20. Bölüm

670 63 39
                                    

Mabel onaylar biçimde kafasını salladı. Yabancı ona aslında tanıdık geliyor gibiydi.

"Beni takip et, güvende olacaksın."

Yabancı elindeki uzun sopayı yere vurdu ve kanatları çıktı.

Yabancı elindeki uzun sopayı yere vurdu ve kanatları çıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu aleti sırtına dayadı ve uçuruma doğru durdu. "Hadi, karnın altta olacak şekilde üstüne yat."Mabel şaşırdı. Bunu neden yapacaktı? "Benimle gelecek misin yoksa uzaylılarla tek başına baş etmeyi mi deneyeceksin?" Mabel'ın başka seçeneği yoktu bu yüzden keşiş kılıklı adamın dediğini yaptı. 

Yabancı koşarak hızlandı ve uçurumdan aşağı atladılar. Mabel ilk çığlık attı. Ardından ise alıştı. Yoğun sis olan yerden ayrılınca uzaylı gemilerinin üstünden uçtular. Uzaylılar onlara baktılar. 

"Bu.. Aang (Eng)!"

"Olamaz! Yine her şeyi berbat ediyor!"

"Saygı değer Squza'mız bundan hiç hoşlanmayacak."

Onlardan biraz uzaklaştıktan sonra Mabel rahatladı ama aklına bir soru takılmıştı. "Squza diye bahsettikleri kişi de kim?" 

"Uzaylılar kendini yöneten, en güçlü, en akıllı ve lider ruhlu olan kişilere Squza diyorlar. Senin anlayacağın bir çeşit Kral, Kraliçe gibi."

"Peki ya şimdi nereye gidiyoruz?"

"Göreceksin."

----------------------

"Evet, son hazırlıklar da bitti. Uzaylılarla tanışmaya can atıyorum. Eminim bize çok yardımları dokuncak." dedi Ford sırt çantasını takarken.

"Bilemiyorum, Ford. İçimde kötü bir his var."

Ford güldü. "Bill'den daha kötü ne olabilir, Stanly?" Elini Stan'in omzuna koydu. "Bırak da uzaylılar bize yardım etsin."

Ford kapıya doğru giderken Stan birden seslendi. "Ben de geliyorum!"

Ford kafasını ona doğru çevirdi, şaşırmıştı. "Ne? Hayır Stanly! Gelemezsin. Unuttun mu, senin hala sırtın iyi durumda değil. Burda kalmak zorundasın."

"Ahh, tamam ama dikkatli ol."

Bir süre boyunca birbirlerine baktılar ve Ford onaylar biçimde kafasını salladı.

-----------------------

Skyla büyük bir şaşkınlıkla Dipper'a bakıyordu. Aslında Dipper'ın böyle bir güce sahip olduğunu biliyordu ama yine de fazla şaşırmıştı. "O gerçekten de sensin."

"Eğer bana neler olup olmadığını söylemezsen seni gebertirim, anladın mı?! Bana kız kardeşimin yerini söyle!" Yumruklarını sıktı.

"Sakin ol, Dipper. Eğer fazla sinirlenirsen kontrolden çıkarsın. Şimdi sakin olup benim yanıma gel." Skyla ise oldukça sakindi. Sanki Dünya umrunda değil...

"Konuyu değiştirme!"

Skyla alaycı bir şekilde baktı. "Sana neden söyleyeyim? Bana bir neden ver."

"Çünkü seni kül ederim ve küllerini de önüme alıp dans ederim." Dipper da sakinleşmeye karar vererek daha dik durdu.

Sesli bir şekilde güldü. "Bugün çok esprilisin." Bir anda gülmeyi kesti ve ciddileşti. "Bunu yapamazsın."

"Nasıl yapamam? Görmüyor musun? Harika bir gücüm var. Bununla boy ölçüşemezsin!" Katlarını çattı.

"Birincisi gücün olsa da bunu daha kullanmayı bilmiyorsun ikincisi kime meydan okuduğunu bilmiyorsun. Yani hiç bir şey bilmiyorsun."

Dipper duraksadı. Gözlerini kıstı. "Kimsin sen?" (MULTİ, aşağıda)

"Ben dört elementi kontrol edebilen, ve uzaylıların Squza'sı olan Skyla'yım, Dipper. Buna artık alışman gerekecek."

"Squza mı?" Skyla sanki başka bir dil konuşuyordu. Dipper resmen kendi dilini anlayamıyordu.

Skyla sırıttı ve hafiften güldü. "Bak, bu sefer seni bağışlayacağım ve gitmene izin vereceğim. Şanslısın." Arkasına döndü. Ellerini arkasında birleştirdi ve gerçek haline dönüştü. Yaklaşık boyu 175'di ve siyah, dar bir pantolon üstünde ise sıfır kollu ve karnı açık siyah bir blüz, omuzlarında ise siyah bir koruma amaçlı omuz kalkanı, botları siyah; kısa ve kaba, pantolunda ise ağır gibi görünen siyah kemerinin üstünde silah ve benzeri aletleri vardı. Saçını yukarıdan bağlamıştı ve siyah saçlıydı. Baştan aşağı siyah...

Dipper bakakaldı. Gerçek Skyla bu muydu şimdi? Biraz daha onu inceledikten sonra aklına sorular takıldı. Neden böyle bir şey olmasına izin veriyordu ki? Bu güçleri sayesinde peşinde değil miydi yoksa? Dipper güçlerinin kaybolduğunu hissetti. Anlaşılan sadece sinirlenince bu güce sahip olabilirdi.

"Unutma Dipper, yalan söyleyenler haklıdır." Dipper'a yavaşça döndü.

Artık yüzünü görebiliyordu. İnsanlara benziyordu ama yine de tuhaf görünümlüydü. Ten rengi kumral, gözleri büyük değil; burnu, dudakları, kaşları tıpkı bir insanınki gibi. Çenesi sivri alnı büyük. Bir insanı anımsatıyordu. Çok güzeldi.

Skyla ona gülümsedi ve yavaşça kayboldu, ışınlandı.

---------------------

Soos gelen müşterilerle uğraşırken Stan tam da oturmuşken birden kapı pat diye açıldı. Gelen Dipper'dı.

"Aaaa!" diye bağırdı Stan sinirle elini yumruk haline getirerek. "Daha yeni oturdum. Sizin derdiniz ne? Hem ayrıca o kapının kaç para ettiğinden haberiniz var mı?"

Dipper, Stan'in olduğu odaya geldi. Televizyonun başında oturmuş elinde "Yaşlılar İçin Altın Bilezik" dergisine bakıyordu.

"Stan amca, Ford amcayı gördün mü?" Diyerek etrafına bakındı Dipper.

"Evet, yarım saat önce kapıdan dışarı çıktı." Stan bir yandan da televizyona odaklanmaya çalışıyordu.

"Peki ya nereye gitti?"

"Uzaylıları ziyarete."

"Ne?!" diyerek kapıdan koşarak çıktı.

Stan sevinerek ellerini yukarı kaldırdı ve bağırdı. "Haha! Kurtuldum!" Eline kumandayı aldı. "Şimdi neydi o dizinin adı "Ördek Vak Vak", "Ördek Momo", "Lanet Ördek" Aaaa! Aman neyse işte, onu izlicem." diyerek düğmeye bastı.

Dipper dışarı çıktığında havanın karanlık olduğunu fark etti. Skyla'yken havanın karardığını hiç görmemişti, eve koşarak gelirken de. Saatine baktı. Saat 20.19'du ve birden aklına Pacifica geldi.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Boyutlar Arası Geçit ✡ Esrarengiz KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin