veriyorum kızım. Yağmur duysa neni öldürür. Ona karşı koz olarak kullanıyorsun sen bunları. " Bende gülümsedim ve ona baktım.
" Ama bazen hakediyor. Mesela bugün. " Kahkaha attı. Bu çocuk kardeşim diyebileceğim nadir kişilerdendi. Telefonum çalmaya başladı. Ama kim olduğuna bakmadan meşgule attım. Arkadaşlarımla konuşurken arayanlara uyuz oluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ AŞK
Storie d'amoreYeni bir şehir. Yeni bir iş. Yeni bir aşk. Bunlar eski bir eşle kıyaslanabilir mi ?