Üç / Trois

6.7K 424 144
                                    

Adrien
-Oturmaz mıydınız? Sizi daha iyi tanımak istiyorum.
-Elbette.
Masanın kenarındaki bir sandalyeye oturdu. Ben de yanındaki sandalyeye oturdum.
-Tasarımcı olmak istediğinizi söylemiştiniz. Buraya bu amaçla gelen tek kız sizsiniz, farkında mısınız?
-Buranın amacı tasarımcılık değil mi?
-Evet ama burada siz hariç her kız beni görmek için buraya kaydoldu.
-Bir insan neden sizi görmek için buraya kaydolsun ki? Aptallık bu!
Onu şaşkınlık ve hayranlıkla süzüyordum.
-Buranın amacı tasarım. Yani-
Birden elimi onun elinin üstüne koydum.
-Babam herkese bir çalışma arkadaşı seçtirecek. Eğer siz de razı olursanız sizin çalışma arkadaşınız olmak istiyorum.
Kızarmıştı.
-E-elbette! Kabul...
Elimi onun elinden çektim.
-Tasarımlarınız yanınızdaysa bakabilir miyim?
-Elbette!
Bana eskiz defterini uzattı. Eskiz defterinin cildi dikkatimi çekmişti, çünkü deseni onun çantasıyla aynıydı. El çantasıyla da, tasarım çantasıyla da. Hatta kalem kutusuyla bile.
-Bunları nasıl buldunuz, dedim eskiz defterini karıştırırken.
-Anlamadım?
-Eskiz defterinizin cildinin tasarımı...tasarım çantanızla aynı. Kalem kutunuzla bile. Hatta el çantanızla bile...
El çantasına elim değdiği an elime vurdu. Şaşırmıştım.
-Şey...kusura bakma. El çantamın ellenmesinden hoşlanmıyorum.
-Hiç sorun değil. Hatta ben sizden bizzat özür dilemek istiyorum. Eskiz defterinizdeki tasarımlarınız harika!
-Gerçekten mi!? Teşekkür ederim!
-Bir sorum olacak: Çantalarınızdaki "M" harfi neyi ifade ediyor?
-Eee...ben çantalarımın hepsini kendim diktim. Adım Marinette olduğu için adımın baş harfini oraya diktim.
Adı Marinette...
-Adınız çok güzel.
-Teşekkürler. Sizinki de. Benim hayata geçirdiğim yani diktiğim her tasarımımın ortak bir özelliği vardır.
-Nedir?
El çantasının kenarındaki etiketi gösterdi. Etiketin üstünde parıltılı harflerle "Marinette" yazıyordu.
-İmzamı taşır.
O sırada babam içeriye girdi. Bütün öğrenciler boş buldukları sandalyelere oturdular. Babam konuşmaya başladı.
-Sevgili öğrenciler! Birkaç gün sonra bir balo olacak. Bu balo için bir elbise dikeceksiniz. Ve bu elbiseyle baloya gideceksiniz. Bu baloya Kara Kedi de gelecek ve bizi şereflendirecek.
-Kara Kedi mi, dedi Marinette sevinçle. Bunu kısık sesle söylemişti ama ben yanında oturduğum için duymuştum.
-Neden bu kadar sevindin ki? Kara Kedi sefil bir kedinin teki. Yoksa ondan hoşlanıyor musun?
Hemen kızardı.
-Yoo...eee...şey...demek istediğim... Baloya bir süper kahraman geliyor! Ne harika değil mi?
Bunu baloda göreceğiz.
-Peki ya sen? Baloya gelecek misin?
-Hayır, ne yazık ki.
-Sen gelsen daha güzel olabilirdi. Eğlenceli ve tatlı bir tipsin Agreste.
Sandalyeden kalktı. Çantalarını topladı, kapıya doğru yürüdü. Çıkarken bana el salladı.
-Hoşça kal!

Marinette
Evet, eline vurdum, suçluyum. Tutuklayın beni! Ne yani "Kusura bakma Adrien, çantama bakamazsın çünkü içinde bir kwami yaşıyor!" mu deseydim!? Adrien tasarımlarımı çok beğendi. Bakalım Bay Agreste beğenecek mi?
Eve gidip bir elbise çizdim. Tasarlayıp diktim. Elbiseyi mankene giydirdim. Tasarımı çizdiğim kâğıdı da tasarım çantama tıktım, vurdum kafayı yattım.

Adrien
Nino'yu evime çağırdım, iyi bir arkadaş. Başıma gelen şeyi sadece onunla paylaşabilirim.
Evime geldiğinde sevinçten hoplayıp zıplıyordum.
-Dostum, ne oldu? Ne bu hâl?
-Bilmek ister misin?
-Dürüst olmak gerekirse, evet. Ne oldu sana?
Ona baktım, sırıtıyordum.
-Âşık oldum Nino. ÂŞIK OLDUM!
-Kutlarım. Düğün ne zaman?
-Dalga geçme Nino.
-Sen de öyle bir şey diyorsun ki. Böyle şaka mı olur?
-Ben şaka yapmıyorum Nino. Cidden-âşık-oldum!
-Oooooooo! Kime?
-Marinette...
-O kim ya?
-Marinette...
-Dostum! O kim diyorum!
-Ha? Şu kulübe en son gelen kız.
-O mu!?
-Evet.
-Peki o seni seviyor mu?
-Bilmiyorum.

-Yarın Sabah-
Erkenden kulübe gittik. Marinette çoktan gelmişti. Yanına oturdum.
-Selam? Nasılsın?
-Çok iyiyim. Sen nasılsın?
-Ben de iyiyim.
O sırada Chloé yanımıza gelip elini masaya vurdu.
-Marinette-Dupain-Cheng!
-Yine başlıyoruz...
-Orası benim yerim!
-Ama Chloé, ben hep burada otururum.
-Aman, neyse ne! Benim düşünecek daha önemli işlerim var, balo elbisem gibi! Tabii sen elbiseni yine kendin dikmişsindir değil mi!? Fakir şey! Benim gibi Gabriel's'dan güzel bir elbise alamayacak kadar fakir ve dikiş meraklısısın!
-Chloé, Bay Agreste elbise dikin dedi. Elbise satın alın demedi. O yüzden-
-Susar mısın?
İşaret parmağımı yavaşça Marinette'in dudaklarına götürdüm. Chloé'ye döndüm.
-Chloé burada hiç kimsenin senin zevksiz elbisenden bahsettiğini görmedim. Ama herkes burada dikiş dikiyor.
Chloé donup kaldı. Sonra uzaklaştı. Giderken de söyleniyordu.
-Saçmalık, tamamen saçmalık!
Marinette bana döndü.
-Beni koruduğun için teşekkür ederim.
-Bir şey değil. Sen balo elbiseni tasarladın mı?
-Evet. Ayrıca kedili bir kombin tasarladım. Bu akşam sana resmini gönderebilirim.
Bir kâğıt çıkardı. İçine bir şeyler yazıp bana uzattı.
-Bu telefon numaram. Bir ihtiyacın olursa beni ara.
BANA TELEFON NUMARASINI VERDİİ!!! YUPPİ!!
Ben de bir kâğıda kendi numaramı yazıp ona verdim.
-Bu da benim telefon numaram. Ne zaman istersen beni arayabilirsin.
-Öyle yapacağım.

-Akşam-
Yatağıma uzanmış, Marinette'in atacağı kombini bekliyordum. Ve mesaj geldi!

"Nasıl olmuş?" diye mesaj atmış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Nasıl olmuş?" diye mesaj atmış.
Kıyafeti çekip göndereceğini sanmıştım. Ama o kıyafeti giymişti! Fiziğini yüzde yüz açığa çıkarmıştı.
Tek kelimeyle harikasın bebek!
Plagg, açığa çıktı.
-Sadece kıyafeti mi alacaksınız yoksa kızla beraber paket mi yapalım?
-Ha ha, çok komik!
-Ondan hoşlanmadığını söyleyemezsin Adrien! Hey, bak bak yüzün kızardı! Dökül gerçekleri Agreste!
-Hafızam silinmiş gibi... Kızı gördüğüm an kalbim elektro halaya duruyor...
Plagg...galiba ben...
-"Galiba ben" ne?
-Ona sırılsıklam âşık oldum...

Gülünç Değil MucizeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin