✴11✴

2.1K 212 53
                                    

Kraliçe, Kralın buğulu gözlerine bakarken birkez daha yutkunup derince bir nefes aldı. Daha kaç kere bu konu hakkında tartışacaklarından emin değildi. Fakat oğlu için endişelenen her annenin yapacağı şeyleri yapıyordu hepsi bu.

"Chanyeol'e daha fazla böyle davranmana izin veremem. Onun da baba ilgisine ihtiyacı var. Bugüne kadar ona karşı yeterince ilgisiz davrandın zaten. En azından bu süreçte ona karşı biraz ilgili davranabilirsin."

"Bitti mi?"

Orta yaşlarında ki kral sinirle sorduğunda karısı onun söyleyeceklerini dinlemek için sonunda çenesini kapata bilmişti. Sürekli aynı konu hakkında tartışmalarının ikisinin ilişkisini gittikçe daha kötü bir boyuta getirdiğinin farkında bile değildi.

"Birincisi Chanyeol benim oğlum değil. Bu yüzden ona karşı ilgili bir baba olmak zorunda değilim. İkincisine gelecek olursak-"

"Ama Sehun"

"Çeneni kapat ve beni dinle."

Orta yaşlarında ki kadın hayal kırıklığı ile Kral Sehun'un karşısında ki sandalyeye otururken, ne yaparsa yapsın onun Chanyeol'u kabullenmeyeceğini biliyordu.

"İkincisine gelecek olursak, oğlunu bu zorlu sürece sokan sendin. O henüz yeni doğmuşken sana buradan gidip yeni bir hayat kurabileceğini söylemiştim. Ama sen beni dinlemedin bile."

"Böylelikle sende o erkek fahişesini getirip burada mutlu mesut yaşayabilecektin öyle değil mi?"

Kadın sinirle söyleyeceklerini kral kocasının yüzüne adeta tükürür gibi söylediğinde kralın bu duruma daha fazla tahammülü yoktu. İnce parmakları kraliçenin narin çenesini kavrarken kızaran çene ya da beyazlayan parmak boğumları umurunda değildi.

"O-onun hakkında böyle konuşmaya hakkın yok Yoona. Seni daha önce kaç kere bu konu da ikaz ettiğimi hatırlamıyorum bile."

Kraliçenin gözlerinden yaşlar süzülürken dolu gözlerini çenesi seğiren kralın gözlerine sabitleyip hüzünle başını salladı.

"Yıllarca onu hep aramıza soktun. Benimle aynı yatağı bile paylaşmadın, aynı yemeği yemedin. Mecburiyetten, zorunluluktan aynı oda da kaldın. Bana birkez olsun dokunmadın bile herşey ama herşey o lanet olası pis fahişenin yüzünden."

"S-sana kapa çeneni dedim."

Kralın gürültülü sesi duyulduğun da aynı zamanda sesine orantılı olabilecek bir şiddetle büyük eli kraliçenin yanağına sert bir şekilde inmişti. Orta yaşlarının sonunda ki kadın gördüğü şiddet yüzünden gözyaşlarına birkez daha boğulurken çalınan çanlar odayı biranlığına sessizliğe boğmuştu.

"Neler oluyor?"

Kral merakla kapıya doğru ilerlerken kraliçe de az önce yaşadığı olayın etkisinden çoktan çıkıp kapıdan dışarı çıkmak üzere olan kralı takip etmeye başladı. Dışarı çıktıkları an koridorlarda koşuşturan kırmızı pelerinli askerler olayın ehemmiyetinin Sehun'un tahmin ettiğinden de büyük olduğunu gösteriyordu.

"Neler oluyor burada?"

Koşuşturan bir askeri kolundan tutup durdurduğun da asker heyecanla kralın önünde eğilip nefes nefese bir şekilde bütün bu kargaşanın sebebini anlatmaya başladı.

"Prens Kyungsoo ve başkomutan Kim Jongin son Kutsal Büyücüyü bulmuşlar efendim. Kral Suho onun halkın önünde yakılması için bir tören hazırlatıyor. Çanlar da bu yüzden. İnsanların tören alanında toplanması için."

Asker cümlesi bittiği an Sehun'un işareti ile diğer askerlere yetişmek için koşturmaya başladığında nerdeyse ömrünün yarısını tüketmiş olan kral ayakta durmakta zorlanıyordu. Epey ilerlemiş yaşı yaşadığı şeylere tuz biber olurken kendini Tanrıya yalvarmaktan geri alamıyordu.

KUTSAL BÜYÜ(ChanBaek)-Bitti-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin