Multimedya : Erhan.
Çağla'nın kucağındaki çocuğun benim olma olasılığı ne kadardı ? Tamam bir zamanlar onunla evli kalmıştım ama şu anda o anlar hiç yaşanmamış gibiydi. Hele de Sude içeride yatarken... Çağla yanımıza doğru yürümeye başlayınca sıkıntıyla inledim. Hayır, hayır, hayır ! Ne yeri ne de zamanı şu anda !
" Buğracığım, Tunahan abine merhaba de. " Çocuğun benimkiyle aynı olan gözlerine şaşkınlıkla baktım. Hadi canım ! Hep kendimi onun benim çocuğum olmadığına inandırmıştım, ama şu anda karşımdaki velet hiçte öyle demiyordu. Çocuk tek kaşını kaldırıp bana baktı. Bunun bile bana benzer olması tesadüf olsa gerekti.
" Merhaba." Konuşmadan sıkıldığı ve yanımızdan bir an önce gitmek istediği ortadaydı. Çağla beklentiyle bana bakınca konuşmam gerektiğini farkettim.
" Merhaba ufaklık. " Çocuk yeşil gözlerinde barındırdığı öfkeyle bana dönünce nerede hata yaptığımı anlamaya çalıştım. Sadece ona merhaba demiştim.
" Ben ufaklık değilim. "
" Buğra ! Hemen ses tonunu düzelt ve ondan özür dile. " Bu çocuk nasıl yetişiyordu böyle ? Azıcık bile sesinin tonunu yükseltemeyecek miydi ? Çocuğun gözleri dolunca nefesimi tuttum ve yanlış bir hareket yapmamı engelledim. Mert koridorun başından hızla yanımıza gelmeye başladı. Yanımıza geldiği anda çocuğu kucağına aldı ve Çağla'ya döndü.
" Ne yaptığını sanıyorsun sen ! O daha bir çocuk. "
" Saygılı olması gereken bir çocuk. "
" Saygılı olmayı ona bu şekilde bağırarak öğretemezsin. Ayrıca hastanedeyiz. Çıkış işlemlerini hallettim. Çık dışarı. " Çağla'nın hastaneden çıkacağını öğrenince derin bir nefes aldım. Kesinlikle rahatlayacaktım. Ama bu çocuk ya benimse ?
" Tamam, ver oğlumu gideyim. " Buğra babasına daha da sinince şaşkınlıkla Çağla'ya döndüm. Ondan korkuyor muydu ?
" Sen git, ben getiririm. " Çağla omzunu silkti ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Bir kez daha şaşkınlıkla arkasından baktım. Çocuk ? Mert bana dönüp sinirli bir şekilde bakınca gözlerimi kaçırdım. Kızması normaldi tabi, çocuk benim yüzümden azar işitmişti.
" Deren nasıl Yağmur ? "
" Bana değil abime sor, o çıktı yanından. " Bu halde bile sırıtmamak için kendimi zor tuttum. Beni yok sayıp Yağmur'a sormuştu ama yine bana mecbur kalmıştı. Tam cevap vermek için ağzımı açmıştımki hemşireler koşarak yoğun bakıma girmeye başladı. İçimi kaplayan korku dalgasıyla birlikte onlara doğru ilerlemeye başladım. Mertte sorusunu unutmuş beni takip ediyordu. İçeri giren bir hemşireyi kolundan yakaladım.
" Ne oluyor ? "
" Ateşi yükseldi, düşürmeye çalışıyoruz. " İçeri girmek için niyetlendim ama Yağmur kolumu tuttu. İçeri girmek istiyordum, burada hiçbir şey yapmadan durmak istemiyordum.
" Oraya gidersen sadece ayak bağı olursun abi. Burada bekle. " Haklı olduğunu bilmeme rağmen burada durmak istemiyordum. Yağmurda endişeliydi ama o benim gibi değildi. Sakin kalıp beni sakinleştirmek ona kalmıştı.
" İçeri girmek istiyorum. " Ağlamaklı çıkan sesimi duyunca şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Etrafa bakıp kimse beni izliyormu diye baktım. Mert bir köşeye geçmiş başını duvara dayamıştı. Oğlu ise kucağında oturup etrafı izliyordu. Ya da benim oğlum.
" Ona birşey olmayacak, kendini bu kadar yıpratma. O çok güçlü, deprem olurken yalnızdı ama seni bekleyecek kadar da cesurdu. " Sadece tek bir noktaya takılmıştım. Deprem olurken yalnızdı ? Ne demek yalnızdı ? Yanında Erdinç, Besim, babası ya da en kötü ihtimalle Erhan geri zekalısının olması gerekiyordu ! Bir kez daha suçluluk hissi bedenimi ele geçirirken onu kenara çekip yoğun bakıma girdim. Önüme çıkan hemşireyi itip odaya daldım. Başında doktor mu yoksa hemşire mi olduğunu çözemediğim kişiler vardı ve Sude'nin diz kapaklarının altında ve koltuk altlarında ıslak olduklarını tahmin ettiğim bezler bulunuyordu. Nefesimin kesildiğini hissettim. Gidip elini elimin içine almalıydım ama birinin beni geriye doğru çektiğini hissettim. Beni çekebildiğine göre erkek olmalıydı. Arkamı döndüm ve Mertle burun buruna geldim.
" Sen ne yaptığını sanıyorsun Tunahan ! Doktorları rahat bırakta işlerini yapsınlar. "
" Ben orada olursam daha iyi olur. "
" Tunahan sana birşey diyeyim mi ? Sen çevresinde olduğun sürece o kızın iyi olabileceğini sanmıyorum. " Gözlerimi kaçırdım. Doğru olan bir sözü nasıl inkar edebilirdim ki ? Dışarı çıktığımızda Yağmurla uslu uslu oturan Buğra'yı görünce tekrar ona baktım.
" Sanırım seninle en kısa zamanda konuşmalıyım. "
" Ne hakkında konuşacağını biliyorum ve ben o konuşmaya çoktan hazırlıklıyım. " Sanırım bu konuya bir tek ben hazırlıklı değildim. Oturaklardan birine oturdum ve bu zamana kadar olanları düşünmeye başladım. Beni banyoda yakalaması, onu Mertten kurtarmam, hasta olması, babasının düğünü, nişan... Ne kadar düşünmüştüm bilmiyordum ama doktorlardan biri dışarı çıkınca soluğu onun yanında aldım. Benim konuşmamı beklemeden direk konuya girince doktora karşı içimde bir sevgi oluştu.
" Şimdilik ateşini düşürdük, yarın normal odaya alacağız. Bu zamana kadar ona ne olduğunu tespit etmek için bekledik. Yarın anjiyo yapacağız. Korkmayın önemli bir operasyon değil. Operasyondan sonra akşama kadar müşaade altında tutulacak ve sonrasında eve gidebilirsiniz. " Derin bir nefes aldım. Rahatlamıştım, bu su götürmez bir gerçekti. Tekrar eski yerime geçerken doktora cevap vermememi umursamadım. Zaten o da benden cevap beklemiyordu. Erhan yine içeri koşarak girince kaşlarımı çattım. Bu çocuk nereye gidip geliyordu böyle ? Mert ile Yağmur'a bakmak için etrafıma bakındığımda Yağmur'u, Buğra'nın başında buldum. Gözlerimin boyutu iki katına çıkarken şaşkınlıktan açılan ağzımı kapadım. Tabi ya ! Rahatlayınca soluğu onun yanında almıştı. Yağmur böyleyse annemi düşünemiyordum. Ama çocuğun Sude'den değilde Çağla'dan olduğunu duyunca verecekleri tepki nasıl olur onu tahmin edemiyordum. Buğra, Yağmur'un söylediği bir şeye kahkaha atınca bir küfür savurdum. Gülerken aynı annesine benziyordu. Bu çocuk benimse eğer neden herşeyi bana benzemiyordu. Tamam, sanırım sağlıklı düşünemiyorum. Üstümdeki tişörtü çekiştirdim. 2 gündür üstümdeydi. Buralara yakın bir mağaza falan var mıydı acaba ? Eğer varda Sude'nin karşısına üstümü değişip çıkacaktım. Beni beğenmesini istiyordum. Erhan kimseye birşey sormadan bir köşeye geçip oturunca alayla ona baktım. Yüzünden hala endişeli olduğu belli oluyordu ve bende endişesini geçirmeyi düşünmüyordum. Bende kafamı duvara dayadım ve gözlerimi kapadım. Dün gece uyuyamamış olduğumdan dolayı bedenim uykuya yenik düştü ve bilincim kapandı.
********
"Abi Sude uyandı, odaya alıyorlar. Hadi kalk. " Gözlerimi açtım ama tekrar kapandılar. Sude'yi düşündüğüm anda gözlerim hızla açıldı. Sadece düşüncesiyle gözlerim açılıyorsa birde sabahları beni o kaldırsa ne olacaktı acaba ? Düşünceyle sırıttım ve Yağmur'un bana deliymişim gibi bakmasıyla ödüllendirildim. Ayağa kalktım ve saate baktım. Kaç saat uyumuştum ben böyle ? Önceki gün uyuyamamamında hıncını almıştım anlaşılan. Etrafa bakıp Mert ya da Buğrayı aradım ama yoktu. Söylemeden geçemeyeceğim, Erhan piçi yine yoktu !
" Mert'i ya da oğlunu arıyorsan, onlar gitti. " dedi sırıtarak. Yakalandığım için bakışlarımı kaçırdım ve tam o sırada dışarı çıkarılan Sudeyle göz göze geldim. Bakışlarını hemen başka yöne çevirince üzerimdeki bütün mutluluk kırıntıları uçup gittiler. Onu o kadar uğraşıp geri kazandıktan sonra tekrar kaybetmiştim. En azından beni duyduğunu ümit etmiştim. Belki o zaman bana karşı daha yumuşak olurdu. Yağmur destek olmak istercesine elini koluma koydu. Ayaklarıma yürü talimatını verdim ve Sude'nin odasına doğru ilerledim. Odadan içeri girer girmez tekrar göz göze geldik. Bakışlarını aynı hızla yine kaçırınca gözlerimi devirdim. Gözlerime bile bakmayacak mıydı yani ?
" Bak Sude ben..."
" Kes Tunahan ! Beni affet mi diyeceksin ? Tamam, peki affedeceğim. Ama bana ne yaşattıysan aynısını yaşayacaksın. Erhan ile çıkacağım. Ha birde söylemeden geçemeyeceğim, Erhan'a aşık olma ihtimalimde var.
Yeni bölümle karşınızdayıııım :D Umarım beğenirsiniz. Birde yeni bir hikaye yazdım ona da bakarsanız sevinirim :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ AŞK
RomanceYeni bir şehir. Yeni bir iş. Yeni bir aşk. Bunlar eski bir eşle kıyaslanabilir mi ?