Otuz Bir / Trente et Un

2K 129 26
                                    

Marinette
"Merhaba sayın seyirciler, büyük bir heyecanla beklediğiniz yarışma programı başladı: Mücadele! Ve buraya da ilk yarışmacımızı davet ediyorum: Nino Lahiffe!"
-Cezalı mıyım? Ama neden?
-Tasarım kulübünden şikayetler geliyor Marinette.
-Ne gibi?
-Hafızanı tazelememe izin ver: Pazartesi günü tasarım atölyesinde yokmuşsun.
-Bir helikopterin düşmesine engel oluyordum.
-Cuma günü dikiş salonunda yokmuşsun.
-Bir kediyi ağaçtan kurtarıyordum!
-Hiçbir zaman olman gereken yerde olamıyorsun Marinette.
-Ama baba, Nino benim arkadaşım. Gelip onu destekleyeceğime söz verdim!
-Nino'nun arkadaşın olduğunu elbette biliyorum. Ama nerede olduğunu bilmemiz için burada kalman en iyisi... Üzgünüm...
Sinirle odama çıktım.
-Harika...
Sandalyeme oturdum.
-Bu hiç adil değil.
-Evet ama...dünyayı kurtarmakla dersler arasındaki dengeyi sağlamanın senin için ne kadar zor olduğunu nereden bilecekler? Yeni yeni alışıyorlar, dedi Tikki.
-Bir süper kadın kahramanın hayatını yaşamak bu türlü olumsuzlukları da getiriyor sanırım. Kara Kedi de kaç gündür gözükmüyor, nerede acaba? Reflecta'yla savaşırken de gelmedi. Onu çok özledim...
Bilgisayarımdan Nino'yu izlemeye başladım.
"Evet Nino, gittiğin tasarım kulübünde senin harika bir DJ olduğunu söylüyorlar. Bunu birini dans ettirerek kanıtlayacaksın: Paris Belediye Başkanı André Bourgais! Bize katıldığınız için teşekkür ederiz Bay Bourgais. Dans etmeyi sever misiniz?"
"Asla, danstan nefret ederim. En son dans pistine çıktığımda Madonna daha anaokulundaydı."

Adrien
Nino DJ'lik yaparken bir adam yanıma geldi. Elinde hipnoz kartları vardı. Ona el salladım.
-Merhaba!
Bana elini uzattı. O sırada korumam araya girdi.
-Hayır, sorun yok!
Nino DJ'lik yapmaya devam ederken Bay Bourgais başını hafifçe salladı.
-Zafer! Nino, Başkan Bourgais'i dans ettirmeyi başardın!
-Ne!? Nasıl!?
-Başınızı ritim eşliğinde salladınız!
-Ne!? Ben sadece...boynum kaşınmıştı o kadar!
-Boynunuzu ritim eşliğinde kaşımak da dansa girer! Yani Nino kazandı. Tebrikler Nino! Bir sonraki mücadelende bol şans! Şimdi karşınızda Simon Grimault!
O hipnozcu adam sahneye çıktı.
-Evet Simon, duyduğuma göre hipnoz kartlarınla insanlara istediğini yaptırabiliyormuşsun. Bu doğru mu?
-E-evet, ama bunu insanları kontrol etmek için kullanmıyorum.
-Şimdi kontrol edeceğin kişinin ismi: moda kralı Gabriel Agreste!
Birden ekranda babam çıktı.
-Bu da ne? Bana bir röportaj olduğunu söylemişlerdi.
-Dostum, bu senin baban, dedi Nino bana.
-Evet Simon. Görevin, Gabriel'ı hipnotize edip stüdyoya getirmen.
-A-ama söyledim size, ben insanlara istediğimi yaptırmak için hipnoz gücümü kullanmıyorum.
-Utangaç bir hipnozcu ha? Ne iyi, değil mi Gabriel?
-Hayır, tamamen berbat. Tıpkı şovunuz gibi. Beni hipnoz etmek mi? Asla!
Kumandasıyla bir tuşa bastı ve ekran kapandı.
-Evet... O benim babam, dedim üzüntüyle.
-Bay Agreste mücadeleyi reddetti. Yani diskalifiyesiniz. Oyun bitti!
-A-ama bu haksızlık! Bana deneme şansı bile-
Onu dinlemediler. Onu dışarıya çıkardılar. Yarışma devam ederken birden içeriye bir süper kötü girdi.
-Simon "Şov daha bitmedi!" diyor!
Bu oydu! Şu hipnozcu adam! Simon Grimault!
-Simon "Sen kimsenin sevmediği çirkin bir ördek yavrususun!" diyor!
Elindeki kartı sunucuya doğru fırlattı. Sunucu ördek taklidi yapmaya başladı. Korumam hemen beni ve Nino'yu korumak için adama saldırdı.
-Simon "Dur!" diyor.
Kartı korumama doğru fırlattı. Korumam durdu.
-Simon "Sen bir gorilsin." diyor.
Korumam goril taklidi yapmaya başladı. Biz de korkuyla kaçıştık. Nino oradaki bir sandığın arkasına saklandı. Ben de bir kapıdan başka bir odaya girdim.
Plagg! Pençeler!
Stüdyoda tavandan Simon Der Ki'yi izlemeye başladım.
-Gabriel Agreste'i yakalayıp hipnoz edeceğim!
Umutsuzca fısıldadım.
-Baba!..
Nino orada saklanıyordu. Ona sessiz olmasını işaret ettim. Simon Der Ki'nin üstüne atladım.
-Kara Kedi "Sus ve o kâğıtları hemen bana ver!" diyor!
Kâğıtları yere attı.
-Gorilim senin icabına bakar. Simon "Ondan kurtul!" diyor.
Korumam bana saldırdı. Bir koridora çıktık.
-Hey, sakin ol seni yaşlı maymun! Gel de sana birkaç numara öğreteyim! Karate hocamın dediği gibi-
Birden beni kollarının arasına alıp sıktı.
-Büyüklük önemli değil!

Marinette
Alya ile konuşuyordum. Tikki bana stüdyoyu gösterdi.
-Mari, bak!
-Üzgünüm Alya ama gitmeliyim.
-Yine dünyayı kurtaracaksın değil mi? Tamam, ben de o sırada bebek bakıcılığı yaparım artık!
Telefonu kapattım.
-Tikki ne yapacağım? Ben cezalıyım!
-Başka şansımız yok! Ama artık daha dikkatli olmalıyız! Yorganının altına yastığını koy!
Dediğini yaptım. Uyuyormuşum gibi görünüyordu.
-Harika!
Tikki! Benekler!
Stüdyoya girdim. Kimse yoktu. O sırada bir sandığın arkasına saklanan Nino'yu gördüm.
-Hey, sen iyi misin?
-Evet. Ama Adrien hâlâ içeride.
-Merak etme, onu bulacağız.
Stüdyodan çıktık.

Adrien
Korumam sırtımı duvara vurdu.
-Karateyi bıraktım...
O sırada oradaki asansörden bir kadın çıktı. Ben korumamı şaşırtmak için:
-Ah, merhaba Uğur Böceği, dedim. O da oraya baktı. Onun şaşkınlığından yararlanıp onu asansörün içine fırlattım. Kadın korkuyla kaçtı.
-Yeter artık!
Kediclysm!
Asansörün düğmelerini yok ettim. Asansör aşağıya düştü. Sopamı alıp çevirdim ve bana doğru gelen kişiye tuttum. Karşımda bütün güzelliğiyle leydim duruyordu. Yanında da Nino vardı.
-Ben de seni gördüğüme sevindim Kara Kedi.
-Pardon, seni Simon Der Ki sandım.
-Onu gördüm! Bir orduyla Bay Agreste'in malikânesine doğru gidiyordu.
Şaşkına dönmüştüm. Yüzüğüm bipledi.
-Kara Kedi, geri dönüşmek üzeresin! Sen tekrar dönüşüp yanımıza gel. Biz de o zamana kadar Adrien'ı buluruz.
-Adrien mı? B-boş verin onu, o çoktan hipnoz edilmiştir.
-Kara Kedi, o bizim arkadaşımız.
Düşündüm.
-Haklısın. Belki saklanabilmiştir. Siz onu arayın. Sonra sizinle Gabriel'ın malikânesinde buluşalım, olur mu?
Hemen merdivenlere giden kapıdan çıktım.

Gülünç Değil MucizeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin