MERT
Karşımda duran şerefsize baktım. Tamam. Üvey kardeşimi sevmiyor olabilirdim - Şu son olaydan sonra ona belki biraz sevgi duymaya başlamış olabilirdim ama neyse - ama bu yaptığı adilikten başka birşey değildi. Hangi kız o son cümleyi duymayı hakederdiki. Her zaman sevgisiz kalmış biri olan ben bile bunu yapmazdım. Belki de o yüzden karşıma gelip bana yardım et dediğinde Sudeye yardım teklifini kabul etmiştim. Tabi her zamanki gibi piçliğimi yapmış ve " Karşılığında ne alacağım ? " demiştim. Cevap verdikten sonrada bunu söylediğime pişman olmuştum.
" Annem zaten bir süredir benimle ilgilenmiyor. Ama hala bana karşı düşman gibi hissettiğini biliyorum. Yani sen bunu yaptıktan sonra aranızdan tamamıyla çekilmeyi planlıyorum. " O çocuğu bu kadar çok seviyordu yani ? Yine de kabul etmemiştim. Ta ki ben kavga ederken - tamam dayak yerken. - tuhaf bir şekilde ortaya dalıp beni korumaya çalışana kadar. Onu ben dövmüşken onun beni kurtarması fazlasıyla saçmaydı. O gün ona yardım etmeyi kabul etmiştim. Tam giderken geri dönmüş ve benim bile zor duyduğum bir sesle fısıldamıştı.
" Canını fazla yakma. Şey, birde senin canını yakmasına da izin verme. Fiziksel olarak değil. Sözleri çok can yakıyor. " Bunu söyledikten sonra arkasına bile bakmadan gitmişti.
" Konuş artık. " Tunahan'ın sesiyle kendime geldim. Çağla hala yanımda duruyordu. Aslında onunla neredeyse 5 aydır falan çıkıyorduk. Ve intikam için onu kullanmak iyi bir fikir gibi gelmişti.
" Şu an yanında kim var ? " dedim canını yakmak istercesine. Gözleri bir an yanımdaki Çağlaya gitti.
" Karım ? " Iste buna gülerdim. Bir kahkaha attım. Çağla ? Onun yanında ?
" Kendin buna inandın mı cidden ? " Bir an gözleri sertleşti. Hazırla kendini Mert. Darbe geliyor.
" Senin gibi bir piçin yanında mı olucak lan! Gel Çağla. " deyip elini ona doğru uzattı. Çağlaya dönüp kaşlarımı kaldırdım. Karnındaki bebeğin benken ona gidermiydi ? Yanıma gelip elimi tuttu.
" Evet. Yanındaymış gerçekten. " Gözleri ellerimize kitlenmisti. Seni böyle göt ederler işte.
" Yanımda kimse yok mu lan ? '" Bunu bende kendime sormuştum. Defalarca hemde. Sonuç herzaman aynıydı. Ve bu can yakıyordu.
" Sen yanında olan tek insanı da az önce kaybettin. Bir de bana canını fazla yakma diyordu. Sanırım onu dinlemeyeceğim. " dedim. Sudeyi kastettiğimi anlamıştı sanırım.
" Canını fazla yakma mı dedi ? " Başımı salladım. Bir an güçlü ifadesi gitsede ardından daha sert şekilde geri geldi.
" Yediğin dayağı ne çabuk unuttun ? Bana ne yapabilirsin ki ? " Seyircilerin arasında olan arkadaşlarıma döndüm. Ayağa kalkıp yanima geçerlerken bir kısmı da içerdekileri dışarı çıkarıyordu.
" Sence ben bunu yapar mıyım ? Sana olan nefretime bir tane daha eklendi. Ben senin gibi hiç sevilmedim ve sen onu kaybettin. " dedim salon tamamen boşaldiğinda. Bir küfür savurdu.
" Teker teker gelin lan! " Arkamdaki adamlardan ikisi onu kollarından tutarken yanına gidip yumruk attım.
" Intikamda her yol mübahtır. "
4 YIL SONRA
TUNAHAN
Gözlerimi etrafta gezdirdim. Yalnızdım ve bunun sebebi bendim. Yanımda olanlar sadece parayla çalıştırdığım işçilerimdi. Keşke o gün onun gitmesine izin vermeseydim. Tamam. O gün yediğim dayağın haddi hesabı yokti belki. Ama ayağa kalkmış ve kapıya kadar gitmiştim. Hala kapıda Besime sarılmış ağlıyordu. Eğer ona gitme deseydim belki de kalırdı. Ama benim tek yaptığım o arabaya binerken yere yığılmak olmuştu. Beni hastaneye kimin getirdiğini bilmiyordum. Ama 3 ay sonra uyanmıştım. Iç kanama getirtecek kadar dövülmek bana pek iyi gelmemişti. Bu kadar nefret bana bile fazlaydı. Hastaneden eve çıkar çıkmaz Sudeyi aratmaya başlamıştım. Bende Tunahan Eskiysem onu bulacaktım. Kapı tıklatıldığında geçmişin pençesinden kurtulmayı başardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ AŞK
RomanceYeni bir şehir. Yeni bir iş. Yeni bir aşk. Bunlar eski bir eşle kıyaslanabilir mi ?