On Üç / Treize

3.1K 201 20
                                    

Marinette
Alya bana hâlâ Uğur Böceği'ni anlatıyordu.
-Kurduğum Uğur Blogu, insanlara en havalı süper kahramanı tanıtıyor: Uğur Böceği! Nasıl savaştığına bir baksana!
-Sen neden Uğur Böceği'nin hayranısın ki?
-Bu da soru mu şimdi?
-Bilmem, insanlar genellikle Kara Kedi hayranı oluyor.
-Ne!? Hiç de bile! Kara Kedi hiçbir şey yapmıyor ki! Dünyayı hep Uğur Böceği kurtarıyor! Şimdi bloga onunla yaptığım bir röportajı koymalıyım.
-Ne kadar harika!
-Aaa, dur daha bitmedi: Maskesinin altındaki kimliğini de açığa çıkaracağım.
-Hı-hı o zaman sana bol şans! Senin gibi Uğur Böceği hayranı olan başka kaç kişi var?
-Bilmiyorum ama Adrien da Uğur Böceği'nin kimliğini ortaya çıkarmaya çalışıyor. Hatta o benden daha çok gömülmüş bu işe. Sürekli onu araştırır, fotoğraflarından çıkarımlar yapar falan. Onu tanıdığını düşünüyor, geri zekâlı. Uğur Böceği kim, biz kim?
-Adrien, Uğur Böceği'ni tanıdığını mı düşünüyor?
-Evet.
-Ne kadar saçma!
-Bir de bana suç yüklüyor: Eğer Uğur Böceği'nin kimliği hakkında bir ipucu daha bulursam onun kimliğini açığa çıkaracakmış.
-O kadar yakın mı?
-Evet. Ama kim olduğunu bilmiyor. "Bir ipucu daha!" diyor. Onun için okul çıkışında video çekmeye gideceğim. Ben aslında ona güveniyorum. Adrien çok akıllıdır, kimliğini şıp diye bulur!
Alya sınıfa gitti. Tikki ortaya çıktı.
-Kimliğinin düşmanları ortalıkta dolanıyor. Bence önlem alsan iyi olur.
-Merak etme Tikki, kim olduğumu asla öğrenemeyecekler.
-Çok rahatsın. Ama sakın uyarmadı deme.
-Tamam.

-Okul Çıkışından Bir Süre Sonra-
-Evet sayın seyirciler, Uğur Böceği'ni olay yerinde takip ediyorum. Ha? Bu da ne? Uğur Böceği bir kitap düşürdü. Sıkı durun, uçuşa geçiyoruz! Aman Tanrım! Bu sıradan bir kitap değil, bu Gabriel's Tasarım Kulübü 2. Sınıf Ders Kitabı. Bende de aynı kitaptan olduğu için biliyorum. Yoksa sevgili Uğur Böceği'miz gerçek hayatta tasarımcı bir liseli mi!? Ah, bu olabilir mi!?
Uğur Blogu'nda bu videoyu sekizinci oynatışımdı.
-Daha başta sana bu işi başaramayacağımı söylemiştim Tikki, ben bir şapşalım! O kitabı nasıl düşürebildim!?
-Olan olmuş, ağlayıp dövünmek yararsız. Ama yine de bundan sonraki adımlarımızı dikkatli atalım yoksa kimliğinin ortaya çıkması işten bile değil.
-Şimdi herkes Uğur Böceği'ni Gabriel's'ta arayacak. Kendi kendine çıkarımlar yapacak. Aman Tanrım! Adrien! Adrien!
-Ne olmuş Adrien'a?
-Son ipucu! Ona lazım olan son ipucu buydu! Videoyu izlerse... Bunu düşünmek bile istemiyorum, kim bilir neler olur? Ahh, ben tam bir şapşalım!
Kafamı çalışma masama gömdüm.
-Çok gerginim. Kulübe gitmesem?
-Tıpış tıpış gideceksin. Yılmak yok. Biraz cesur ol. Merak etme, kimliğinin açığa çıkmasını engellemeye çalışacağım.
-Sağ ol Tikki.

Adrien
-...Sıkı durun, uçuşa geçiyoruz! Aman Tanrım! Bu sıradan bir kitap değil, bu Gabriel's Tasarım Kulübü 2. Sınıf Ders Kitabı. Bende de aynı kitaptan olduğu için biliyorum. Yoksa sevgili Uğur Böceği'miz gerçek hayatta tasarımcı bir liseli mi!? Ah, bu olabilir mi!?
Video bitince panik içinde Plagg'a döndüm. Peynir yiyordu.
-Nasıl oluyor da Gabriel's Tasarım Kulübü'nün öğrencilerinde bulunan bir kitap onda bulunuyor? Belki o da kulübe gidiyordur.
Plagg peynir yemeyi bıraktı.
-O zaman tanışıyorsunuzdur da.
-Biliyordum! Onu tanıdığımı biliyordum!
Ayağa kalkıp bilgisayarı kapattım. Plagg'ı alıp ceketimin iç cebine tıkıştırdım.
-Benimle geliyorsun!
-Peynirim!

Marinette
Geldiğimde kulüp içinde zaten curcuna vardı. Alya birden gelip "Arkadaşlar, Uğur Böceği bizim tasarım sınıfında okuyor!" deyince sınıfta kıyamet koptu.
-Ne!?
-Bu doğru mu!?
Sesler sesler, konuşan konuşana... Birden bağırdım.
-Arkadaşlar, sessiz olun!
Hepsi sustu ve bana döndü.
-Uğur Böceği şu an bu sınıfta. Yani hepimiz şüpheliyiz.
Birden kapı açıldı ama çok sesli bir şekilde. Kapıya doğru dönerken söyleniyordum.
-Kapıyı kırsaydın, bu ne biçim-
Birden lafımı kesmek zorunda kaldım. Çünkü kapıdaki Adrien'dı ve bana çok kötü bakıyordu. Zümrüt yeşili gözleri öfkeyle parlıyordu. Aman Tanrım, ya o da videoyu seyretmişse, ya benim Uğur Böceği olduğumu öğrenmişse!?
Emin adımlarla sınıfa girdi. Alya ile konuştular.
-Videoyu izledin mi?
-Evet.
-Kim olduğunu buldun mu?
-Neredeyse. Küçük bir planım var. Kitabı ver.
Alya, itaatkârca kitabı çantasından çıkarıp Adrien'a verdi. Adrien kitabın sayfalarını çevirdi, bir yandan da yan gözle biz kızları süzüyordu. O an kitabın içine hiçbir şey çizmediğim için kendi kendimi kutladım. Yani Adrien, kitabımı karıştırmakla bir şey bulamayacaktı.
Ama kitabı kapatıp masaya koyduktan sonra söylediği cümle, kanımın damarlarımda donmasına sebep oldu.
-Her kız kitabını çıkarıp masanın üstüne koysun. Kim çıkarmazsa, anlarsınız ki, o Uğur Böceği'dir.
Herkes kitabını çıkardı. Teslim olacak mıydım? Hayır. Ne kadar akıllı olursa olsun onu yenecek, en azından karşı koymaya çalışacaktım. Ama bu plan cidden çok zekiceydi.
Ben kitabımı çıkaramamıştım tabii ki. Sonra Chloé ile Rose'ün de kitaplarını evde unuttuklarını öğrendim.

Adrien
-Adrien, üç kişi kitabını evde unuttuğunu söylüyor: Rose Lavillant, Chloé Bourgais ve Marinette Dupain-Cheng.
Marinette'e baktım. Sonra aklıma Uğur Böceği'ne söylediğim kötü sözler geldi.
Hadi canım! O Uğur Böceği değil, değil mi?
Kararsızlıkla onlara baktım, hepsi mavi gözlüydü!
-Gidin, tamam, gidin! Ama yine de şüphelisiniz!

Marinette
-Teneffüste-
Chloé, Rose ve ben bahçede buluştuk.
-Bu Uğur Böceği her kimse bulunsa iyi olur. Onun yüzünden şüpheli durumuna düştüm, dedi Chloé.
-Bizi olmadığımız bir şey için suçlayamazlar, ben avukat istiyorum, dedi Rose.
-Bunu demekten nefret ediyorum ama...galiba hepimiz birlik olmalıyız. Üçümüz. En azından bu gergin dönemde. Ne dersin Marinette, dedi Chloé. Sesindeki iğneleyici ton kaybolmuş, arkadaşça bir ton almıştı.
-Marinette?
-Kızlar...
Karnımı tutuyordum. Öksürdüm.
-Sanırım ben kusacağım.
-Burada olmaz Marinette! Rose, yardım et, onu kızlar tuvaletine götürmeliyiz.
Beni kollarımdan tutup tuvalete götürdüler. Klozete kustum. Kendimi içmiş gibi hissediyordum. İçim yanıyordu, kalbim sıkışıyordu. Ağlamaya başladım.
-Ben Uğur Böceği değilim!
-Biliyoruz Mari, biliyoruz. Kimse de biz bulacağız.
Beni oradaki bir sandalyeye oturttular, yüzüme su çarptılar.
-Sen burada bekle. Ne zaman kendini iyi hissedersen sınıfa gel.
-Tamam.
Onlar gidince sandalyeden kalktım. Yüzüme avuç avuç su çarptım. Gözlerim kızarmıştı, yanaklarım kıpkırmızıydı. Saçlarımın bir kısmı ıslanıp alnıma yapışmıştı. Kirpiklerim, gözyaşlarımın etkisiyle parlıyordu.
-Hadi dünyayı kurtaralım Tikki... Benekler...

Adrien
Chloé ile Rose, sınıfa geldiler.
-Marinette nerede, diye sordum.
-Lavaboda, dediler.
Sesimi çıkarmadım. Gerçekten de Marinette'in Uğur Böceği olma şansı yoktu.

@soul_alexandra
Alya, defterinin arasındaki Uğur Böceği fotoğrafının yüzünü kesti. Sonra onu herkese tutmaya başladı. Hatta öğretmene bile tuttu.
-Marinette hâlâ lavaboda mı?
-Bilmiyorum hocam.

-Ders Çıkışı-
Alya, Marinette'i aradı.
"Ben Marinette, mesaj bırakın! Biip! Ehehe!"
Etraftakilere Marinette'in nerede olduğunu sordu ama kimse bilmiyordu.
Alya, dolabına doğru giderken Chloé'yi gördü ve gizlendi. Chloé dolabından Uğur Böceği maskesi ve Uğur Böceği yoyosu aldı.
-Chloé, Uğur Böceği mi!?
Chloé, kendisini bekleyen arabaya binip uzaklaştı. Alya tekrar Marinette'in numarasını çevirdi.
-Marinette, benim, Alya. Konuşmalıyız. Hey Nino!
Nino'yu kolundan tuttu.
-Evet?
Bir banka oturdular. Alya tekrar Marinette'in numarasını çevirdi. Telesekreter çıkınca sinirle telefonu kapattı.
-Böyle ortalıktan kaybolunca sinir oluyorum, bu kız bizsiz ne yapıyor!?
-Adrien da aynı. Tabii baban Bay Kontrol Manyağı olunca böyle olması gerekiyor sanırım.
Birden Alya'nın telefonuna bir haber geldi.
-Uğur Böceği bir kez daha Paris'i kurtardı!
-Hey! Sanırım gerçek Uğur Böceği'nin kim olduğunu buldum!
Bir not kâğıdının üstüne bir şeyler yazıp Marinette'in çantasını açtı. Notu, tabletinin ekranına yapıştırdı ve tableti geri yerleştirip çantayı kapattı. Nino'nun kulağına fısıldadı.
-Chloé!
Nino güldü.
-Hadi ama, sen ciddi misin!? O dünyayı kurtarmak bir yana, kendinden başkasını düşünemeyecek kadar bencil ve kendini beğenmiş. Yanlışın var kızım!
-Hiç de bile! Ben haklıyım! Bunu sen de göreceksin!

Marinette
Bir beneğim kalmıştı. Bir reklam panosunun altında geri dönüştüm. Tikki el çantamın içinden çıktı.
-Dünyayı kurtarmak ne zor! Öğlen oldu bile!
-Evet. Günün yarısını ve tasarım yapma şansımı kaçırdım!
Pastaneye girdim. Annem beni karşıladı.
-Merhaba kızım. Alya çantanı bıraktı.
-Merhaba anne, dedim esneyerek.
-Bugünlerde çok bitkin görünüyorsun. Biraz egzersiz ve temiz hava, zinde kalmana yardımcı olabilir.
-İyi fikir anne, yarın başlarım.
Çantamı alıp odama çıktım. Çantamdan tabletimi çıkarıp masamın üstüne koydum.
-Uğur Böceği bir kez daha Paris'i kurtardı ama Marinette'i ev ödevinden kim kurtaracak? Ha, bu da ne?
Tabletimin ekranında bir not vardı. Alıp okudum.
-Beni arayın, Uğur Böceği'nin kim olduğunu biliyorum.

Gülünç Değil MucizeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin