Adrien
Tasarım kulübü Françoise Dupont Lisesi'ndeydi. İçeriye girdik. Bana tasarım kulübünde giymem için bir üniforma verdiler, herkes bunlardan giyecekmiş. Sonra içeriye kulübe katılanlar girmeye başladı. Tahmin ettiğim gibi çoğu kızdı ve benim yanımda durmak istiyorlardı. Dayandım, sabrettim. Babam ve belediye başkanı açılış konuşmasını yaptı. Ondan sonra tanışma faslı için bizi yalnız bıraktılar. Bütün kızlar resmen üstüme atladı. Merhabalar, imza istemeler... Heyt, uzak durun benden!
Bir genç yanıma geldi.
-N'aber? Ben Nino!
Yanımdaki bir kız, cırtlak sesiyle bağırdı:
-Ne "N'aber"i lan!? O senin askerlik arkadaşın mı!? O model Adrien Agreste! Git kendine gözlük al!
Elimden geldiğince sabırlı olmaya çalışarak:
-O kör olabilir ama burada kimse sağır değil, diye yanıtladım onu.
Kız önce algılayamadı, suratıma alık alık baktı. Sonra köşeli jetonu düştü ve utanç içinde öteki kızların yanına koştu.
-Ben de Adrien.
-O kız az önce bağırarak adını herkese ifşa etti zaten. İnan bana, Afrika'dakiler bile duymuştur.
El sıkışıp gülüştük. O sırada içeriye bir kız girdi. Telaşlı bir şekilde masaya tasarım çantasını koydu. Birkaç kâğıt yere düştü.
Nino ıslık çaldı.
-Vay canına dostum, şu fıstığa bak!
-Bir şımarık mahluk daha...
Kız, Alya adındaki bir kızla sohbet ediyordu. Yerdeki kâğıtları alıp ona uzattım.
-Galiba bunları düşürmüşsünüz.
Elini nazikçe tutup öptüm. Bunu hangi kıza yapsam düşüp bayılırdı ama o beni şaşırttı.
-Pardon...sizi tanıyor muyum?
Farklı bir tepki bekliyordum. Ama bunu hiç beklemiyordum, kız beni tanımıyordu!
-Ben Adrien Agreste. Gabriel Agreste'in oğlu.
-Ah, evet siz... Gabriel Agreste'in hayranı olduğum için bir oğlu olduğunu biliyordum ama sizi daha önce görmemiştim.
-Neden benim değil de babamın hayranısınız?
-Çünkü o en ünlü ve en yetenekli moda tasarımcısı! Onun izinden gitmek istiyorum çünkü tasarlamaya bayılıyorum!
Birden kalbimde bir kıvılcım çaktı. O ise konuşmaya devam ediyordu.
-Yani buraya gelmemin tek amacı sadece tasarım! Onu hayal kırıklığına uğratmayacağım, sizi de Adrien...eee...Adrien? Orada mısın?
Ona hayranlıkla baktığımı anladığımda hemen toparlandım.
-Yani...buraya gelmenizin tek amacı...tasarım mı?
-Evet. Yoksa yanlış amaçla mı geldim?
Kesin deli olduğumu düşünüyordu, ah bir de buradaki kızları görse o...Marinette
Ben aslında Uğur Böceği'yim ve Kara Kedi'yle beraber dünyayı kurtarıyorum. Ah Kara Kedi... Çok yakışıklı, sempatik, üstelik esprileri de çok komik. Galiba ona âşık oldum. Bunu Tikki'ye söylediğimde "Âşık olmuşsun iyi hoş da, nasıl itiraf edeceksin?" demişti. O günler de gelecek... Ama Kara Kedi'nin yanında sürekli kızarıp duruyorum, iki kelimeyi bir araya getiremiyorum. Bana "ortak" demesi sinirimi bozuyor; sanki altını çizermiş gibi, vurgu yaparmış gibi söylüyor. Tek kelimesi bana "Benden uzak dur, senden hoşlanmıyorum, bana âşık olma!" diyor, o da "ortak" kelimesi.
Belki de bunlar sadece kuruntu. Belki o da benden hoşlanıyor. Belki de gelin güvey oluyorum kendi kendime, ühühü! Seni eller almasın Kara Kedi...
Kara Kedi...
Benim olacak!
Başka seçeneği yok!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülünç Değil Mucizevi
FanfictionAdrien, Paris'teki tüm kızların aynı olduğunu düşünmektedir: Küstah ve Adrien hayranı. Bu yüzden babasının açtığı tasarım kulübüne gelmek istemez fakat Marinette'le tanışınca fikrini değiştirir. --- Genç Yetişkin (13-17 yaş arası) Dikkat: Kendine za...