Marinette
Gabriel's Tasarım Kulübü'ne geldiğimde herkes etrafıma toplandı. Belli ki baloda Kara Kedi'yle dans ettiğim haberi çabuk yayılmıştı.
-Marinette! Kara Kedi'yi nasıl buldun?
-Nasıl biri?
-Çok mu yakışıklı?
-Aranızda bir ilişki mi var?
-Sevgilin mi?
-Onu seviyor musun?
İnsan kalabalığından zor kurtulup dolabımın yanına gittim. İçinden çantamı aldım. Dolabı kapattığım sırada Adrien belirdi.
-Merhaba!
Biraz korkmuştum.
-Adrien, sen miydin? Ödümü patlattın!
-Kusura bakma. Eee, Kara Kedi'yle baloda dans ettiğinizi duydum. O nasıl biri? Harika, değil mi?
-Evet o çok harika biri- yani, demek istediğim...rüya gibiydi- yani, rüya görüyorum- yani, rüyanda görürsün- yani-Ahhh!..
-Bunun anlamı "evet" mi? Her neyse! Ben böyle kabul edeceğim.
Yanımdan ayrıldı.
Kara Kedi'den söz ederken nasıl da utanmıştım! Umarım bir şey anlamamıştır.~~~
Sınıfa girip her zamanki yerime oturdum. Öğretmen sınıfa girdi.
-Evet çocuklar, size yeni bir tasarım ödevi veriyoruz. Bir şapka tasarlayacaksınız. Değerlendirmeyi Bay Agreste yapacak. Seçilen şapkayı da Bay Agreste'in oğlu fotoğraf çekiminde takacak: Adrien Agreste!
Adrien biraz utandı. Ona destek verdim.
-Ödevimizin konusu: Melon şapka!-Bahçede-
Alya ile bahçedeki bir bankta oturuyorduk.
-Alya, kazanma ihtimalim çok düşük! Eskiz defterimi karıştırdım ama melon şapka tasarımı bulamadım! Her türlü şapkayı diktiğimi sanırdım: Kep, beret, askot, hatta boynuzlu viking kaskı bile var! Bere mi istiyorsun? Bana soracaksın! Ya sombrara? Hiç sorun değil! Ama ya melon!?
Elimde eskiz defterim, düşünceli adımlarla dolanıyordum.
-Bana versene şu eskiz defterini. Eminim işe yarar bir şeyler vardır.
Alya oturduğu bankta eskiz defterimin sayfalarını çevirmeye başladı. Yanına oturdum.
-Boş versene. Hiç umut yok.
-Aaa Alya? Bunlar ne kadar güzel tasarımlar! Çok yetenekliymişsin!
Bunu söyleyen Adrien'dı.
-Teşekkürler Adrien ama sanırım yanlış anladın. Bu tasarımlar benim değil, onlar Marinette'e ait. Övgüyü hak eden o.
Ona el salladım.
-Çok yeteneklisin Marinette. Kazanma şansın cidden yüksek. Kim bilir, belki de çekimde senin şapkanı takarım.@soul_alexandra
O sırada fark etmemişlerdi ama Chloé ve en yakın arkadaşı Sabrina, onları gözetliyordu.
-Sen de duydun, değil mi? Adrien, Marinette'in tasarımlarını-
-EVET DUYDUM! O mu? Kazanmak mı? Ah, çok zor!
-Elbette Chloé, senin tasarımın onunkini geçer. Sen nasıl bir şey tasarlayacaksın?
-Ben tasarlamayacağım. O tasarlayacak. Tabii ilk önce o eskiz defterini ele geçirmem gerekiyor!Marinette
-İlham dolu bahçeme gidiyorum, sonra görüşürüz!
Adrien ile Alya'nın yanından ayrıldım. Eyfel kulesinin karşısına oturup melon şapka çizmeye başladım. Ama olmuyordu. Beğenmiyordum, yırtıyordum.
-Bu baskı altında şapka tasarlamak çok zor!
Tikki el çantamın içinden çıktı.
-Marinette, sen baskı altında dünyayı kurtarıyorsun. Bence senin için şapka tasarlamak pastadan bir dilim almak kadar kolay olmalı!
-Pasta şapka...hem tarz, hem lezzetli!
İlham gelmişti. Biraz daha tasarladım. O sırada karşımdaki banka bir adam oturdu. Boynundaki kuş düdüğünü öttürdü. Bütün güvercinler yanına geldi. Adam yere mısır taneleri attı.
-Merhaba sevgili dostlarım! Acıktınız mı? Gelin gelin... Ah sevgili kuşum Edward! Nasılsın?
Bir kuş adamın koluna konmuştu. Adam onu besliyordu. Birden bir polis oraya geldi ve kuşları korkuttu.
-Gidin sizi uçan fareler! Bay Ramiel, sizi kaç defa uyaracağız? Parklarda güvercin beslemek yasak! Yoksa her yere pisliyorlar!
-Ama benim sevgili güvercinlerim aç mı kalsın?
-Bütün park bekçileri sizi tanıyor Bay Ramiel. Paris'teki bütün parklardan atıldınız! Gidin artık!
Bay Ramiel büyük bir üzüntüyle parktan ayrıldı.
-Zavallı hayvansever adam, dedim.
-Ne tuhaf bir kişilik. Sanki yarı insan...yarı kuş gibiydi! Bir kuş tüyü ceket ile bir kuş tüyü şapka taksa tam olurdu!
-Kuş tüyü şapka! İşte bu!
Bir şapka tasarlayıp çizdim. Defteri havaya kaldırdım.
-Evet! İşte bitti!@soul_alexandra
Marinette defteri havaya kaldırdığı an Sabrina, saklandığı yerden tasarımın fotoğrafını çekti. Telefonu Chloé'ye verdi.
-Biz harikayız!
-Ehem... Biz mi?
-Ah evet kusura bakma Chloé. Sen harikasın demek istemiştim. Eee, şapkayı ne zaman dikeceksin?
-Tırnaklarım mahvolsun diye mi, asla! Babam birine yaptırıverir parasıyla!Marinette
-Bay Ramiel kim bilmiyorum ama sağladığı ilham yüzünden ona teşekkür etsem iyi olur!
Pastaneye girdim ve odama çıktım. Şapkayı dikmeye başladım. Elime iğneler battı, hatta yaralar açıldı ama yılmadım. Şapka bitmişti ama bir şeyi eksikti: tüyler!
-Kuş tüyü almayı unutmuşum! Kuş tüysüz bu şapka bir hiç!
Hemen parka koştum ve birkaç kuş tüyü aldım. Eve otobüsle dönüyordum. Trafik tıkanmıştı.
-Hadi ama! Neden ilerlemiyoruz?
-Trafiği güvercinler kapatmış. Sanırım otobüsten inseniz daha iyi olacak, dedi otobüs şoförü.
Kapıdan indim. Yerleri bile güvercinler kaplamıştı. Onlara basmaktan korkarak bir televizyon panosunun önüne geldim. Oranın üstünde bile güvercinler vardı. Haberdeki spiker konuşuyordu.
-Paris'i güvercinler ele geçirdi! Şimdi aldığımız bir habere göre Bay Güvercin adındaki biri duyuru yapacakmış.
Sonra amatör kameraların çektiği bir videoda Bay Güvercin göründü. Bu Bay Ramiel'di!
-Rlooo rlooo! Tüyleriniz mi kirlendi? Kusura bakmayın ama Paris artık güvercinlere ait!
Hemen yakınlardaki bir metro istasyonunun içine girdim.
-Bize ihtiyaçları var Tikki!
Tikki! Benekler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülünç Değil Mucizevi
FanfictionAdrien, Paris'teki tüm kızların aynı olduğunu düşünmektedir: Küstah ve Adrien hayranı. Bu yüzden babasının açtığı tasarım kulübüne gelmek istemez fakat Marinette'le tanışınca fikrini değiştirir. --- Genç Yetişkin (13-17 yaş arası) Dikkat: Kendine za...