O sırada içeriye birden bire Ford girer. Hepsi Ford'a şaşkın bir şekilde bakıyordur.
"Çabuk! Burdan gitmeliyiz! Hadi!" diye bağırdı ve eşyalarını toplamaya başladı.
"Ne oluyor, Ford? Neden bu kadar telaşlısın?" diye sordu Stan, Ford'un yanına giderken.
"Ford amca, bir sorun mu var?" dedi Dipper.
"Evet! Bill geri döndü. Ayrıca onu burda tutan bir mekanizma olduğunu anladım. Bu çok güçlü bir mekanizma. Bu Bill için kurulmuş ama kendiliğinden de var olmamış. Yani onu burda tutmak isteyen birileri var ve bu kişiler şu anda istese bu bölgeyi yok edebilecek durumda!"
Mabel üzülmüştü. Kasabalarının ve Bill'in yok olmasını istemiyordu. "Ne?" dedi. Sesi ince çıktı.
"Peki, bu adamlar FBI ajanıysalar? Önceden de gelmiştiler." dedi Dipper. Bir yanıt bulmaya çalışıyordu.
"Hayır," dedi Ford. "Bu tamamen farklı bir şey." Eşyalarını toplamaya devam etti. "Hadi, hazırlanın."
"Ne yani burdan gidiyor muyuz?" diye sordu Mabel.
Ford duraksadı ve Mabel'a baktı."Öyle olacak gibi duruyor."
Mabel'ın başı aşağı iner. Onların olduğu odadan çıkar. Dış kapının önünde durur. Arkadan sesleri geliyordur.
"Peki, kasabayı yok mu edecekler?" dedi Dipper.
"Umarım öyle değildir ama tahminim öyle. Yoksa neden Bill'i burda tutsunlar ki?" diye yanıtladı Ford.
Bunun üzerine Mabel'ın canı çok sıkılmıştı. Kapıdan dışarıya çıktı ve merdivene oturdu.
Esrarengiz Kasaba'yı yok etmek de ne demek?
Burda birçok kişi yaşıyordu. O kadar kişiyi göz göre göre öldüremezlerdi.
Ayrıca burası çok güzel ve gizemlerin sürekli olarak devam ettiği özel bir yerdi. Böylesine bir yeri neden yok etmek istesinler?
Önemli olan da böylesine bir gücü kimin yaptığı? Onlar kim ki bu kadar güçlüler?
Mabel'ın aklından buna benzer sorular ve düşünceler durmadan geçip gidiyordu.
O sırada yan tarafından gelen bir ses duydu.
"Mabel?"
Mabel kafasını çevirdi. Bu kişi Bill'di. Mabel şaşırmıştı.
"Senin burda ne işin var?" diye sordu Mabel.
"Şişş," dedi Bill parmağına götürerek. "Sessiz ol. Birilerinin duymasını istemezsin. Benimle gel, komuşmamız gerek."
Mabel ayağa kalkar ve Bill'i takip eder. Gizemli Klube'nin arkalarına doğru ilerlerler. Mabel camın yanından geçerken diğerlerinin hâlâ konuştuğunu görür.
Bill bir yerde durur ve Mabel'a bakar.
"Benimle ne konuşacaksın?"
"Bildiğin üzere senden bana yardım etmeni istemiştim."
"Evet," dedi Mabel sonrada kafasını aşağıya indirdikten sonra düşünmeye başladı. "Bir dakika. Burası senin yüzünden yok olacak! Hepsi senin suçun!"
"Hayır, hayır. Bunlar benim suçum değil, Mabel. Bana inanmak zorundasın." dedi Bill.
"Sana neden inanayım? Burası senin yüzünden mahvolacak!" Mabel ona çok sinirlenmişti.
Mabel'ın bu sözleri Bill'i çok üzmüştü.
"Beni dinle, Mabel. Burda kalmak istemiyorum. Bunu sen de biliyorsun. Burdan gitmek için elimden geleni yaptım ama başaramadım. Eğer burda olmasaydım burası yok olmayacak, değil mi?"
Mabel bir an için duraklar.
"Yani seni burdan göndermenin yolunu bulursak o felaketlerin hiç biri gerçekleşmeyecek?"
"Aynen öyle," dedi Bill heyecanla. "Eğer buranın yok olmasını istemiyorsan şu kişileri çabuk seç."
"Ama Ford amcam eşyalarımızı toplamamızı istiyor. Sanırım burdan gideceğiz."
"Merak etme, onları ikna edebilirim. Sen yeter ki daha hızlı olmaya çalış."
Mabel tuhaf bir şekilde Bill'e bakar.
"Nasıl?"
"Hahaha," dedi Bill gözlerini arkaya çevirerek. "O da benim sırrım olsun, tamam mı?"
Mabel'a yaklaştı ve gülümsemeye başladı ^
"Peki."
"Tekrardan teşekkürler, Mabel. Şimdi istersen gidebilirsin. Merak etmesinler."
Mabel, Gizemli Klube'ye doğru gider. Camdan diğerlerine bakar. Stan her zamanki koltuğuna oturup pembe kolasını içerek TV'de "Ben Bir Kadınım" filmini izliyordu.
Dipper ve Soos masaya oturmuş yemek yiyorlardı. Ford ise bir icat için çalışıyormuş gibiydi.
İlk önce şaşırdı Mabel. Sonrada aklına Bill'in söyledikleri geldi.Kapının önüne geldi ve içeri girdi.
"Hey, Mabel. Buraya gel ve yemeğini ye. Soğumak üzere." dedi Dipper.
Mabel sandalyeye oturdu. Yemeğini yedi. Bu gün uzun geçecek gibiydi.
En sonunda yatağına gidip yattı ve uyumaya başladı.
Rüya gördü.
Karşısında birisi vardı ve ona bir şeyler söylüyordu. Yüzü görünmüyordu. Sadece vücudunu görüyordu ve etrafında sis varmış gibiydi. Yine de oda görünüyordu. Çok güzel ve gelecekte gibiydiler.
Mabel dediklerinden pek bir şey anlamadı. Ama arada sırada anladıkları da çıkıyordu.
Rüya sonuçta.
Ses bir erkeğinkine benziyordu.
"O gücü bir gün öğreneceksin... Birisi sayesinde... Yakında yok olacak... Merak etme, kaçacaksın... O kişiyi bulman gerek, Mabel. O kişi çok önemli... Biz o gücü icat edenleriz."
Ardından ona bir saat verdi ve ayağa kalkarak arka kapıdan çıktı.
Daha yeni yeni etrafını incelemeye başladı. Duvarlar maviydi. Önlerindeki yerde ise duvar olacağı yerde cam vardı. Bütün duvar boyunca.
Koltuklar vardı: beyaz ve üzerlerinde mavi çiçekler.
Oldukça modern bir odadaydılar. Masanın üzerinde mavi bir vazonun içinde pembe çiçekler vardı. Duvarlarda garip garip resimler...
O sırada kendisiyle konuşan kişi camın arkasından çıkmıştı ve kapıyı arkasından kapatmadığı için konuşurken sesi gelmişti.
"Seans bitti. Onu geri götürün ve bazı konuşmaları beyninden silin. Ne kadar akıllı olduğunu göreceğiz."
Mabel uyandı.
Tuhaf bir rüyaydı. Ya da değildi.
Saati hatırladı ve etrafına bakındı.
Saat kolundaydı.
Herkese merhaba! 😁
Şimdi soru zamanı
1-)Sizce Bill nasıl diğerlerini eski haline getirmeyi başardı?
2-)Mabel'ın rüyasında gördüğü kişiler kimdi? Neredeydiler?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boyutlar Arası Geçit ✡ Esrarengiz Kasaba
FantasyTAMAMLANDI, düzenleniyor. "We Live For This Love" ~~MaBill~~ Hiç düşünemeyeceğiniz sırlar ve gizemler ama hayır, bunlar Esrarengiz Kasaba'nın gizemleri değil. İkizlerin... Daha önce öğrenmedikleri yetenekleri yüzünden bu sorun ile baş edememeleri, D...