Selam selam selam :D 10 votedan sonra yeni bölümü yayınlıyacağımı söylemiştim ve yayınlıyorum. Ve ufak bir hatırlatma bazı yerleri anlamamanız normal. Çünkü bazı olaylar sonradan ortaya çıkıcak :D
Tamam. Madem öyleydi. O zaman bende yanına bu şekilde giderdim. Bekle beni Tunahan Eski. Ben geliyorum.
Arabaya binerken yağmur arkamdan sessiz bir şekilde geliyordu. Şu an bişey söylemesini bekliyordum. Ne olursa.. Ama o susmayı tercih ediyordu. Sıkıntıyla kıyafetlerime tekrar baktım. Kararlılığım yavaş yavaş yok oluyordu. Sanırım özgüven patlaması yaşamıştım. Arabadan inmek ve evime geri dönmek istiyordum. Yani İstanbula. Yağmurun konuşmayacağını anladığımda bakışlarımı yola çevirdim. Yağmur yağacak gibiydi. Gökyüzünde kara bulutlar vardı. Heyecandan terleyen ellerimi pantalonuma sildim. Telefonumun melodisi arabayı doldurunca irkildim. Cebimden çıkarıp kimin aradığına baktım : Babacım. Meşgule attım ve telefonumun sesini kıstım. Bir de telefonumun orada çalmasına dayanamazdım sanırım.
" Geldik. " İçimdeki korku gitgide büyüyordu. Arabadan inerken midem bulanıyordu.
" Abim kızları dövmüyor. Korkma. " dediğinde yağmura döndüm. O kadar belli etmiş olamam.
" Böyle düşünmedim. " dedim gözlerimi kaçırarak.
" Ya tabi. O yüzden hiç konuşmuyorsun, ellerin terliyor ve titriyorsun. " Titriyormuydum gerçekten ? Gülümsemeye çalıştım. Ama başarılı olamadığımı biliyordum. Adımlarımı önümüzdeki şirkete yönlendirdim. Yağmurun yanımda olmadığını farkedince geriye döndüm. Arabaya yaslanmış gitmemi bekliyordu. Ona nasıl baktıysam kendini açıklama yapmak zorunda hissetti.
" Tek gitmeni istedi. " Kaşlarımı çatsam da ilerledim. İçerisinin büyüklüğü falan umurumda değildi. Tek istediğim bir an önce buradan kurtulmaktı. 2. kata çıktım. Yaklaştıkça içimdeki heyecan büyüyordu. Odanın önüne geldiğimde sekreter işinden kafasını kaldırıp bana baktı.
" Sude hanım sizmisiniz ? " Üstümdekilere bakmasına aldırmadım.
" Evet. Benim. " dedim. Sesim beklediğimden soğuk çıkmıştı. Kızın bakışları bir an sertleşti. Harika daha işe başlamadan bir düşman kazanmıştım.
" Tuna bey sizi bekliyor. " Arkama bile bakmadan odaya girdim. Sanki bişey unutmuş gibi hissediyordum. Ama ne ?
" Siz her gittiğiniz görüşmede odaya böyle dalarmısınız ? " Yanaklarım hızla kızarmaya başladı. Kapıyı çalmayı unutursan böyle olur işte.
" Hala özür dilemedin. " dedi ve sonunda camdan dışarı bakmayı bırakıp bana döndü. Sanırım bu zamana kadar gördüğüm en yakışıklı erkekti. Yeşil gözler, sarıya dönk önü havaya kalkık saçlar.
" Konuşma özürlüsü falan mısın ? " Ve aynı zamanda en gıcık erkekti.
" Şey, özür dilerim. " Bakışlarımı hızla yere indirdim.
" Bu kıyafetle gelme sebebin ne ? Sen bu ortama uygunmusun ? " Kıyafetime laf söylenmesi en uyuz olduğum şeydi sanırım.
" Ben bu kıyafetle buraya uygun olduğumu düşünüyorsam, uygunum demektir. Bulunduğum ortama göre görünüşümü değiştiremem. " Bir an yüzünden bir gülümseme geçer gibi oldu. Ancak hemen soğuk ifadesine geri döndü.
" Bu asi kız olursam beni işe alır ayakları bana sökmez. Bil istedim. " Öyle mi beyefendi ?
" Öyle bir amacım yoktu zaten. Ben siz konuşmaya başladığınız andan itibaren işten vazgeçtim zaten. Şu an benim yaptığım bu konuşma beni işe almamanız için. " dedim. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Ardından da bakışlarına bir kızgınlık hakim oldu. Bana doğru gelmeye başladı. O bana doğru adım atarken bende geri geri gidiyordum. Korkmuyorum. Korkmuyorum. Korkmuyorum. Ayağımın altındaki halıya takılmamla kendimi yerde bulmam bir oldu. Tam karşımda durdu. Ayaklarının dibindeydim. Elini uzatınca bana vurucağını sanıp geri çekildim.
" Sen Çağlanın benden hoşlanan arkadaşımısın yoksa ? " dedi. Ne ? Çağla kimki ? Ayrıca en önemlisi ne alaka ?
" Çağla kim ? Tanımıyorum. Tanımıyosam önemsiz biridir. Yani benim açımdan. " dedim. Hızla kolumu tuttu ve ben ne olduğunu anlamadan beni odadan dışarı çıkarıp yere attı.
" Bir daha bu odanın hatta bekle bu şirketin yakınından bile geçersen ölüm fermanını imzalamış olursun. Anladın mı beni ? " Gözlerimin amaçsızca dolmasını engelleyemedim. Ancak herkesin buraya toplandığını göz önünde bulundurursak burada ağlayamazdım. Ellerimin ve dizlerimin acımasını önemsemeden yerden kalktım. Hiçbir şey demeden ilerlemeye başladım. Etrafımdaki konuşmaları önemsememeye çalışıyordum. Etrfaınızdaki herkes sizin hakkınızda konuşurken bu hiç kolay olmuyordu. Dışarı çıkar çıkmaz yürümeye başladım. Peşimden gelen yağmuru umursamıyordum bile.
" Sude. Sude. SUDE BANA BAK. " Durdum ve onun bana yetişmesini bekledim.
" Ne oldu ? " Daha fazla gözyaşlarımı tutamadım ve ağlamaya başladım. Sakinleşince ona olanları anlattım.
" Kızım sen hala yaşadığına dua et. " Ona döndüm.
" Ne demek hala yaşadığına dua et ? " Gözlerini devirdi.
" Çağla abimin ölen eşi. "
***************************************************************************
1 SENE ÖNCE
TUNAHANIN GÖZÜNDEN
İçeri giren kıza baktım. Üzerinde bir kot pantalon vardı ve onun üstünede kazak giymişti. Bu şekilde iş görüşmesine gelebileceğini mi düşünmüştü. Daha da önemlisi benim onu bu kılıkla işe alacağımımı düşünmüştü. Daha fazla kendimi tutamadım ve konuşmaya başladım.
" İşe alınmadınız. Bu kılıkla sizi burada çalıştırmam. " Üstündekilere baktı ve sonra tekrar bana döndü.
" Ben bu kıyafetle buraya uygun olduğumu düşünüyorsam, uygunum demektir. Bulunduğum ortama göre görünüşümü değiştiremem. " Asi kız ? İşte bunu sevebilirdim. Kızda gayet sevimliydi zaten. Yanına yaklaştım ancak o da geri geri gitmeye başladı. Halıya takılıp düşünce elimi uzattım. Ancak o korkuyla geri çekildi. Lanet olsun. Ona vurmak gibi bir amacım yoktu. Gülümsedim.
" Bir istisna yapıp seni işe alabilirim. Adın ne senin ? " O da gülümsedi ve uzattığım elimi tuttu.
" Çağla."
![](https://img.wattpad.com/cover/11034558-288-k755442.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ AŞK
RomansaYeni bir şehir. Yeni bir iş. Yeni bir aşk. Bunlar eski bir eşle kıyaslanabilir mi ?