Otuz Üç / Trente Trois

1.9K 128 21
                                    

Marinette
-Benim önce kütüphaneye uğramam lazım.
-Mari, çabuk ol ama! Derse geç kalacaksın!
-Beni merak etme, diye bağırdım kulübün kütüphanesine doğru koşarken. İçeride Bay Agreste vardı ve telefonda konuşuyordu.
-Hayır, elbiseyle ayakkabı aynı kumaştan üretilmeliydi! Şimdi ne yapacağım ben!? Defile üç gün sonra! Hayır, o adam çok beceriksiz. Asistanım Nathalie'yi ara, o sana uygun birini bulur.
Elindeki kitabı, kütüphanenin duvarının içindeki bir kasaya koydu. Önce kasayı, sonra da üstüne kadın portresini kapattı. Kütüphaneden çıkarken ona görünmemeye çalışarak saklandım.
-Kütüphanedeki kadın portresinin arkasında bir şey saklıyor.
-Çelik kasada olduğuna göre önemli olmalı, dedi Tikki.
Portreyi açtım. Ama kasa şifreliydi.
-Bunu yapamam. Bay Agreste bana kızabilir. Ayrıca hem şifresini bilmiyorum, hem de sınıfta ders başlamak üzere.
-Marinette, o kitap çok önemli!
Hemen kasanın içine girdi.
-Tikki, hayır!
Kasa açıldı.
-Burada bir otel broşürü, Tibet hakkında bir kitapçık ve- Aman Tanrım, bu Mucizeler Kitabı!
Kitabı kucağıma fırlattı. Açıp sayfalarını çevirdim. İçinde ben ve Kara Kedi de dahil bir sürü süper kahramanın fotoğrafları vardı. Birden kitapta Hawkmoth'un resmini gördüm.
-Hawkmoth mu? Süper kahramanlar kitabında bu şeytanın ne işi var!?
Bir sayfa daha çevirdim. Tavus kuşu kıyafetli dünya güzeli bir süper kadın kahraman vardı bu sayfada.

 Tavus kuşu kıyafetli dünya güzeli bir süper kadın kahraman vardı bu sayfada

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ama sayfanın bir köşesine bir not kağıdı iğnelenmişti. Burada Tibet'i gösteren bir harita vardı. Üstünde de bir not yazıyordu.
"Beni bulmak istiyorsan bu yolu takip et, Uğur Böceği."
Şoke oldum. Kağıdı alıp el çantamın içine attım. Ayak sesleri duydum.
-Geliyorlar!
Kitabı tasarım çantama tıktım. Kasayı da, portreyi de kapattım.
-Marinette? Ne yapıyorsun burada?
Bu Bay Agreste'ti.
-Ödevimi burada unutmuşum da...ne şapşalım!

Adrien
Tasarım kulübüne girerken Rose ile Juleka'nın konuşmalarını duydum.
-Elias, Prens Ali'yi tanıyormuş biliyor musun? Onunla özel uçağında bile uçmuş!
Chloé söyleniyordu.
-Nasıl Jadged Stone benim yerime Elias için bir şarkı yazar!?
Nino arkadaşlarıyla konuşuyordu.
-Elias, Hollywood'daki herkesi tanıyor. Beni oradaki en ünlü yönetmenlere bizzat tavsiye edeceğini söyledi!
Alya'nın yanına koştum.
-E-
-Elias Rossi, İtalya'dan geldi, bizimle aynı sınıfta okuyacak.
Parmağıyla işaret ettiği yere baktım. Kahverengi saçlı, yeşil gözlü, benim yaşlarımda bir delikanlı Marinette'le flörtleşiyordu.
-Bu çocuk da kim? Hayatımın aşkının yanında ne arıyor!?
-Elias'ın muhteşem bir hayatı var. Marinette'le de birbirlerine çok yakışıyorlar. Ve seninle de çok iyi anlaşacağını sanıyorum.
-Bunu da nereden çıkardın?
-Elias da Uğur Böceği hayranı.
Uğur Bloğu'ndaki bir videoyu açtı. Elias orada röportaj yapıyor, kikirdiyordu.
-Hayır! Böyle söyleme, bu korkunç bir şey! Ya Marinette ona âşık olursa!? Ben hiç özel uçağa binmedim. Kimse benim için bir şarkı yazmadı. Ve Hollywood'dan da kimseyi tanımıyorum. Marinette ona tutulacak ve ben tarih olacağım, ah bu olamaz!
Elias, Marinette'i elinden çekerek bir yere götürdü.
-Hayır! Alya söylesene, nereye gidiyorlar!?
-Kolumu çekiştirip durma Adrien! Baksana röportajdan sonra blogum ne kadar çok görüntüledi.
Uzaklaştı.
-Bu da ne böyle? Bu Elias denen çocuk herkesi hipnotize mi etti?
Plagg çantamdan çıktı.
-Acaba biraz kıskanıyor olabilir misin?
-Hah! Kıskanmak mı? Ben mi? Asla!
Sonra hemen koşarak onları takip ettim. Kütüphaneye gelmişlerdi. Marinette bir masada oturuyordu, Elias ise görünürlerde yoktu. Marinette sıkılmış gibiydi. Gizlice onu seyrettim. Sandalyesinin yanındaki çantasından bir kitap çıkardı. Kitabı görür görmez Plagg fırladı.
-Adrien! Marinette'in kitabı! Ona bakmalıyım!
-Kitabı neden seni bu kadar çok endişelendirdi?
-O, onda olmaması gereken bir kitap!
Rafların üstüne uçup gizlendi.
-Plagg, hayır!
O sırada Elias geldi.
-Sonunda aradığım kitabı bulabildim. Birlikte çalışacağımız için çok seviniyorum.
Marinette, o geldiğinde kitabın üstüne bir kitap daha koyarak onu gizlemişti. Ama Elias bunu gördü ve kitabı aldı. Okumaya başladı.
-Bu da ne?
-Hiiç, süper kahramanlar hakkında bir kitap.
Elias, elini Marinette'in elinin üstüne koydu.
-Süper kahramanlara bayılırım. Özellikle de süper kadın kahramanlara.
-Çok geç kalmışım, artık çok geç, dedim üzüntüyle. O sırada gözüme bir kitap arabası ilişti. Onu, onların oturduğu masaya doğru ittim, arkasına gizlenip onları seyretmeye ve dinlemeye başladım.
Sayfaları çeviriyordu Elias. Birden donakaldı.
-Kara Kedi!
Hadi canım, kitapta ben mi varım?
Leydim, rüyadaymışçasına söylendi.
-Ah... Ne harika...
Elias, sandalyesini Marinette'inkine yakınlaştırdı.
-Bir delikanlı, bir kızın kalbini kazanmak için maske takmak zorunda değil. Bana anlat: Demek Kara Kedi'ye karşı bir zaafın var.
-Ne? Hayır, hiç de bile! Ben sadece-
-Ben aslında Kara Kedi'yi yakından tanıyorum. İstersen onun hakkında bildiğim her şeyi sana anlatabilirim.
-Öyle mi!?
-Evet. Ama burada olmaz. Ders çıkışında parkta buluşalım, orada sana her şeyi açıklayacağım.
Sinirlenip kitap arabasını duvara doğru fırlattım. Devrilen kitap arabasına doğru şaşkınlıkla baktılar. Bense masanın altına gizlenmiştim. Leydimin sesini duydum.
-Aman Tanrım! Bir sonraki dersin başlamasına elli sekiz saniye var!
Birden çantası yere düştü ve kitapları yere saçıldı.
-Peki...park?
Elias'ın ayağı, kitabı Marinette'in çantasından uzaklaştırdı.
-Evet, elbette! Sonra görüşürüz Elias!
Çantasını toplayıp kütüphaneden çıktı. Elias, o gittikten sonra yerdeki kitabı aldı.
-Kara Kedi'ye âşık olmuş bir süper kadın kahraman...ah, bu çok ilginç!
Kütüphaneden çıktı. Plagg yanıma geldi.
-Adrien!
-Biliyordum! Marinette, Elias'la buluşmadan önce ona gerçekleri anlatmalıyım. Leydim, o çocuğun hırsız olduğunu bilmeli!
-Hayır! Ona henüz gerçekleri söyleyemezsin. Şimdi sadece o kitabı ele geçirmeliyiz!
-Peki, anladım. Kitabı alıyoruz!

Gülünç Değil MucizeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin