Yarı Final 🔯 32. Bölüm

551 62 7
                                    

Yaağ çok heyecanlıyım, o yüzden bu bölümü şimdi atıyorum.

Yazdıklarım müzikle uyumludur. Yalnız üçüncü paragraftan başlatın videoyu. "~~" işareti ile başlayan yerden. Ve lütfen o garip sesle o ürkütücü fotoya bakıp dalmayı unutmayın hsbxj Orda olduğunuzu düşünün.

Sabah olup bir gün daha bitmişti. Saat 05.10. Güneş'in doğmasına yaklaşık yarım saat var. Hava serin ve hafif bir rüzgar esiyor. Dipper yatağında doğruldu. Gece geç yatamasına rağmen erken kalkmıştı ve hiç uykusu yoktu. Yan tarafta duran Mabel'ın yatağına baktı: boştu. Bir kaç saniye boyunca oraya baktı. Güneş daha çıkmadığından etraf az da olsa karanlıktı. Dipper bir iç geçirerek "Seni bulacağım, Mabel." dedi karalı bir şekilde.

Ayağa kalktı ve pencereden dışarı baktı. Ardından çantasına doğru yönelerek içine fenerini ve günlüğü koydu. Dışarının serin olacağını düşündüğü için üstüne gri renkteki bol ceketini giydi. Sessizce merdivenlerden indi ve dışarı çıktı. Yavaşça kapıyı kapattı.

~~Her şey o kadar sessizdi ki sanki Dünya'nın döndüğünü duyuyor gibiydi. Kulağına uğultular geliyordu. Etraf soğuk renklerle doluydu. Dipper bir an için ürperdi.

 Dipper bir an için ürperdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yoluna devam etti. Ormanın içine girdi ve Skyla'yı son gördüğü yere gitti. Tuhaf bir şekilde onunla sanki bir bağlantısı olabileceğini hissediyordu. Hafiften de olsa kulağına nehrin sesi geliyordu. Skyla ile bulundukları yere geldiğinde bir an için duruverdi. Öylece Skyla'nın durduğu yere bakıyordu. O sırada Mabel'I düşündü. Onu bulmalıydı. Hem Ford amcası da belki yanındadır. İkisini de bulacağını umut ederek Skyla'nın bulunduğu yere geldi ve yere baktı.

Işınlandı.

Pacifica da o esnada uyandı. Sanki bir ses duymuştu. Ayağa pijamalarıyla kalktı. Pijamasının rengi eflatundu. İç güdüleri ona dışarı çıkması için emrediyordu adeta. "Ne var ki dışarıda?" diyerek camdan dışarı baktı. Buğultulu ve ürkünç bir havanın olduğunu fark etti. "Bu da ne?"

Dar kot pantolonunu ve üstüne de açık pembe renkteki kadifemsi bluzünü giydi. Bunu zengin zamanlarındayken almıştı ve oldukça pahalıydı. Penceresini açtı ve havanın soğuk olup olmadığını kontrol etti. Gidip üstüne gri renkteki bol ceketini giydi. Bundan Dipper'da da vardı. Bunu bildiği için almıştı, normalde gri renginden hoşlanmasa bile.

Anne ve babalarının odalarının kapısını yarım açıp içeri bakarak ne durumda olduklarına baktı: uyuyorlardı. Kapıyı yavaşça kapattı. Merdivenlerden aşağı indi. Dış kapıdan çıkabilmek için mutfaktan geçebilmesi gerekiyordu. Mutfağa geldiğinde kahya'yı elinde el beziyle tezgahın üzerinde uyurken gördü. Yavaş yavaş yürürken birden ayağı bir şeye çarptı. Baktığında içinde su doldurulmuş metalden bir kova olduğunu fark etti, az kalsın döküyordu.

Mutfaktan çıktıktan sonra sonunda kapıya ulaştı ve derin bir nefes aldı. Hislerinin güçlendiğini hissetti. Kapıyı açtığında soğuk bir rüzgarla karşılaştı. Hisleri çıldırmış gibi alarm veriyordu; ama hala ne olduğunu anlayabilmiş değildi. Güneş birazdan doğmuş olacaktı. Dağın üstü turuncu renge bulanmıştı. Pacifica hayranlıkla baktı.

Ormana doğru yola çıktı. İki gün önce gördüğü Dipper ve Skyla'nın olduğu yere gitmek geldi bir an aklına ama gitmedi. Çünkü o dağa doğru gidiyordu: Güneş ile karşılaşmaya. Bu yüzden yolunu sapıttı ve ters istikamete doğru yürümeye başladı.

Hisleri ne kadar oraya gitmemesini ve yolunu diğer tarafa çevirmesi gerektiğini söylese de Pacifica bunu dinlemedi. Güneş ışınlarını daha yakından görebilmek istiyordu, ışığı daha yoğun bir şekilde hissetmek istiyordu.

Çünkü hisleri ona yalan söylüyordu. Dipper'ın da kendinden hoşlandığını söylemişti ama tam tersi çıkmıştı ve bunun gibi bir çoğu.

Dağa yaklaşmıştı ki birden bir ses duydu. Telaşla etrafına bakındı ama birilerini göremedi. Biraz daha bakındıktan sonra devam etti. Sonunda dağın eteklerine geldi. Güneş doğunca kendine inanılmaz bir güç geleceğini düşünüyordu. Bu karanlıktan kurtulacaktı.

"Pacifica?" Aniden arkasına dönerek bu tuhaf sesin sahibine baktı. "Ben Demul. Sana yardım için burdayım."

"Sen de kimsin?" Karşısında uzaylıya benzer biri vardı ve daha önce hiç uzaylı görmemişti. Onu dikkatli bir şekilde inceliyordu.

"Kurtarıcın."

"Ne?"

Yere baktı ve ellerini cebine attı. Yalpalaya yalpalaya ona doğru gelmeye başladı. Arada ona bakıyordu. "Seninle bir anlaşma yapalım mı?"

Pacifica bir an için durdu. "Nasıl bir anlaşma? Hem neden benim gibi biriyle anlaşma yapmak istiyorsun ki?"

Demul sırıttı. "Senin kim ve nasıl bir güce sahip olduğunu hatta kimden hoşlandığını bile biliyorum."

Pacifica utandı ve bu kadar çok şeyi bilmesinden dolayı sinirlendi. "Ne? Nasıl bunları bilebiliyorsun?" Geriye doğru bir adım attı. Eğer bir saldırıda bulunursa kaçmaya hazırlanacaktı.

"Bak Pacifica, ne istediğini biliyorum. Eğer anlaşma yaparsak istediğin olacak."

Pacifica biraz durdu ve dediklerini düşündü. Gözlerini ondan kaydırdı. "Peki.. Anlaşmanın geri kalanında ne yapacağım?"

"Çok kolay, sadece Skyla'yı öldürmeme yardım edeceksin." Ona doğru dik dik baktı. "Senin de ondan hoşlanmadığını biliyorum, Pacifica. İkimiz de birbirimize gerçekten benziyoruz. Birlikte olarak Skyla'dan kurtulabiliriz. Sen hayaline kavuşursun, ben de." Pis pis sırıtıyordu.

"Şey.. Aslında..."

"Bunu istediğini biliyorum, Pacifica." Ona dik dik bakmayı hala sürdürüyordu. Oldukça ciddi duruyordu. Pacifica hala emin değildi. Onu öldürmeye aslında niyeti yoktu ama gerçekten geldiğinden beri Skyla'dan hoşlanamamıştı ve Dipper'ın ondan hoşlandığını bir ara da düşünmüştü. Ayrıca ondan çok şey sakladıklarını da düşünmüyor değildi.

Başını yere eğerek "Pekala," dedi.

Ve Güneş doğdu.

Boyutlar Arası Geçit ✡ Esrarengiz KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin